Hablemitoğlu iddianamesinde AK Parti kurucusu ve eski milletvekili Ramazan Toprak’ın 2016’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği tanık ifadesinde; Necip Hablemitoğlu’nun 2002 seçimleri öncesinde AK Parti’nin kapatılmasını hedefleyen bir girişimi engellediği ve 2002 seçimlerinde AK Parti’den milletvekilliği teklifi beklediğini iddia etti.
Hablemitoğlu’nun aynı dönemde MİT müsteşarlığına talip olduğunun da basına yansıdığını belirten Toprak, Hablemitoğlu’nu AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen Abdullah Gül ile görüştürdüğünü anlattı.
Toprak, suikasttan yaklaşık bir sene önce irtibata geçtiğini belirttiği Hablemitoğlu ile tanışmasını ve devamındaki diyaloğunu şöyle anlattı:
“Beş vakit namazlı babam senin fanatik hayranın”
“18.04.1999 tarihinde Fazilet Partisi Aksaray Milletvekili olarak seçildim. Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra yeni kurulan AK Parti ile birlikte ben kurucu milletvekili olarak görev aldım. O tarihlerde sayın Necip Hablemitoğlu televizyonlarda yaptığı açıklamalarda ve yazdığı makalelerde cemaatlere ve muhafazakar kesime -onun kullandığı tabirle irticacılar- çok sert eleştirilerde bulunuyordu.
“Özellikle Fetullahçılara yönelik sert açıklamalarda bulunuyordu. Bu yaptığı konuşmalarda muhafazakar kesime irticacı demesinden dolayı biz rahatsız olduk. Görüşmek istedim.
“Bu amaçla 15.01.2002 günü kendisini telefonla arayıp görüşme arzumu ilettim. O da bana ‘Ramazan Bey, sizi uzun zamandır televizyon programlarından takip ediyor ve takdir ediyorum. Benim beş vakit namazlı sakallı babam senin fanatik bir hayranın. Seninle tanışmayı çok arzu ediyor’ sözlerindeki samimiyet ve sıcaklığı nedeniyle dostluğumuz kısa sürede ilerledi. Birkaç gün içerisinde buluştuk görüştük. Ancak nerede buluştuğumuzu şu an hatırlayamıyorum.”
“AK Parti’den milletvekilliği teklifi beklediğini belirtti”
Toprak, Hablemitoğlu’nun o dönem üçlü koalisyonun küçük ortağı olan ANAP lideri Mesut Yılmaz’ı desteklemelerinden dolayı “birlikte hareket ettiği” birçok kişiden rahatsız olduğunu belirttiğini aktardı.
Hablemitoğlu’nun 2002 seçimleri için AK Parti’den milletvekilliği teklifi beklediğini söyleyen Toprak, bunda hakkında açılan davalar nedeniyle mali durumunun bozulmasının da etkisinin olabileceğini tahmin ettiğini söyledi:
“Sonraki görüşmelerimizde ‘içinde bulunduğu ve birlikte hareket ettiği arkadaşlarının bazılarının memnun olmasa da sırf ulusalcı duyarlılığı nedeniyle onlarla birlikte olduğu, ancak onların hiç sevmediği Mesut Yılmaz’la birlikte hareket etmesinden rahatsız olduğunu’ açıkça söylüyordu. Bizi tanımaya başladıktan sonra o arkadaşlarıyla da araya mesafe koymaya başlamıştı.
“O tarihlerde ‘aleyhine açılan çok sayıda dava nedeniyle mali durumunun bozulduğundan’ bahseden Necip Hablemitoğlu açıkça söylememişti ama biraz da bu yüzden olsa gerek bizim için büyük riske girerek yaptığı hizmetlerin partimizle değerlendirileceğini, AK Partiden milletvekili teklifi beklediğini belirtmişti.”
Ramazan Toprak.
“Hablemitoğlu, AK Parti Genel Merkezi’nin dinlendiğini, konuşmalarımızda dikkatli olmamız gerektiğini söyledi”
Hablemitoğlu’nun aynı dönemde MİT müsteşarlığına talip olduğunun da basına yansıdığını belirten Toprak, Hablemitoğlu’nun 2002 seçimleri öncesinde AK Parti’yi kapatmayı hedefleyen bir girişimi engellediğini söyledi:
“Aynı dönemde medyaya yansıdığı kadarıyla MİT müsteşarlığı görevine talip olduğunu söylemişti. Biz de gayet makul gördüğümüz bu düşüncelerini o dönem grup başkan vekilimiz Faruk Çelik’e aktarmıştık.
