“V fon Vendetta” başta olmak üzere birçok meşhur çizgi-romanın yazarı Alan Moore, gelecekteki film ve dizi uyarlamalarının gelirlerinden kendi payına düşen kısmın Black Lives Matter’a bağışlayacağını açıkladı.
Bu zamana dek film şirketlerinden aldığı parayı reddedip filmin yazar ve yapım kadrosuyla paylaştırılmasını isteyen Moore, The Telegraph’a verdiği röportajda şunları söyledi:
“Artık onlarla paylaşılmasını dahi istemiyorum. Son filmlerle beraber temel ilkeler olarak saydığım şeylere bağlı kaldıklarını hissetmiyorum. Bu yüzden DC Comics’ten, gelecekteki tüm dizi ve filmlerden elde edilen parayı Black Lives Matter hareketine göndermesini istedim.”
Moore’un bu açıklaması, karşı çıktığı faşizmi, ırkçılığı anlatmak için eserlerinde yer alan ögelerin Neonazi gruplar tarafından benimsenmesiyle ilgili tartışmaları hatırlattı.
Neonazi grupların bilindik forumlarından olan Stormfront adlı beyaz üstünlükçü nefret sitesinde, Moore’un eserlerinde ürettiği faşist marşlar ve sloganları işleyen başlık açılmış ve başlığı açan kullanıcı, Moore için binlerce destek yanıtı alan şu yorumu yapmıştı:
“Onun bu güzel sözlerini okuduktan sonra içten içe bizden biri olduğunu düşünmeden edemiyorum.”
V for Vendetta çizgi-romanında sıkça kullanılan bir slogan.
V fon Vendetta’nın film uyarlamasından.
Moore ise daha önce GQ’ya verdiği röportajda bu konudan rahatsızlığını belirtmişti:
“Sanırım faşizmi anlıyorum ve bu tip kişilerin ne tür marşlardan hoşlanacağını biliyorum. Ancak bu tür şeyler temelden bu kadar yanlış anlaşılabilmesi, insana bunu neden yaptığını sorgulatıyor.”
“V fon Vendetta” çizgi-romanından…
V fon Vendetta’nın film uyarlamasından.
Alan Moore’u benimseyen Neonaziler
V for Vendetta ile büyük bir anarşist anlatı sergileyen, Türkiye dahil dünyanın çeşitli yerlerinde protestolarda “V maskesi” ya da “Vendetta maskesi” diye adlandırılan maskelerin takılmasına vesile olan Moore, bu eserde bariz bir faşizm eleştirisi yapmıştı.
Moore, CQ için verdiği röportajda insanların kendisinden yanlış beslendiğini yinelemişti:
“Bana kalırsa insanların Watchmen veya V for Vendetta gibi eserlerden aldıkları şey hikâye anlatma teknikleri değildi. Ki bence en önemli mesele buydu. Bunun yerine şiddet ve cinsellik göndermelerinde serbestlik oluştu. Memeler ve iç organlar.”
Aynı röportajda Moore, Watchmen’in ana karakterlerinden Rorschach’i bu konuda bir örnek göstermiş ve aşırı-sağın kendisine yönelik tavrından bahsetmişti:
“Bu adamı açıkça kötü kokan, soğuk fırında fasulyeyle beslenen, iğrenç kişiliği nedeniyle hiç arkadaşı olmayan, kendi kendine mırıldanan bir psikopat yapıyorum. Seyirciler arasında bu kadar çok insanın böyle bir figüre hayran kalacağını tahmin etmemiştim. Bana, beş ya da on yıl kadar önce, Watchmen’in Amerikan sağ kanadı arasında oldukça popüler olduğu söylenmişti. Hatta aşırı-sağcı internet sitesi Stormfront’u biliyor musunuz?”
Moore’un da adını vererek dikkat çektiği Stormfront, Neonazilerden oluşan kullanıcılarıyla internetin ilk nefret içerikli sitelerinden biri olarak biliniyor. Beyaz üstünlükçülüğü, antisemitizm, homofobi ve Neonazizm gibi çeşitli içerikleriyle, dijital dünyada nefret odaklı paylaşımların merkezi noktalarından olan Stormfront’taki bir başka başlıkta da Alan Moore ismi geçiyor: Beyazlar tarafından yaratılan çizgi-roman karakterleri başlığında.
Bu başlığa Swamp Thing karakteriyle birlikte giren Moore, kaç tane beyazın çizgi-roman karakteri yarattığını görmeyi hedefleyen başlıkta ismen zikrediliyor.
“Bugünlerde fantazya, J. R. R. Tolkien’in ve G. R. R. Martin’in savaşçılar, ejderhalar ve nedense cücelerden oluşan dünyasına indirgenmiş gibi görünüyor”
The Guardian’a konuşan yazar, özellikle 1960 ve öncesinde yaratılan süperkahraman karakterlerinin üzerinden elli yıl geçtiğini ve bu çağın kendi kültürüne ihtiyaç duyduğunu belirtmişti. Kendisi de bir Batman (Killing Joke) hikâyesi yazan Moore, Batman’dan gerçekten bıktığının da altını çizmişti. Bu da onun kendini tekrarlayan anlatıların bir kenara bırakılıp yaratıcı ve bu çağa özgü bir şeyler üretilmesi arzusunun ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
Artık roman yazarlığına soyunan yazar, The Telegraph’a verdiği röportajda ise fantazya türüne dair düşüncelerini şöyle belirtmişti:
“Bugünlerde fantazya, J. R. R. Tolkien’in ve G. R. R. Martin’in savaşçılar, ejderhalar ve nedense cücelerden oluşan dünyasına indirgenmiş gibi görünüyor. Bana ilham veren fantazya kitaplarıysa Mercyn Peake’nin Gormenghast üçlemesi gibi, İngiliz toplumunun değişen doğasını anlatarak esasen bazı açılardan gerçek dünyayla ilişkili olanlardı. Fantazyanın hiçbir kısıtlaması yoktur. Dolayısıyla piyanoda sürekli aynı notaya basmak biraz can sıkıcı. Daha önce kimsenin görmediği fantastik hayalleri görelim ve değişiklik olması için boyları kısa olan kişileri rahat bırakalım.
“Çizgi-romanlara dair deneylerimin tüm sektörün benimsemesi gereken bir şey olarak kabul edilmesini istemedim. Watchmen gibi şeyler yaparken karanlık psikopat karakterlerin havalı olduğunu söylemiyordum. Fakat endüstrinin yirmi yıldır anladığı mesaj bu gibi görünüyor.”