2011 yılının sonlarıydı. Kürt meselesinde barışçı çözüm çabaları artmıştı. Birden hava değişti. Güneydoğu'da, HDP yönetici ve belediye başkanlarına yönelik, yaygın bir tutuklama başladı. Operasyonlar, bir süre sonra İstanbul’a sıçradı. Prof. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu gibi isimler tutuklandı. Haklarındaki iddia, “teröre destek olmak”tı.
Aynı günlerde, Gülencilerin TV'lerinde, polis kaynaklı olduğu anlaşılan, “Şurayı yakacaklardı, burayı bombalayacaklardı” haberlerinin yanında, bazı yazarları/gazetecileri hedef alan uydurma bilgiler yer alıyordu. Gazetecileri terörle bağlantılı gösteren polis fezlekeleri ekranlarda dönüyordu.
Operasyona niyetlenen FETÖ, önce gazete ve TV’lerde itibarsızlaştırma kampanyasını başlatıyor, ardından tutuklamalara girişiyordu. Aziz Yıldırım, Cübbeli Ahmet Hoca, MİT Başkanı Hakan Fidan bu şekilde hedef haline getirildi.
Aynı mantık devam ediyor
Osman Kavala, 7 gündür gözaltında. Hükümete yakın gazete ve TV’ler, yargılamayı, sorgulamayı tamamlamış, hükmü vermiş durumdalar. Yasalara göre ilk sorgu gizlidir. Ancak, polisin hükümete yakın gazetelere servis üzerine servis yaptığı açık. Son iddia, ABD Konsolosluğunda tutuklanan haber elemanlarıyla Kavala arasında kurulan afaki ilişki…
Suçlamalar, onlara göre, 17-25 Aralıkla başlayıp, Gezi olayları ve 15 Temmuz’la bütünleniyormuş… Geçmişte FETÖcülerin yaptıklarına kızanların, bugün benzer yöntemlerle insanları hedef haline getirmelerine ne demeli?
Siyaset ve hukuk alanı
Osman Kavala’nın, esas itibariyle, başından beri, bugünkü iktidara muhalif bir yerde olduğunu söylemek mümkün. Kürt meselesinde muhalif, AB meselesinde muhalif, Kıbrıs meselesinde muhalif, Başkanlık sistemi konusunda muhalif…
İktidarın, muhalefetin her türünden rahatsız olabildiği, öfkelenebildiği bir dönemden geçiyoruz. AK Parti’nin kendi içindeki farklılıkların bile nasıl ağır bir dille suçlandığına hemen her gün tanık oluyoruz…
Siyasette bunlar olabilir. İktidarlar, bazen tahamüllerini yitirebilir, her itiraz ve eleştiriyi, düşmanlık olarak görebilirler. Kendilerine karşı sürekli komplolar üretildiğini düşünebilirler. Siyasetin konularını hukukun konuları haline getirirseniz, siyaseten öfkelendiklerinizi, yargı marifetiyle cezalandırmaya yönelirseniz; orada demokrasi biter.
Hükümet medyasına yansıyan Osman Kavala'ya yönelik iddialar, inandırıcı olmamasına rağmen endişe verici. Çünkü yeni bir “yargı” sistemi ile karşı karşıyayız.
Nereden nereye?