Adı JİTEM’le (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı) özdeşleşen Yeşil’in işkencede öldürdüğü birçok kişiden biri olan Ayten Öztürk (27), 27 Temmuz 1992’de Tunceli Mazgirt’te kaçırıldı. Ayten Öztürk’ün cansız bedeni 8 Ağustos 1992’de Elazığ Asri Mezarlığı’nda bulundu.
Ayten Öztürk’ün kardeşi Makbule Öztürk, olaydan kısa bir süre önce ablası Ayten Öztürk, babası Hıdır Öztürk ve diğer kardeşleriyle birlikte, jandarmada Yeşil’in de katıldığı bir sorguya alındıklarını anlatmıştı.
Makbule Öztürk, daha sonra PKK’dan ayrılan en büyük ablaları Aysel Çürükkaya’nın o yıllarda PKK’lı olması nedeniyle sorguya alındıklarını söylemişti.
Alay komutanının odasındayken daha sonra Yeşil diye fotoğrafları çıkan kişinin içeri girdiğini söyleyen Makbule Öztürk, komutanın Yeşil için Komiser Mahmut dediğini anlatmıştı.
Bursaspor tribünlerinde açılan pankartlar için suç duyurusunda bulunan Hıdır Öztürk’le konuştuk.
Hıdır Öztürk.
Maçta açılan pankartı gördüğünüzde neler hissettiniz?
Pazar günü televizyon seyrederken Bursaspor’la Amedspor maçında olanları gördük. Yeşil’in fotoğrafları, pankartları…
Yeşil’in kim olduğunu hâkim biliyor, savcı biliyor, basın biliyor, tüm Türkiye biliyor. Yapacak bir şeyimiz yok, hanımla birlikte sabaha kadar ağladık. Ne yapabiliriz ki…
31 yıldır hem bir hukuk mücadelesi veriyorsunuz, hem de çeşitli dönemlerde basına yaptığınız birçok aydınlatıcı açıklamayla bu konuyu hep kamuoyu gündeminde tutmaya çalıştınız. Farklı dönemlerde bu cinayetlerin üzerine gidilebileceği umudu da doğmuştu, ancak hiçbir sonuç çıkmadı. Neler söylemek istersiniz?
31 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz, bir sonuca vardıramadık. Yıllardır nereye başvurduysak kapı kapandı bize. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptık. Olmazsa AİHM’e gideceğiz. Hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz.
Dosyada Ayten’in Diyarbakır’a götürüldüğünü, işkence yapıldığını anlatan ifadeler mevcut. Abdülkadir Aygan’ın “Ayten’i Yeşil’in yanında gördüm” diye beyanatı var.
İşkence sonucu öldürülen kızımın cesedini tespit etmekte bile zorlandık. 27 Temmuz 1992’de ortadan kayboldu. Bir hafta sonra cesedi Elazığ Asri Mezarlığı’nda bir çoban tarafından bulundu.
Haber verildi, gittik ama önce tespit edemedik. Cesedi parçalanmış, gözleri çıkartılmıştı. Diş doktoru olan damadım ona diş yapmıştı. Dişlerinden tespit edildi. Ayten olduğunu öyle anlayabildik.
2010, 2011 yıllarında bir ara Yeşil’in sağ olduğu ve Kuzey Irak’ta Süleymaniye kentinde olduğu yönünde şeyler duyduk. Biz adli makamlara bildirdik ama üzerine gidilmedi. Basında da gündeme gelmişti.
Cumhurbaşkanı’yken Abdullah Gül’e de mektup yazdım. Görüşmek istedim. Ama mektuba yanıt gelmedi. Cumhurbaşkanlığı’ndan bir karşılık gelmedi.
30 Ocak’ta suikasta uğrayan Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş’in ailesi de o pankartların açıldığı Bursa’da yaşıyor. Sinan Ateş’in ailesi, onu tanıyan birçok milliyetçi isim de bu cinayetle ilgili bir hassasiyet içinde ve adalet çağrısı yapıyor…
Sinan Ateş de bir Türk vatandaşı. Onun da anası, babası, çocukları var. Adaletsizliğe karşı hep beraber duralım. Hepimiz için, herkes için adalet istiyorum. Kızım için de Sinan Ateş için de adalet istiyorum.
Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş’in ailesini ziyaret etti. Benimle de görüşsün. Kendisine daha önce mektup gönderdim ama karşılık gelmedi. Yeniden çağrı yapıyorum, ben de görüşmeye bekliyorum.