Gökçeada’da açılması planlanan 1964’teki olayların yansımalarının anlatıldığı “Yeniden Buluşacağız: İmroz’un 1964 Belleği” sergisi baskılar nedeniyle iptal edildi.
Gazeteci Melike Çapan tarafından hazırlanan ve ilk kez Kasım ayında İstanbul’da ziyarete açılan sergi ikinci durağı olarak sergiye konu olan Gökçeada’da da açılacaktı.
İstanbul’daki serginin açılışına Patrik de katlmıştı
Zeytinliköy’de açılacak sergi, dün gece itibariyle sosyal medya üzerinden hedef gösterildi.
“RUM VE YUNAN SEVİCİ YAZARLAR…”
Kısa süre sonra Gökçeada Kent Konseyi tarafından basın açıklaması yapılarak serginin “devletin manevi şahsiyatını hedef aldığı” iddia edildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Gazeteci Melike Çapan tarafından hazırlanmış Gökçeada’da Kıbrıs olaylarının ardından yaşanan sözde kimliksizleştirme politikasının anlatıldığı dökümantasyon sergisi tahkir, tecyiz ve iftiralarla dolu açılmaya doğru gidiyor. Başta devletimizin manevi sahsiyetini hedef alan bu sergi Rum ve Yunan sevinci yazar, çizer ve entelektüel kesimce hararetle alkışlanırken, Adada yaşayan Osmanlı bakiyesi Türk milletini rencide etmektedir. Devletimiz başta adada yaşayan Rumlar ın eğitim hakkını düzenlemek için ilkokul, ortaokul ve lise açmıştır. Vakıf mallarını iade etmiştir. Rumlar hiç olmadıkları kadar rahattır. Bu gün Batı Trakya da ızdırap çeken Türklere nispetle huzur içinde yaşamaktadır. Gökçeada da kundaklanmış, çeşitli bahanelerle yıktırılmış, meyhane ve pavyon yapılmış kilise var mı. Halbuki Yunanistan da binlerce cami var. Yunan tarafı Türk okullarının yüzlercesini sebepsiz yere kapatırken biz adada açtık. Eğer 2023 te 1964 leri tartışacaksak Adadaki bir anda kaybolan Osmanlı Türklerini araştıralım. Çanakkale savaşlarında ingilizlere fiili destek veren Adalı Rumları araştıralım. Sırf Patriğe yalakalık ve yaranmak adına sergi açan bazı zevatlara bir sözümüz yok. Onlar maaşlarının uğruna uğraşıyor.
Şahsım ve arkadaşlarım adına ilan ediyorum
Bu sergide devletimiz ve milletimiz aleyhine, rencide edici bir yaklaşım görürsek hukuki mücadele başlatacağız. Yapanlar, yaptıranlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
Hiç kimse devletimizi ve milletimizi küçük düşüremez. Hele de bizim toprağımızda. Devletimiz Rumlara verdiği hakları da gözden geçirmelidir. Batı Trakya kan ağlarken bunlar bize bizim ülkemizde sövmeye kalkıyor. Kimin haddine.”
“RUM TOPLUMUNU ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN İPTAL ETME KARARI ALDIM”
Melike Çapan, Gerçek Gündem’e konuştu: “Bugün ne yazık ki 1964’ün kırıntıları bize bu sergiyi iptal ettirme mecburiyetinde bırakıyor. Hakkımda açıklama yapan Gökçeada Kent Konseyi Başkanı Bülent Aylı ile direkt konuştum. Sergimizi, amacını kendisine izah etmek istesem de serginin adını bir tehdit unsuru olarak algıladı ve “Yeniden Buluşacağız” isminden memnun olmadıklarını dile getirdi. Ayrıca 1964’ün de gündeme getirilmesinden rahatsız olduklarını ifade etti.Sergi yapılırsa savcılığa şikâyet edeceklerini söylediler. İddiaları o ki devlete ihanet ediyormuşum. Ben gazeteciyim. Yalnızca halka hizmet etmekle sorumluyum ve yalnızca halka hesap veririm. 10 yıllık meslek hayatımda uzmanlık alanım olan Türkiye’de azınlıklarla ilgili pek çok haber, röportaj yazdım, belgesel-haber çektim. Hiçbir zaman bunu devlete karşı bir hareket olarak değil aksine dini, dili, inancı ne olursa toplumların haklarını göz ardı etmeden sesleri olabilmeye gayret ettim. Bir gazeteci doğru bilgiyi halka sunarken aynı zamanda o halkı korumakla da yükümlüdür. Bu sergiyi iptal ederek bu yükümlülüğümü yerine getiriyorum. Adadaki ya da İstanbul’daki Rum toplumun bu süreçten zarar görmemesi için sergiyi iptal ediyorum.”
1964’de ne olmuştu?
1964 yılında Kıbrıs olaylarına tepki olarak dönemin İsmet İnönü Başbakanlığındaki hükümet, 16 Mart 1964’de Türkiye, Atatürk ve Venizelios arasında imzalanan, 1930 İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması’nı tek taraflı olarak feshetmişti.
Bunun sonucunda İstanbul’da yaşayan yaklaşık 12.000 Yunan uyruklu sınır dışı edildi. Yunan uyruklularla evli olan Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetindeki İstanbullu Rum Ortodokslar da aile birliklerinin devamını sağlayabilmek için 1964 kararından kısa bir süre sonra Yunanistan’a göç etmek zorunda kaldılar.
Sınırdışı edilenlerin çoğu 50-60 yaş grubundandı. Yunan uyrukluların zorla gönderilmesinin ardından aile üyelerinin de teker teker gitmesiyle yaklaşık 30.000 Rum vatanlarını geride bırakıp Yunanistan’a göç etmek zorunda kaldı.
1964’de İmroz ve Bozcaada’daki Rum köyleri boşaltılarak askeri alan ilan edilmişti. 1965’te, Gökçeada’da 22.555 dekarlık toprak istimlak edilmiş ve açık cezaevi kuruldu. İstimlak edilen topraklar ve kamulaştırılan zeytinlikler, adalıların geçim kaynağını elinden aldı. Temmuz 64’te çıkartılan 502 sayılı Kanun ile Gökçeada (İmroz) ve Bozcaada (Tenedos)daki eğitim sistemi değiştirildi ve Rumcanın öğretilmesi durduruldu. Kasım 1964’te çıkarılan 3885 sayılı genelgeyle Rum okullarında sabah duası yasaklanmıştı. Açık ceza evinde kalan mahkumların adalıları rahatsız etmesi sonucu Rumları göçe zorladı.