İstanbul’un işgal kuvvetlerinin çekilmeye hazırlandığı, Türk ordusunun şehre girmesinin beklendiği günlerdi. Ortada bir otoriter boşluğu vardı. Çok iyi Rumca konuşan Girit göçmeni Eyüplü Halit, bu boşluğu değerlendirmeye karar vermişti. Bir arkadaşını da yanına alıp Rumların çoğunlukta olduğu bir semtteki metruk bir binaya yerleştiler. Burası şehri teslim alan Türk ordusunun karakoluydu artık.
İşgal kuvvetlerine destek verdikleri için zaten tedirgin olan zengin Rumları, tek tek sözde karakola çağırdılar. İşgal günlerindeki ihbarlarını ileri sürdüler, iyi polis, kötü polis oynadılar, çaresiz Rumlar ancak paralarını orada bırakıp kapıdan çıktılar.
Ama çok da aptal yerine konuldukları söylenemez. Eyüplü Halit o kadar yetenekliydi ki 1935’de dolandırıcılıktan hapiste yatarken Mussolini’yi bile dolandırmıştı. İtalyan faşist lider Mussololini’ye mektup yazıp “Antalya’nın İtalyanların hakkı olduğunu söylediği için hapse atıldığını” iddia etmiş ve yardım istemişti. Mare Nostrum ideali için hapis yatan bir Türk Mussolini’nin faşist duygularını okşadığı için bir süre sonra İtalyan Büyükelçisi hapishaneye gelip, ona bu dostluğu karşılığında istediği yardımı yapmıştı.
Yani meşhur dolandırıcıların sırrı sadece ikna yetenekleri değildi. Dolandıracakları insanların zaaflarını, açgözlülüklerini tespit etmekteki başarılarıydı da. Bunun için de dönemin ruhunu iyi okumak, aklı durduran hamasi sözleri, insanların kolayca teslim olduğu değerleri iyi görmek, kimsenin hayır diyemeyeceği insanları, kurumları tespit edip kullanmak da gerekiyordu.
Sonra yine zamanlar, yükselen değerler, hassasiyetler değişti. Ülkemizde oynanan oyunlar, Osmanlı’nın yeniden doğmasını engellemeye çalışan dış güçler, yerliler, hainler, milliler, lobiler her yeri sardı.
27 Yaşında internette farm ville oynayan bir çocuk bu açığı iyi gördü. “Büyük şirketlerin elinde olan gıda ve hayvancılık tekelini kırmak için yerli ve milli Çiftlik Bank projesini” başlattı. İnsan okudukça sistemin tam olarak nasıl çalıştığını anlamıyor ama en az 77 bin kişi mevzuyu anlamakla kalmadı, buradan para kazanacağını da düşünüp yarım milyara yakın parayı bu 27 yaşındaki çocuğa emanet etti. Onları haberler, Maliye Bakanlığı’nın açıklamaları bile durduramadı.
Sebep, evet açgözlülük ve fırsatçılık ama ikna olmak ve güvenmek için daha fazlası da gerekir.
İşte Çiftlik Bank dolandırıcıları da hedef kitlelerini ikna ve efsunlamak için zamanın yükselen değerleri ve kavramlarını profesyonelce kullandılar.
Hatta bir gün dolandırıcı olduklarıyla ilgili haberler çıktığında bile savunmaları hazırdı. Çiftlik Bank’ın reklam filmindeki karizmatik, bilge ata, projenin sahibi olan gence benzeyen çocuğa şöyle tavsiyelerde bulunmuştu:
“Dinle evlat, derdin memleket ve milletse gönlün geniş, duruşun elif gibi dimdik olmalı, lakin unutma önüne engeller koyacaklar, ayaklarına çelmeler takacaklar ama sen yıkılma yılma ve asla yorulma.”
Neden bu kadar tartışıldığını soran muhabire Çiftlik Bank’ın şimdi Uruguay’a kaçtığı söylenen yerli ve milli CEO’su şöyle cevap verdi: “Tartışılma konusu, şu anda ülkemizin üzerinde oynanan bazı oyunlar var. Yurtdışı kaynaklı tehditler alıyoruz. Özellikle Londra’dan.”
Ama herhalde en şapka çıkartılacak olan, Çiftlik Bank’ın kendisine basın yüzü olarak, Diriliş Ertuğrul dizisinde kahramanlık hikayeleri anlatan demirci Deli Demir karakterini canlandıran oyuncuyu seçmiş olmasıydı.
Rolüne kendini epeyce kaptırmış görünen bu oyuncu, Çiftlik Bank’ın, önceki gün ineklerini kaptıran köylülerin bastığı İnegöl’deki tesisin mehteranlı açılışında da kürsüye çıkmıştı. “Besmele” çekip, sonra bir de Türkçesini “esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın 99 adıyla” diye tekrarlayarak başlayan oyuncu kendisine diziden hayran olup, telefonlarıyla fotoğraflamaya çalışan dolandırılan insanlara yaptığı konuşma ileride bu dönemin hamasetinin toplu bir gösterimi olarak izletilebilir:
“Az önce arkadaşım bu vatan için bu millet için yapılan yatırımların nereye dayandığını anlatmaya çalıştı. Kudüs kırmızı çizgimizdir dedik. Kudüs, tek plan değil. Suriye, Irak, Lübnan, Filistin ve herkes bilsin ki esas plan ruhuyla, tarihte sahip çıkmasıyla lider ülke olan Türkiye. Türkiye’yi karıştırmak, nifak sokabilmek, ayağa kalkmasına, nefes almasına, kendisini hatırlamasına, biz biriz bir milletiz demesine izin vermemek. Şimdi bu konuşmanın ne gereği vardı. Çiftlik Bank, bu dünyada kapitalistleirni biz dünyadan büyüğüz diyen beşlerin kurduğu tezgahı deviriyor. Giresun’dan, Anadolu’dan bir adam genç adam çıkacak..”
Neyse daha fazlasına gerek yok.
Hamaset sadece bir ülkenin aklını durdurup, geleceğini riske atmıyor.
Bazen fırsatçı dolandırıcılara da insanları meze ediyor.
Herkese geçmiş olsun.