Başak Demirtaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı adaylığını geri çekti. Hem DEM Parti’den hem de Demirtaş çiftinden gelen açıklamalarda, mealen, bu geri çekilmenin ortak bir karar olduğu, Demirtaşlar ile DEM Parti arasında herhangi bir ihtilafın bulunmadığı ve tarafların partiyi daha güçlü kılmak için birlikte çalışmaya devam edecekleri vurgulandı.
Lakin resmi ifadeler ne derse dersin ortada izah edilmeye muhtaç bir durumun olduğu su götürmez. Bir kere bu geri çekilmenin Demirtaşların içine sinen bir karar olmadığı belli. Zira Başak Demirtaş 21 Ocak’ta, partisinin uygun görmesi halinde İstanbul’a aday olabileceğini söylemişti Ve o günden beri de Demirtaş çiftinden adaylıktan vazgeçmeye dair tek bir söz işitilmemişti.
Hatta Selahattin Demirtaş, kısa bir süre önce görüştüğü Sırrı Sakık aracılığıyla kamuoyuna, DEM Parti’nin kimsenin payandası olmadığı ve 2023’teki kayıplarını telafi etmek için partinin yerel seçimlere mümkün olabilecek en güçlü biçimde girmesi gerektiği mesajını iletmişti. İstanbul’da DEM Parti için en kuvvetli aday da Başak Demirtaş’tı. Yani Demirtaşlar kendilerini seçim için bileylemişlerdi ve kararlarını da kamuoyuna ilan etmişlerdi. Çekilmelerini gerektiren bir husus yoktu.
Keza DEM Parti tabanı da bu kararı tasvip etmedi. Başak Demirtaş’ın adı, partinin seçmenleri arasında heyecanlandırdı ve geniş bir kabule mazhar oldu. Çünkü herkes, aday olması halinde sandığa sadece Başak Demirtaş değil Selahattin Demirtaş’ın da gireceğini biliyordu ve bunun son seçimlerdeki hüsranlardan dolayı morali bozulan seçmeni toparlayabileceğini düşünüyordu.
Demirtaş sembolizmi, partinin aşağıya düşmüş ibresini yukarıya doğru çevirebilirdi. Demirtaş ismi, DEM Parti seçmenine iyi gelmişti ve seçmen bunu satın almıştı. Vaziyet bu iken, tatmin edici bir gerekçe sunmadan Demirtaş’tan vazgeçilmesi, seçmenin motivasyonuna ciddi bir tahribat verdi.
Hülasa, geri çekilmeyi ne Demirtaşlar benimsedi ne de taban sineye çekti. DEM Parti, 21 Ocak ve 7 Şubat arasında yaşanan bu adaylık sürecini yönetemedi ve nihayetinde bütünüyle yanlış bir karar verdi. Elbette bu yanlışın partiye çıkaracağı bir fatura olacak. Her şeyden evvel, artık kimi aday gösterirse göstersin DEM Parti, bu saatten sonra tabanında bir heyecan dalgası oluşturamaz. Geçmiş olsun!
Dramatik bir netice
Elindeki büyük bir kozu, bozuk bir parayı harcar gibi harcadı DEM Parti. Seçmeninin istediği ve İstanbul için en isabetli aday olduğunu düşündüğü bir isme yol vermedi. Parti, seçmeninin sesini dikkate almadı ve Demirtaş’ı denklemin dışına itti. Seçmenin buna olumsuz bir tepki vermesi tabiidir.
DEM Parti ile seçmeni arasındaki ilişkiler bir süreden beri zaten sorunluydu. 2023 seçimleri, parti ile seçmen arasındaki makası bütün çıplaklığıyla ortaya çıkartmıştı. Taban, parti yönetimini ağır bir eleştiriye tabi tutmuş, eleştirilerin başına da yönetimin kendilerine kulak vermemesini koymuştu. Demirtaş kararı, bu eleştirilerden gerekli dersin çıkarılmadığının bir göstergesi. Partinin seçmenlerinin talebini göz ardı etmedeki ısrarı, makasın daha açılmasına neden olacaktır.
Başak Demirtaş’ın geri çekilmesi, niyet bu olsa da olmasa da, Ekrem İmamoğlu’na avantaj sağlayacaktır. DEM Partililerin bir kısmı oy kullanmaktan imtina edecek, bir kısmı da iktidar karşıtlığından ötürü İstanbul belediyesinin muhalefette kalması için Ekrem İmamoğlu’na yönelecektir. Muhtemelen 31 Mart akşamı, bilhassa İstanbul’daki DEM Parti seçmeninin sandıktan biraz daha uzaklaştığına ve DEM Parti’den CHP’ye oy akışının artığına dair verilerle karşılaşacağız.
Bu itibarla 1 Nisan sabahına DEM Parti, tarihinin en dramatik neticelerinden biriyle uyanabilir. Partinin İstanbul’da % 2-3’lerde kalması ve Türkiye genelinde de 2023’de alınan % 8.8’in altına gerilemesi ihtimali var. Böyle bir sonuç hem partiyi bir krize sürükler hem de parti içi hesaplaşmaları keskinleştirir.
Toplumsal destek ve kurumsal destek
Başak Demirtaş’ın adaylığı, DEM Parti içindeki güç mücadelelerini de bir kez daha gözler önüne serdi. 21 Ocak’ta Başak Demirtaş’ın aday olabileceğini söylemesi, aslında Selahattin Demirtaş’ın siyasi arenaya tekrar geri dönme niyetinin beyan edilmesiydi. Aradan geçen 18 günde, bu beyan halkta müspet bir akis buldu ve Demirtaş’ın hala DEM Parti için en mühim aktör olduğu görüldü. Demirtaş gücünü test etti ve bu testten başarıyla çıkarak toplum nezdinde hatırı sayılır bir desteği bulunduğunu kanıtladı.
Ancak Demirtaş toplumsal desteğe sahip olsa da kurumsal desteğe sahip değil. Demirtaş’ın konumu hakkında DEM Parti’nin kurumsal yapısı içinde iki hat var: Hatlardan biri Demirtaş’ın yanında duruyor, diğeri ise karşısında. Ve karşı hat Demirtaş’ın tesirinin artmasından rahatsızlık duyuyor. Başak Demirtaş’ın adaylığında da bu iki hat karşı karşıya geldi ve serencamdan anlaşılan, bu mücadeleden Demirtaş’a karşıt olanlar zaferle çıktı.
Velhasıl Demirtaş sahneye dönmek istedi, DEM’in tabanı bunu hararetle destekledi ama DEM Parti’nin kurumsal yapısı buna müsaade etmedi. Demirtaş’a mevcut koşullarda daha geniş bir hareket alanı sağlamayı, parti kendisi için uygun görmedi. Ancak hikâye burada sona ermiş değil; olan bitenler, DEM Parti’deki hatlar arasında mücadelenin süreceğine ve 31 Mart’ta meydana çıkacak tabloya göre bu mücadelenin daha sert bir hüviyete bürüneceğine işaret ediyor.