Ana SayfaGÜNÜN YAZILARITürkiye savaştı ve kazandı

Türkiye savaştı ve kazandı

Süper ligin savaşçı ‘’mücadeleci değil’’ karakteri bu milli takıma sirayet etmiş galiba. Hücum planı çok örgülü değildi ama takım savaştı; defansta roller ve görevler özellikle de ceza sahası içinde birbirine karıştı ama takım savaştı. Ve bir hak teslimi babında takım her iki kanadı da kelimenin tam anlamıyla koridor gibi kullandı, kaptırılan toplar sonrası kimse elini beline koymadı ve savaşmakta tereddüt etmedi.

Türk tarzı oyun pratiğinde savunma gerçek manada hiçbir zaman oyunun bir değeri ve aslı unsuru olarak kabul görmedi. Hala da öyle. Oysa, futbol oyun prensipleri adlı kara kaplı kitapta defans, esas itibarıyla yetenek gerektiren işlerden sayılmıyor; yetenek gerekmiyorsa, ölçülebilir, önceden öngörülebilir net ve berrak işlerden söz ediyoruz o zaman. Ama Türk tarzında defans evvel emirde uzaklaştırıcı bir işlev görmüştür.

Uzaklaştırsın da, o pozisyon yok olsun da ne oluyorsa olsun; top rakibe gitmiş, rakip atağa süreklilik kazandırmış kimsenin umurunda olmaz.

Montella dörtlü defansla oynadı gole kadar, sonra ortada hiçbir neden yokken hem Arda’yı hem de Kaan’ı defansın içine çekti. Beş buçuk gibi bir defans merkezi, haliyle Gürcistan’ın ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişini kolaylaştırdı. Normal dörtlü oyunda ön alan baskısı, Gürcistanı uzun vurmaya mecbur bırakıyorken, beş buçukta, set oyunu oynama fırsatı buldular ve gol de öyle geldi.

Montella kanatlara kolay inmenin yolunu bulmuş, özellikle sağda Ferdi, solda Mert, servis opsiyonları için doğru pozisyonlar alınca, kanatlarda dar alan versiyonları başarılı biçimde icra edildi.

Ama bu icranın sonucu olarak, topları altı pas üstüne taşımak o kadar kolay olmadı. Kimi kez aynı pas örüntüsüyle, kanattan gelip göbek delinmeye çalışıldı, kanatta kayıp zaman, her seferinde rakibin sekiz kişilik duvarına çarptı durdu.

Kenan Yıldız’ı çok beğendim, top kontrolu, dar alan hakimiyeti, muhteşemdi. Aynı şekilde Barış Alper Yılmaz çok iyi, çok dinamik ve her an her şeyi yapabilir bir portre sundu. Arda Güler, gol dışında oyuna ciddi katkılar yaptığını söyleyemem. Refleksler hala sokak jargonu izleri taşıyor. Top kontrolundan sonra rakibini karşısına alıp onu mutlaka geçmeye çalışmak, bir sokak kültürüdür. Futbol, yönü ve şiddeti iyi ayarlanmış pasların oyunudur. Orkun kendini aşmış, ciddi ve kararlıydı.

Hakan Çalhanoğlu en serinkanlı oyuncu olarak, oyunun alan kat etmesi için hep doğru yerde ve doğru zamanda bulundu. Eğer Montella final vuruşu için bir organizasyon inşa etseydi, hiç kuşkuya yer yok ki Hakan o son vuruşların hakkını verirdi.

 Montella Türkiyesi’nin bana göre başına bela saracak eksikliği, defanstan başlayarak, aynı hat üzerinden rakip kaleye gidebilecek, göbek koridorunu, kullanma yapı ve örüntüsü yok.

Sırf bu yokluk, çok adamlı kanat girişimlerini koşulladığı için orta saha ve defansta her an dengeler bozulabilir. Belki de bu eksiklik takımı dengesiz hale getiren ve savunmayı zorlaştıran olgudur.

Son olarak nihayet, üç bölgeci oyun anlayışı tarih oluyor; mevkiye bağlı pozisyoncu sınırlar kalkıyor. Kanat ataklarında çoklu oyuncu kullanımı bunu müjdeliyor.

Göbeği sağlam bir yapıya kavuşturmadan Türkiye’nin neler yapabileceğini kestirmek çok güç.

- Advertisment -