Ana SayfaGÜNÜN YAZILARI‘Gömleğimin rengi mavi’

‘Gömleğimin rengi mavi’

1982 Anayasası “evet-hayır” oylamasına sunulduğunda iki renk kullanılmıştı. “Evet” diyenler beyaz renkli kartı zarfa atacaktı, “hayır” diyenler ise mavi kartı.Ancak propaganda aşamasında “hayır” demek, o doğrultuda yazı yazmak yasaktı. “Mavi” diye ortalıkta dolaşmak, bu rengi öne çıkaran konuşmalar yapmak da yasaktı. Ancak siyasetçiler bunu işlevsiz hale getirebilmek için miting meydanlarına mavi gömleklerle çıkıyorlardı.

Darbeci askerlerin militarist zihniyetli hocalara hazırlattığı 1982 Anayasa taslağı, 7 Kasım 1982 Pazar günü halk oylamasına sunuldu. 1982 Anayasası yüzde 8.63 ‘RET’ (1 milyon 626 bin 431 seçmen) oyuna karşılık yüzde 91.37 ‘KABUL’ (17 milyon 215 bin 559 seçmen) oyuyla kabul edildi. Bazı analizciler ve müzmin karamsarlar; halkın yüzde 90’ından fazlasının böyle tutucu bir Anayasa’yı oylamış olmasını yorumlarken, “toplumun çoğunluğu gericidir” klişesine sarılır. Toplum; aydınlardan, siyasetçilerden, okumuşlardan daha gerçekçidir. Seçmen kitlesi çoğu seçimde Hakkari’den Edirne’ye kadar hemen hemen ortak bir refleks gösterir.

Bir parti eğer Konya’da oy yitirdiyse, çoğu zaman, benzer oranda bir oy kaybını Diyarbakır’da da yaşar. Sanki önceden planlanmışçasına bir ortak eğilim, Türkiye’nin dört bir yanındaki sonuçlara yansır. O çok beğenmediğimiz halkımız, ortak bir gövde gibi uyumlu bir şekilde bir karar vermek için sabırlı şekilde hayatı izler ve seçim gününü bekler. Toplumun tercihinin aydınların hoşuna gitmesi ender bir durumdur. Aydın, çoğu zaman toplumun onu anlamadığını düşünmeye eğilimlidir. Oysa toplum kendi değişim temposunu kendi belirler. Siyasete de bu tempo yön verir. Toplumun tepkisi bazen bize göre geç de kalabilir, mümkündür.

Ancak toplumun ritmine saygı duymak gerekir. Demokrasinin ilk koşulu, kitlelere güvenmektir. Eğer bu güven yoksa siyasetin bir anlamı yoktur. “Halka, seçmene güvenmek gerekir!” yönündeki yorumlarıma tepki gösteren arkadaşlarım, seçmenin 1982 referandumunda gerici yönetimi desteklediğini hatırlıyor. “Bu halk adam olmaz” diyorlar. 12 Eylül Anayasa referandum sürecinde yaşananları ben şöyle yorumluyorum: O günkü güç ilişkileri içinde, 1982 Anayasası’nı reddetmek, zordu. Örneğin Anayasa taslağına “ret” çıkması halinde askerler “gitmiyoruz” havasına girebilirdi. Sonra ne oldu? Referandumdan tam 1 yıl sonra yapılan seçimde askerlerin partisi MDP seçimi kaybetti ve üçüncü parti haline düştü, giderek yok oldu. 1982 Anayasası “evet-hayır” oylamasına sunulduğunda iki renk kullanılmıştı. “Evet” diyenler beyaz renkli kartı zarfa atacaktı, “hayır” diyenler ise mavi kartı.

Ancak propaganda aşamasında “hayır” demek, o doğrultuda yazı yazmak yasaktı. “Mavi” diye ortalıkta dolaşmak, bu rengi öne çıkaran konuşmalar yapmak da yasaktı. Ancak siyasetçiler bunu işlevsiz hale getirebilmek için miting meydanlarına mavi gömleklerle çıkıyorlardı. Anayasa’ya “hayır” diyen mavi gömlekliler arasında, Demirel’in, Ecevit’in, Erbakan’ın taraftarları vardı. Bu mavi gömlekler, Kasım 1982’deki referandumun sonucunu belirleyemedi. Bir sene sonra yapılan 1983 genel seçimlerinde ise seçmen, askerlerin cezasını kesti. Cuntacıları siyasetten silen bir tutum aldı. Yani askerlerin partisine oy vermedi. Ülkenin demokratikleşmesinin yolu açıldı. Mavi gömlek bir senelik gecikmeyle de olsa demokrasinin sembolü haline geldi. Türkiye’de hâlâ çok partili rejimin devam edebilmesinin temelini, toplumun tercihleri oluşturuyor. “Seçim yoluyla gelinip seçim yoluyla gidilen” sistemin teminatı da ancak toplumun bizzat kendisi olabilir.

- Advertisment -