Elimde, sırtı göğsüne yapışık kitap,
Okuya okuya yine sokaklardayım!
Nasıl hızlı yürüyorum, görseniz,
Nasıl tempolu!
Kimse yetişemez,
Kimse toz yutturamaz bana!
Ayak izleriyle, arkalarında
Gizemli yazılar bırakan
Deve kuşları gibi
Hem tırıs gidiyorum – hem de
Okuna okuna kadidi çıkmış,
Hayata sızı, ölüme derman
Vaat eden bir güldesteden
Çin şairlerini okuyorum bugün,
Meyhhane şarkılarını
O büyük sarhoşların.
Ve kendimi kaptırıp yürürken
Suları üstünde bazen, çin denizinin,
Yolda kimlere rastlıyorum
Kimlere, bir bilebilseniz,
Nice delilere, nice divanelere…
İmparator ve şair
Chang yuan ming’e, mesela,
Ve onun öğlen uykusunu uyurken,
Hızar çeker gibi horlamasına
Ve genizden, fırfırlı şiirler
Sayıklamasına dayanamayıp
Kendine, kalbi dümende tutan
Ve ölüme yolunu şaşırtan
Bir su başı, söğüt gölgesi
Ve orada usta işi sarhoşluklar
Aramaya çıkan şair li po’ya…
Sonra, bir başka denizde,
Bir başka rüyada
Konacak bir dağ, dönecek bir gemi
Bulamadığı için,
Benim yaşlı ve yorgun tekneme
İnmek zorunda kalan
Nuh’un güvercinine;
“Yoksullar ve Yalnızlar İçin Tezler”
Adıyla denize indirilen
Ve deli, aşık ve şair, en fazla yüz yolcu
Alabilecek bir tekne olduğu halde,
Sintinesinde en az beş yüz asyalı,
Afrikalı kaçak göçmenle yola koyulan
Şu, yandan çarklı şiir sefinesine…
Ve nihayet, dümen başında,
Rüzgârı, dalgası, kıyısız deniziyle
Kargacık burgacık yazılar yazan
Kaderin kitabını değil de,
Yitik şairleri okuyup duran,
Okurken de bir yandan uyuklayan
Ve uykusunda, aklın
Birkaç minare boyu yukarısında
Yoksullar ve yalnızlar için
Bağlar, bahçeler sayıklayan
Kalender kaptanına, o sefinenin…
6 Şubat 2015
‘Sokak Şarkıları’ Kitabı