“Necip Bey’le görüşmelerimiz, 10 Temmuz 2002 akşamı Vilayetler Evi’nde Halil Şıvgın Bey ve ailesi ile Necip Bey ve ailesinin katıldığı akşam yemeğinde Necip Bey, ‘Bizden çok etkilendiğini ve bize karşı -AK Partililere- önyargılarının kırıldığını, AK Parti’ye kapatma davası hazırlığı yapıldığını, Ergün Poyraz’ın AK Parti ve Tayyip Bey hakkında bir kitap hazırladığını, bu kitap delil gösterilerek seçimden önce kapatma davası açılacağını, kapatma davası konusunda psikolojik savaşı kendisinin yönlendirdiğini ancak bunun yanlışlığını gördüğünü, birlikte olduğu arkadaşlarının da kafalarının karışık olduğunu, AK Parti genel merkezinin dinlendiğini ve konuşmalarımızda dikkatli olmamızı, açılması düşünülen kapatma davası ile AK Parti’nin seçime sokulmamaya çalışılacağını, seçime girse bile bu dava nedeniyle vatandaşın umudu ve ilgisinin kırılacağını, en azından hayli zayıflatılmış olacağını, kitabın yayıma hazırlanması çalışmaları görevinin kendisine verildiğini’ söyleyince biz, ‘Kitabın yayımlanması işini engellemesi veya en azından seçim yapılana kadar ertelemesini’ rica edince kırmadı ve ‘Seçime kadar birtakım bahaneler bulup kitabın yayımlanmasını engellerim’ dedi.”
İddiaya göre Hablemitoğlu’nun 2002 seçimleri öncesinde yayımlanması durumunda AK Parti’ye kapatma davasında delil olarak kullanılacağı için yayımlanmasını seçim sonrasına ertelettiği kitap.
“Hablemitoğlu ile toplantıya Tayyip Bey’in bir mazereti nedeniyle Abdullah Gül katıldı”
“Nitekim Necip Bey’in 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde yayımlatmadığı bu kitap seçimlerden çok sonra ‘Patlak Ampul’ adıyla yayımlandı. Ancak yayımlandığında 3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimleri yapılmış, tabiri câizse iş işten geçmişti. Vilayetler Evi’ndeki yemekten döner dönmez saat 23.30 sularında Genel Başkanımız olan Sayın Erdoğan’ı telefonla aradım ve önemli bir görüşme için acil randevu istediğimde, ‘Trabzon’da olduğunu, yarın döneceğini, ertesi günü görüşebileceğini’ söyledi. Kararlaştırdığımız üzere Partimiz genel merkezinde yaptığımız görüşmede bu konuşmaları aktardım ve ‘kendileri de olduğu halde Necip Bey, Halil Bey ve şahsım olmak üzere Meclis lojmanlarındaki evimde dörtlü görüşme yapmayı’ kararlaştırdık.
“Genel Başkanımız Tayyip Bey bir mazereti nedeniyle gelemediği için yerine temsilen gönderdiği Sayın Abdullah Gül’ün katıldığı dörtlü toplantıyı 19 Temmuz 2002 Cuma günü saat 11.30-13.00 arası Meclis lojmanları A-Blok 2. kattaki evimde yaptık.”
“Abdullah Gül, Hablemitoğlu’nun ABD’deki bir Yahudi kuruluşundaki görüşmesinden bahsetmesi üzerine rahatsız oldu”
“Görüşmemizde Partimizin kapatılması hazırlıkları konuşuldu. Talebimiz üzerine Necip Bey yine, ‘birtakım bahanelerle kitabın yayımını engelleyeceğini’ söyledi.
“Hatta o görüşmede Necip Bey beraberinde getirdiği ve kendisinin yazdığı tüm kitapların imzalı birer nüshasını Sayın Gül’e hediye etmişti. Necip Bey diğer kitaplarıyla birlikte Alman Vakıfları isimli kitabını Sayın Gül’e hediye ederken bu çalışmasından ve yabancı vakıflarla ilgili çalışmasından bahsedince; ben de benzeri bir çalışma yaptığımı, bu kapsamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti baş ombudsman profesörle görüştüğümü, sorunun çok ciddi olduğunu, misyonerlik faaliyetleri dışında sorunun çok büyük hukukî, siyasi ve maddi zararlara konu olacağından bahsedip, ‘yabancı vakıfların ülke için ciddi bir tehlike oluşturduğunu, Necip Bey’le birlikte bunlara yönelik özel bir çalışma yapabileceğimizi’ söylediğimizde Sayın Gül, ‘şimdilik bu çalışmalarınızı durdurun, daha sonra ben size haber veririm’ deyince ona güvenip döneceğini düşünerek çalışmamızı durdurduk. Bilahare Sayın Gül’ün bize herhangi bir dönüşü olmadı.
