Bir adet cumhurbaşkanı adayını belirleme engelini yaralı bereli olarak atlatan muhalefetin önünde yeni sınav; 600 milletvekili adayını belirlemek.
Cumhurbaşkanı adayı kadar gündemde değil ama Meclis seçimlerindeki ittifak da kritik.
Sadece muhalefet için değil, iktidar için de.
Yeniden Refah, HÜDA-PAR, DSP, ANAP… Cumhur İttifakı’na herhalde denildiği gibi ülkenin bekası için girmiyor.
ANAP ve DSP’yi tıpkı BBP gibi AK Parti listelerinden bir milletvekili adaylığıyla ikna etmek kolay ama aynısını seçimlerde varlığını göstermek isteyecek Yeniden Refah ve HÜDA-PAR’a yapmak zor.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy verecek Yeniden Refah, Cumhur İttifakı adı altında görünecek logosuyla AK Parti’ye bir ders vermek isteyen seçmenler için bir adres olabilir. Bu da AK Parti’nin işine gelmez.
Çünkü, yeni seçim kanunuyla artık partilerin en basit tanımıyla Meclis seçimlerinde birbirine oy transferini mümkün kılan “artık oy” sistemi yok.
O yüzden de oyların bölünmemesi için partilerin listelerini tekleştirmesi gerekiyor.
Fakat bu partilerin kimliklerini bırakıp tek bir partinin listesinde toplanmasıyla da olmuyor.
Çünkü o zaman da ittifaktaki çoğulculuğun getirilerinin bir anlamı kalmıyor.
Geçen hafta Karar TV yayınına katılan Türkiye’nin en itibarlı araştırmacılarından İbrahim Uslu, muhalefetin de sadece CHP ya da İYİ Parti listelerinden seçime girme formülünü yanlış buluyor.
Uslu’ya göre her şehir için o şehirde çalışacak bir ortak liste oluşturulmalı.
Bu liste bazı şehirlerde CHP, bazı şehirlerde İYİ Parti bazı şehirlerde de DEVA, Gelecek, Saadet ya da DP logoları altında oluşabilir.
Bütün partiler bu ortak listelere adaylarını verebilirler ya da vermeyebilirler.
Uslu’ya göre günün sonunda en iyi ittifak modeli eşittir en çok milletvekili getirecek ittifak modeli.
Bunu da “hiçbir partinin seçim sonrası oy oranın hesap edilemeyeceği ittifak modeli” olarak tarif ediyor.
Bu, belki yıllardır partilerin seçimlerde alacağı oy oranlarını tahmin eden araştırmacıları üzebilir ama sonuçta ittifaklar içinde baraj sorunu da olmayan partilerin oy oranlarının bu seçimde bir önemi olmayacak.
Önemli olan kurulan ittifaklarla kaç milletvekili çıkarıldığı ve ittifakın toplamda Meclis’te 300 milletvekiline ulaşıp ulaşmadığı.
Uslu formülünü yayında şöyle anlattı:
“Millet İttifakı’nın rahat rahat çalışabilsinler ve istedikleri kanunu çıkarabilsinler diye 360 hedefinden önce 300 hedefi olmalı. İlk önce 300+1’e ihtiyaç var. İyi bir kampanya performansıyla oraya ulaşılabilir. Seçim sonunda ittifakların oy oranını bileceğiz ama partilerin oy oranlarını bilmeyeceğiz, ideal olan bu. Seçimden sonra sadece cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oy oranlarını bilelim ama milletvekili seçimi ve partilerin yüzde kaç oy aldığını bilmeyelim.”
İbrahim Uslu, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun danışmanı.
Yayında “Seçmenlerin partiler üzerinde bu ittifak modeli için baskı yapması” gerektiğini söylediğine göre ittifak meselesinin Masa’da tartışmalı bir konu olduğu sonucuna varabiliriz.
Zaten Ankara kulislerine göre Millet İttifakı’nda partiler arasında Meclis seçimlerinde ittifak konusunda en azından deprem ve Akşener krizi öncesinde bir uzlaşma yoktu.
İYİ Parti minimum ittifakı savunurken, masadaki diğer partiler de hazine yardımı için yüzde 3 barajını geçmeyi hedef olarak belirlemişlerdi.
CHP ise daha fazla uzlaşmadan yana bir tavır içindeydi.
Masa’daki son durumu bilmiyoruz.
Ama Masa’nın üzerinde artık başka bir teklif daha var.
