“12 Eylül’den önce, 30 Ağustos’ta Fahri Korütürk Çankaya Köşkü’nde bir kokteyl vermişti. Kokteylde Kenan Evren ile karşılaştık. Ben o dönem bir gazetenin yayın müdürüydüm. Evren’e ‘darbe yapılacak’ iddialarını sordum. Evren, ‘Yakında cevabını alırsınız’ dedi.”
“12 Eylül’den sonra ben de hapishaneye girdim. Ordu Dil ve İstihbarat Okulu Tutukevi’nde kaldım. Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş ve Türkiye’nin o dönemdeki siyasi aktörlerinin önde gelenleri bu tutukevinde kalıyorlardı.”
“Bülent Ecevit yakalanıp getirildiğinde Alparslan Türkeş ona ‘Bülent Bey görevi artık siz devraldınız, beni bırakırlar sizi tutarlar’ dedi. Ecevit de güldü ve ‘Keşke öyle olsa, keyifli bir durum olurdu ama hiç öyle gözükmüyor. Askerlerin tavrı çok sert ve problemli’ dedi.”
“Tuğrul Türkeş’in evlendiği gece Alparslan Türkeş beni dertleşmek için odasına çağırdı. Bana, ‘Biliyorsunuz Tuğrul’un annesi öldü. Ben de buradayım. Çocuğum kimsesiz evleniyor’ dedi ve gözleri yaşlandı.”
“Bir gün Ertuğrul Günay korkuyla geldi. Odasında fare çıkmış. Biz hep beraber odasına gidip faresini yakalamaya çalıştık. Sonunda fareyi hallettik.”