“Sırada Abdullah Gül var”
“13 Eylül 2002 Cuma günü Sayın Gül’ün genel merkezdeki odasına gidip gıyabımda hakkımda asılsız şeyler konuşmakla suçlamış ve 3 Kasım seçimleri listesinde seçilmesi zor olan üçüncü sıraya konulmamın sorumlusu olarak gördüğümü belirtmiştim.
“19 Eylül 2002 Perşembe günü akşamı Necip Bey ve ailesi ile Halil Bey ve ailesi teselli için evime geldiğinde Necip Bey anlayamadığım bir şekilde, ‘Sırada Abdullah Gül var’ demişti. O zaman bu sözleri Sayın Gül hakkında anlattıklarım nedeniyle etkilenip söylediğini düşünmüştüm.
“Bütün bunlar Mesut Yılmaz’ın işi”
“Milli Savunma Komisyon Başkanı seçilmemin ertesi günü diğer ifadeyle 5 Aralık 2002 Kurban Bayramı ilk günü Doğan grubu medyasında başta Milliyet Gazetesi’ndeki ‘Kadere Bak’ manşeti ve haberiyle birlikte diğer yayın organlarında manşet yapılmam üzerine basın mensuplarının yoğun ilgi ve aramalarına maruz kaldım ve cep telefonumu kapattım.
Ramazan Toprak’ın Milli Savunma Komisyonu Başkanlığı’ndan Genelkurmay’ın isteğiyle istifa ettiği haberleri yapılmıştı.
“Ertesi günü gece yarısından sonra telefonu açtığımda cevapsız aramasını görüp hemen aradığım Necip Bey, ‘Bu haberleri gördükten sonra diyorum ki, iyi ki seni tanımışım, bu haberleri kimin yaptırdığını biliyorum, bütün bunlar o ş. Mesut Yılmaz’ın işi. Bundan sonra görür o’ demişti. Takriben 3-5 dakikalık bu görüşme son görüşmemiz oldu.
“Şayet o dönem Necip Bey’in veya şahsımın telefon görüşmeleri bir biçimde kaydedilmişse, bu kayıtlar temin edilebilirse belirttiğim konuşmamızın gerçek olduğu görülecektir.
“Ve menfur olay. 18 Aralık 2002 akşamı bir konser davetindeydik. Geç saatlerde eve gelip televizyonu açtığımda Necip Bey’in katledildiği haberlerini görünce şok oldum. Kızım da ‘Başbakanlıktan sürekli aradılar’ deyince hemen aradım ve Başbakan Sayın Gül’ü bağladılar, ‘Senin evinde görüşmüştük, nedir bu olay’ diye sorunca ‘Efendim, yarın sabah makamınıza gelip anlatayım’ dedim.
“Nuh Mete Yüksel’e şantaj iddiası bahanesiyle genel bir irtica operasyonu başlatılacaktı”
“Ertesi sabah Başbakanlığa gittim ve Sayın Gül’e Necip Bey’le son görüşmemizi olduğu gibi naklettikten sonra daha öncesinde Necip Bey’in Nisan 2002’deki DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’e şantaj kaseti iddiasını, yani bir vakıfta yapılacak aramada önceden yerleştirilmiş olan CD ele geçirilmiş olacak. CD’yi Fetullahçı polislerin yerleştirdiği izlenimi verilmiş olacak, bu CD ile Fetullahçı örgütlenmeyi soruşturan savcı Yüksel’e soruşturma konusunda şantaj yapacakları iddiası bahane olarak kullanılacak, emniyet içindeki Fetullahçı örgütlenme üzerinden ülke çapında olmak üzere ucu açık genel bir irtica operasyonu başlatılacaktı.
