18 Aralık 2002’de işlenen Necip Hablemitoğlu cinayeti soruşturması nihayet tamamlandı, iddianamesi yazıldı, savcılık geçtiğimiz günlerde iddianameyi mahkemeye gönderdi. Mahkeme iddianameyi kabul ederse önümüzdeki günlerde dava süreci başlayacak.
Levent Göktaş, cinayet işlendiğinde Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) Muharebe Arama Kurtarma (MAK) biriminin komutanıydı ve rütbesi albaydı. İddianamede, Gülen Cemaati’yle anlaşarak emrindeki subaylara cinayeti işleme talimatını vermekle suçlanıyor.
Suçlanan sanıklar için 9 Haziran 2022’de gözaltı kararı çıkartılmış, fakat Levent Göktaş ikamet ettiği evde bulunamamıştı. İki ay boyunca süren aramalarda sonuç alınamamış, nihayet 2 Eylül’de Bulgaristan’da yakalanmıştı.
Göktaş’ın yakalanmadan birkaç gün önce bir mektup yazıp Türkiye’deki bazı gazetecilere gönderdiği iddia edilmişti. Nitekim bu iddia doğru çıktı; Göktaş’ın yakalandığı gün mektup yayımlandı.
Mektubun en ilginç bölümü, cinayet emrini vermekle suçlandığı Necip Hablemitoğlu’nu tanımadığını söylediği bölümdü. Levent Göktaş, buna dair tek cümlesinde “Necip Hablemitoğlu ismini bile bu hadise ile öğrendim” diyordu.
Levent Göktaş’ın, cinayetten önceki yıllarda ulusalcı görüşleriyle tanınan popüler bir televizyon figürü olan Hablemitoğlu adını hiç duymadığını, cinayetle birlikte öğrendiğini söylemesi o zaman inandırıcı bulunmamıştı.
Fakat dün (17 Kasım) Levent Göktaş’ın avukatı aracılığıyla Evrensel gazetesinden Özer Akdemir’in sorularına verdiği cevapta, bu açıdan çok daha şaşırtıcı bir bölüm yer aldı; buna göre Göktaş cinayeti de yıllar sonra öğrenmiş.
Evrensel’in haberindeki ilgili bölüm şöyle:
“Ben Profesör Doktor Necip Hablemitoğlu’nu kesinlikle tanımıyordum. Nerede çalıştığını, hangi konuda yayınları ve kitabı olduğunu da bilmiyordum. 1998 yılında, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye arasında güvenlik konusunda imzalanan Adana Mutabakatı görevlisi unvanı ile Suriye Şam Büyükelçiliğinde görevlendirildim. Burada 2 yıl görev yaptıktan sonra 2000 yılında, tayinim Özel Kuvvetler Okul Komutanlığına çıktı. Çok seyretmediğim televizyon ve gazetelerden de uzak yaşadığım için müteveffanın vefatından bilgim olmadı. İlk kez eşim, ben, Yargıtay savcısı arkadaşımız ve hakim eşi ile birlikte Portakal Çiçeği Sokak’ta oturan Yargıtay …. (bu kısımlar Göktaş’ın avukatı tarafından silinmiş) bayan ve hakim eşine akşam oturmasına gittiğimizde suikast olayını onlardan duyduk. Tüm bilgim bundan ibarettir.”
Göktaş’ın cevabında dikkat çeken bir nokta da şu: Hablemitoğlu’nu tanımamasını Türkiye dışında görev yapmaya bağlıyor, fakat bir yandan da yurtdışı görevinin 2000’de sona erdiğini, 2000 yılında tayininin Özel Kuvvetler Okul Komutanlığına çıktığını söylüyor. Oysa Hablemitoğlu cinayetinin tarihi 2002.
Kuşku yok ki Göktaş’ın Hablemitoğlu cinayetini ÖKK mensubu bir albay olarak yıllar sonra öğrendiği yönündeki savunması davanın en ilginç bölümlerinden birini oluşturacak.