Ana SayfaHaberlerŞükrü Saraçoğlu Stadı’nın adı bu hafta sonu Atatürk olabilir

Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın adı bu hafta sonu Atatürk olabilir

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nun adının Atatürk Stadyumu olması için tüzük tadil toplantısında oylama yapılacağını duyurdu ve üyelere stadın isminin değişmesi yönünde oy kullanma çağrısı yaptı. Adı Varlık Vergisi uygulamasıyla anılan eski Başbakan ve Fenerbahçe Başkanı Şükrü Saraçoğlu’nun adını taşıyan stadın adının değiştirilmesini ilk olarak 2022’nin sonunda 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı Rıfat Perahya’nın gündeme getirmiş, Ali Koç da öneriye destek vermişti.

İlk olarak 2022’nin sonunda 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı Rıfat Perahya’nın gündeme getirdiği Fenerbahçe’nin stadyumunun ismi Atatürk Stadyumu olsun önerisi, o dönem başkan Ali Koç tarafından destek görmüştü.

Koç, “Talebin sonuna kadar arkasındayız. Bu isteği 100’üncü yıl tamamlanmadan belki de 29 Ekim 2023’de hayata geçirelim” demişti.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, bu cumartesi (9 Eylül) gerçekleşecek tüzük tadili toplantısında bu konunun da oylanacağını duyurdu.

Koç, üyerele toplantıya katılma ve stadın isminin değişmesi yönünde oy kullanma çağrısı yaptı:

“Tüzük tadili toplantısında, stadımızın isminin Atatürk ismini taşıması için gereken başvuruyu yapabilmek adına oy vereceğiz. Çok iyi biliyorum ki Fenerbahçeliler için bu oylamada payı olmak, yarınlara iz bırakmak demektir.”

Fenerbahçe Stadyumu’nun ismi nasıl “Şükrü Saraçoğlu Stadyumu” olmuştu?

Yıldıray Oğur, 28 Kasım 2022’de yayınlanan “Stadyumun adı ne olsun?” başlıklı yazısında Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nun hikayesini şöyle anlatmıştı:

“16 yıl Fenerbahçe’nin başkanlığını yapmış, eski bir Başbakan Saraçoğlu ama bu stada ad vermeye yeter sebep değil.

Aslında çok güncel ve tanıdık ve tabii istenirse ibretlik bir hikayesi var.

İktidar mücadelelerinin ortasında doğmuş bir kulüp Fenerbahçe.

Kurucu başkan Ziya Songülen, Osmanlı’da sadrazamlık, kaptan-ı deryalık, sefirlik yapmış mavi kanlı bir ailenin mensubuydu.

1911-1914 yılların arasında ligde fırtına gibi esen takımın fahri başkanlığını ise V. Murad’ın torunu Şehzade Osman Fuat Efendi üstlenmişti.

Bu renklerin cazibesine 1912 yılında Babıâli Baskını’ndan sonra İttihatçılar da kapıldı.

Kulübü ele geçiren partinin İstanbul kolu, 1914’te başkanlığa Nafia Nazırı Hulusi Bey’i oturtmayı başardı.

Ama bu bile iktidar şimşeği karşısında sarı lacivert renklere paratoner olamadı.

Fenerbahçe’nin başarılarının Sadrazam Talat Paşa’nın başkanlığını yaptığı, İttihatçıların takımı Altınordu’yu gölgede bırakması kabul edilemez bir durumdu.

1914 yılında kendi elleriyle İttihat Terakki Kupası’nı Fenerbahçe’ye veren Talat Paşa intikam için bilenmişti.

Ve 1916 yılında Fenerbahçe’nin, aralarında takımın bel kemiği olan Otomobil Nuri, Baron Feyzi, Refik Osman ve Bekir’in de bulunduğu yedi futbolcusu askerlikten muaf tutulma garantisiyle bir anda Altınordu’ya transfer ediliverdi. Savaş yıllarında paha biçilemeyecek ve reddedilemeyecek bir teklifti bu.

Bu süre zarfında Fenerbahçe’nin başkanlarının hepsi yine İttihatçıydı.

1916-1918 yılları arasında kulübün başkanlık koltuğuna İttihatçıların ideologlarından Dr. Nazım Bey oturmuştu

1920-1923 arasında kulübün manevi başkanlığını yürüten Sultan Abdulaziz’in torunu, son halife Abdülmecit Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi, yeni rejimin önce saltanatı ve ardından halifeliği kaldırmasından sonra ailesiyle birlikte Türkiye’den sürgün edildi.

1926’da ise Atatürk’e suikast davasında İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanan eski İttihatçı başkan Dr. Nazım Bey idam edildi.

İttihatçılar gitmiş yerine Kemalistler gelmişti.

Fenerbahçe’nin başkanlığına da eski İttihat ve Terakki yöneticisi, 1915-16 arası Fenerbahçe’ye başkanlık yapan Atatürk’ün yakın arkadaşı, Çankaya sofrası müdavimlerinden Tarım Bakanı Sabri Bey (Toprak) getirildi.