“Bu işin arkasında Mesut Yılmaz’ın olabileceğini, onun geçmişte benzeri oyunlara girdiğini, bir benzerini şimdi yapmaya çalıştığını söylediğimde Sayın Gül, ‘Mesut bitti, daha ne yapacak ki’ dedi. Ben de ‘var olmaya çalışıyor, halen tüm kadrolar onun adamları’ dedim.”
Gülen: “Necip Bey’in öyle biri olduğunu bilmiyordum”
Toprak, ifadesinin bir başka bölümünde 2006’da Fetullah Gülen ile Hablemitoğlu üzerine konuşmasını anlattı:
“Aylık dil kursu için gittiğim Washington DC’de iken Ağustos 2006 ayı başında, milyonlarca insanı nasıl etkilediğini merak edip Pensilvanya’ya gittim ve Gülen’le görüştüm. Haklarında çıkarmaya hazırlandığı kitabı ve aleyhlerindeki sert söylemleri yüzünden Necip Bey’i hedef aldıklarını bildiğim için, ‘Necip Bey sizin zannettiğiniz gibi inançsız değil tam aksine son derece inançlı biriydi, bana göre gerçek bir şehit’ diyerek özellikle savcı Yüksel’e şantaj kaseti tezgahını bize haber verdiğinden bahsettiğimde Gülen hayli şaşırmış bir vaziyette, ‘Necip Bey’in öyle biri olduğunu bilmiyordum. Bu anlattıklarınızı bilmiyordum ama ilginçtir, bizde bazı bilgi boşlukları vardı, sizin anlattıklarınız bizdeki boşlukları birebir tamamlıyor’ demişti. O zaman bu sözleri bir yere koyamamıştım.
“Necip Bey’in katledilmesi konusunda Gül’ün aktif bir çabasını görmedim”
“28 Kasım 2002 Perşembe akşamı ertesi günü iftar daveti için aradığım Necip Bey, ‘o gün doğum günü olduğunu ve aile arasında program yaptıklarını, en kısa sürede görüşmek istediğini’ söyledikten sonra, ‘Bu Mesut Yılmaz ve adamlarının son barutları idi, şimdi ellerinde hiçbir malzemeleri kalmadı, onların sonu geldi’ sözlerini de o dönemin şartlarında ‘Alman Vakıfları’ isimli kitabı ve Almanlarla sıkı ilişkileri olan Mesut Yılmaz alerjisi nedeniyle söylediğini düşünmüştüm.
“Menfur olayı takiben ilk grup konuşmasında Sayın Gül, ‘Necip Bey’le görüşüyorduk, aranızda bunu bilen arkadaşlar var’ dediği kişi sadece bendim. Ancak bahsettiğim şekilde yakından tanıdığı ve bize katkılarına şahit olduğu Necip Bey’in katledilmesi konusunda kendisinden beklediğimiz aktif bir çabasını veya özel bir gayretini göremedim. Bunun nedenini de anlayabilmiş değilim.”
“Ergün Poyraz’ın Tayyip Bey aleyhindeki kitabını 3 Kasım seçimlerine kadar engelledi”
“Şahsi kanımca şehit olan dostum merhum Necip Bey’in, Nisan 2002 ayı içinde şahsımı arayıp acilen görüşmek istediği Halil Bey’in ofisindeki görüşmemizde, ‘bir vakıfta tezgahlanan ve Fetullahçı örgütlenmeyi soruşturan savcı Yüksel’e kasetle şantaj yapılacağını haber vermesi; nitekim yaklaşık 2 ay sonra 3 Haziran 2002 günü ÇEV’de arama yapıldı ve bahsi geçen CD bulundu.
“Bu şantaj kaseti üzerinden Fetullahçı polisler öne çıkarılıp ülke genelinde irtica operasyonları başlatılacağını haber vermesi; bugün geldiğimiz noktada, şantaj kasetini Fetullahçı polislerin savcı Yüksel’in soruşturduğu Fetullahçı yapılanma dosyası için şantaj amacıyla organize ettiğini. Necip Bey’in bu oyun içinde oynanan oyun tezgahını göremediğini düşünüyorum.
“Ergün Poyraz’ın hazırladığı kitabın yayımlanmasını 3 Kasım seçimine kadar engellemesi, katledilmesinden 12 gün önce 6 Aralık 2002 gecesi telefonda bana söylediği ‘Senin hakkındaki bu haberleri kimin yaptırdığını biliyorum, bütün bunlar o ş. Mesut Yılmaz’ın işi bundan sonra görür o’ demesinin de hedef olmasında önemli olduğunu düşünüyorum.”