Saadet Lideri Temel Karamollaoğlu geçen hafta Davutoğlu ve Babacan’ı ziyaret etti. Ve daha sonra da TV5’de katıldığı yayında bu ziyaretlerde liderlere sunduğu ittifak içi ittifak teklifini açıkladı:
“İttifakın içinde bulunan partilerden özellikle yeni kurulan Gelecek ve DEVA Partisi’yle Saadet Partisi arasında bir seçim ittifakının yapılmasını önemsiyorum. Bunu parti liderlerine de aktardım. Üç parti ayrı ayrı seçime girdiğimiz zaman alacağımız oy mertebeleri anketlerde şöyle veya böyle görünüyor. En fazla 3-4 milletvekili çıkartılabiliyor. Ancak biz bir araya geldiğimiz zaman mecliste 30-40 milletvekili ile temsil edilme imkânımız var. AK Parti bir sene öncesinden beridir yüzde 15’ten fazla seçmeni kaybetti. Onlar gidecek yer aradılar, kısmen belli bir yerlere niyetlendiler ama hâlâ bu seçmenin yüzde 5 ile 7’si adres arıyor. Az önce ifade ettim bir ittifak içerisinde bir araya gelirsek 30-40 milletvekili çıkarabiliriz ama doğuracağı sinerjiyle birlikte 130-140’lara çıkarabiliriz.”
Karamollaoğlu, Meclis seçimlerinde bu üç partinin her ilde tek parti çatısı altında seçime girmesini değil, çeşitli illerde farklı bir partinin logosu altında ama ortak bir liste seçimlere girmesini savunuyor.
Saadet Partililer bunun gerekçesini şöyle açıklıyorlar: “Kılıçdaroğlu’nun adaylığından sonra Meclis seçimlerinde de CHP listelerinde yer almak, bu seçimde ve seçimden sonraki iddialarımıza fayda getirmez. Muhafazakar seçmenin oy verebileceği bir ittifak kurmalıyız.”
Bu modele Gelecek Partisi’nin sıcak baktığı biliniyor. Davutoğlu da bunu daha önce teklif etmişti. DEVA Partisi ise soğuk bakıyor.
Hem kendilerini bağlayan “seçimlere kendi amblemizle gireceğiz” çıkışı yüzünden hem de muhafazakâr parti paketine girmek istemedikleri için…
Ama yapılan hesaplara göre bu üç parti örneğin İstanbul’da seçimlere tek başlarına girerlerse milletvekili çıkaracak oy oranına ulaşmaları kolay gözükmüyor.
Ama üç parti İstanbul’un üç bölgesinde tek logo altında ortak listelerle seçime girerlerse her bölgeden bir milletvekili çıkarmaları mümkün.
Bunu tek parti logosu altında da her bölgede farklı bir partinin logosu altında da yapabilirler.
Bunun alternatifi geçen seçimlerde Saadet Partisi’nin yaptığı gibi örneğin CHP listelerinden seçilecek sırada aday göstermek.
Ama bu partilerin seçmenleri ve potansiyel seçmenlerinin sırf bu yüzden CHP’ye ya da İYİ Parti’ye oy verme motivasyonu düşük kalır.
Belki bu yolla üç parti Meclis’e milletvekili gönderebilir ama özellikle AK Partili ve kararsız muhafazakâr seçmen için bu çok cazip bir tercih olmaz.
Hem muhafazakar seçme yoğunluğu olan illerde hem de CHP ya da İYİ Parti’nin zaten güçlü olduğu ve milletvekili çıkarabileceği illerde ittifak içi üçlü ittifak Millet İttifakı’na daha fazla vekillik getirecek bir alternatif haline gelebilir.
Örneğin Konya’da, Sivas’ta ya da Kayseri’de CHP listesinden seçime giren Saadet Partili aday mı yoksa, Saadet Partisi-Gelecek-DEVA ortak listesinden giren bir aday mı daha caziptir sorusunun cevabı bu ittifak modellerinin hangisinin seçileceğini gösterecek.
Ama ittifak modelleri tartışılırken partilerin önündeki en büyük engel grup egosu ve körlüğü.
Yani partiler kalabalık bir grup halinde iş yapmanın sonucu olarak kendilerini aynada büyük görmeye, her şeyi başarabileceklerini düşünmeye başlıyor ve bu da işbirliği ve ittifakların önemsiz olduğu hissine neden olabiliyor.
Bunun en son örneği İYİ Parti’nin Masa’dan kalkması olmuştu.
Halbuki ittifaklarla girilen bu seçimlerde hangi partinin ne kadar oy alacağının sonuç üzerinde hiçbir etkisi olmayacak.
Bu oy oranlarını da parti kurmayları ve araştırma şirketleri dışında kimse pek de merak etmiyor.