Ana SayfaYazarlar"Yurtdışı yasağın kalktı. Seni faili meçhuller karşılayacak..."

“Yurtdışı yasağın kalktı. Seni faili meçhuller karşılayacak…”

Geçen ay Ankara'da "çatışma çözümleri"yle ilgili bir uluslararası toplantı öncesi, Tahir Elçi'yle dertleşmiştik. Diyarbakır'dan ayrılmadan önceki sabah, bazı sivil toplum yöneticileriyle birlikte; Vali, onu da davet etmişti. Onlardan Suriçi’nde sokaklara döşenen mayınlar ve patlayıcılarla ilgili yardım istemişti. Vali, sokak aralarına döşenen mayınların kaldırılması konusunda, onların aracılık etmeleri ricasında bulunmuştu.

Onu yaşamını yitirdiği saatlerde, İstanbul'da bir başka toplantıda bölgedeki gelişmeleri aktarması için bekliyorduk. O sırada ölüm haberini alıp, acıyla sarsıldık.

Tahir'i, çatışmanın yol açtığı ölümlerin ve yıkımların yanı sıra Sur'un bin yıllara tanıklık eden tarihi dokusunun tahrip olması ihtimali de çok endişelendiriyordu. Yaşamını da, bu duyarlığın etkisiyle düzenlediği basın açıklamasında yitirdi.

Dört ayaklı minarenin tahrip olan ayaklarının önünde, ölümünden bir kaç dakika önce şunları söyledi: "Tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında, silahlı çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz."  Vasiyeti, barış ve silahların susmasıydı.

Bölgenin son dönemdeki halinden çok endişeliydi. Doğduğu, kardeşlerinin yaşadığı Cizre'ye gitmişti. Oradaki tabloyu, yaşanan yıkımı acı içinde anlatıyordu. Çaresizliğini ifade ediyordu.

Hedef haline getirilmesi

Tahir Elçi, geçen ay CNNTürk'te Ahmet Hakan'ın programında, "PKK terör örgütü değildir" dediği için, iktidarın saldırılarına maruz kalmış, hakkında soruşturma açılmış, tutuklanması istenmiş, yurtdışına çıkması yasaklanmıştı.

27 Ekim tarihli yazımda bu konuda şunları yazmıştım: "Tahir Elçi'yle konuştum. Çatışma ve şiddetin yoğun olarak yaşandığı Diyarbakır'daki acının, şiddetin en yakın tanıklarından olan Elçi, çatışmaların durması için en çok çaba sarf eden insanların başında geliyor. Bizzat kendisi ve ailesi, ortamın mağduru.  Elçi, Cizreli ve orada çatışmanın nelere mal olduğunu en yakından izleyenlerden biri."

Onun barışçı tutumunun, eleştirel tutumunun başını derde soktuğunu görüyordum. Hakkında açılan soruşturma için, şunları söylemiştim: "Diyarbakır Barosu, çatışmaların yeniden başladığı ilk günden beri, PKK'ya 'silah bırakma' çağrısında bulunan kuruluşlardan. Tahir Elçi, siyasette şiddetin karşısında olduğunu her platformda dile getirir. Bu tutumu nedeniyle değişik sıkıntılarla yüz yüze geldiği de bir gerçek."

Onu medyada hedef haline getirenler de oluyordu: "Medyadaki bir kısım tetikçinin ısrarlı 'cezalandırın' sloganlarının ardından, savcılığın soruşturma açmasına, iddianame yazmasına, Tahir Elçi'yi gözaltına alarak gece yarısı İstanbul'a getirip sorgulamasına baktığımızda, savcılığın davranışları tartışmalı hale geliyor.

PKK'yla geçmişte yapılan mücadele sırasında, 90'lı yıllarda, bölge aydınları hedefe konmuştu. Devlet güçleri, çok sayıda Kürt aydınını kaçırıp infaz etmiş, tutuklamış, yargılamış, işkenceye çekmişti…"

Tahir Elçi'nin hedef haline getirilmesi üzerine yazdığım yazıyı şöyle sonlandırmışım: "Bu yöntemler, sorunu çözmediği gibi, kangren haline getirdi. Yaşadıkça gördük, bundan sonra da görmeye devam edeceğiz gibi görünüyor. Bu yol yol değil, bu gidiş gidiş değil."

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

- Advertisment -