İlk iş olarak 1921 yılında eski İttihatçıların İttihatspor adıyla yeniden kurduğu Altınordu’ya ait şimdiki Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu Union Club sahasını İttihatçıların elinden almak için harekete geçildi.

Fanatik Fenerli Maliye Bakanı Şükrü Saraçoğlu kurnazca bir yol buldu. “Aynı semtte birden fazla kulüp bulunamaz.” diye mevzuata bir madde ekletti, saha önce devletin, 1932’de de Fenerbahçe’nin oldu.

Saraçoğlu o kadar fanatik bir Fenerbahçeliydi ki Fener’in golünü iptal eden bir hakemin hakemliğini bitirmişti.

Fenerbahçe için dönüm noktası ise 5 Haziran 1932 günü oldu.

Yirmi beşinci yılını kutlayan kulübün Kadıköy Kurbağalıdere kenarındaki kulüp binası, gece yarısı bilinmeyen bir sebeple yandı ve kül oldu.

Aralarında Harrington Kupası’nın da bulunduğu bütün kupalar, resmî evraklar ve Sabri Bey’in getirip klube yerleştirdiği İttihatçıların kütüphanesinden geriye hiçbir şey kalmadı.

Yangının sabotaj mı yoksa kaza mı olduğu hala belirsiz. Belki de İttihatçıların arşivini yakmaktı esas hedef.

Yangından geriye sadece 10 yıl sonra ortaya çıkıveren Atatürk’ün 1918’de kulübü ziyaretinin de kaydedildiği defter kalmıştı. Onun otantik olup olmadığı da belirsiz.

30’lı yıllar CHP’nin tüm dernekleri, kurumları çatısı altına alıp yuttuğu, tek parti rejiminin sertleştiği yıllardı. Önce Serbest Fırka, sonra Kadınlar Birliği, Türk Ocakları, hatta Mason Locaları bile kapatılır ya da kendini feshedip CHP’ye ilhak oluyordu. Sıra Fenerbahçe’ye gelmişti.

Şubat 1934’de Taksim Stadı’nda oynanan bir Fenerbahçe – Galatasaray maçında çıkan olaylar sonrasına yaşananlar, kulübün anahtarlarının teslim alınması için vesile oldu.

Fenerbahçe, maçtan sonraki olaylar yüzünden yağan ağır cezalara “mahkemeye gideceğiz” diye itiraz edince, dönemin federasyonu Türk Spor Kurumu Başkanı, CHP milletvekili Halit Bayrak çok sinirlendi:

“Fenerbahçe Stadı’nı ellerinden alır, kulübü de bir süre kapatıp onlara hadlerini bildiririz.”

Bu açık tehdit karşısında tek çare vardı: Kulübün anahtarını bu baskıya karşı çıkabilecek güçlü birine teslim etmek.

Hemen Ankara’ya, Fenerbahçeliliğiyle meşhur Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu’na giden heyet, Saraçoğlu’na önce kulüp üyeliği teklif etti. Saraçoğlu daha fazlasını istediğini belli etmişti. Kulübe asılmak üzere kendi fotoğraflarından birini heyete hediye ettiği iddia edilir.

İstanbul’a dönen kulüp yöneticileri acilen toplandı. Üç kişiden oluşan yönetim kurulu yedi kişiye çıkarıldı. Bir de reislik makamı kuruldu. Tüzük değişikliğiyle Mart 1934’te Fenerbahçe’nin başına on altı yıl boyunca kalkmamak üzere Şükrü Saraçoğlu oturdu. Kulüp hakkındaki tüm cezalar kaldırıldı. Artık Fenerbahçe’nin Ankara’da bir hamisi vardı.

Tek Parti yılları boyunca kulübün başkanlığını 1941’de Başbakan da olan Saraçoğlu yürüttü.

Ama bu sadece Fenerbahçe’ye özgü bir durum değildi. 1932-1946 yılları arasında Beşiktaş’ın başkanı da CHP’nin sert genel sektereri ve bir dönem başbakanlık yapan Recep Peker’di. Tek parti döneminde uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı ve üç yıl da başbakanlık yapan Necmettin Sadak da Galatasaray’a başkanlık yapmıştı.

1950’de DP iktidara gelene kadar üç büyük kulübün başkanı CHP’liler oldu. Saraçoğlu da 1950’ye kadar Fenerbahçe başkanlığını yaptı.

Sonra başkanlık DP’ye geçti. Ta ki 27 Mayıs’a kadar. 27 Mayıs’ta Yassıada’da biri mevcut üç Fenerbahçe başkanı DP milletvekili Osman Kavrakoğlu, Agah Erozan ve Medeni Berk idamla yargılandı.

Fenerbahçe Yassıada’ya düşen başkanına sahip çıktı.

Şampiyon olmuş futbolcular sezon sonu topluca bir fotoğraf çektirmiş, bu poster fotoğrafı da imzalayıp Yassıada’daki başkanlarına gönderdi.

1907 yılınsa kurulmuş Fenerbahçe’nin Cumhuriyet’in 100 yılı içindeki tarihi böyle uzayıp gidiyor.

Böyle bir tarihi olan Fenerbahçe’nin Cumhuriyet’in 100. yılında stadyumunun adı ne olsun sizce?”

- Advertisment -