Henüz Berlin Duvarı’nın var olduğu yıllarda, Batı Berlin’e okumaya gelen bir İranlı üniversite öğrencisinin, Doğu Berlin’deki bir Alman kadından bir kız çocuğu olur. Yıl, 1969’dur. Sonrasında baba, İran’a döner ve kayıplara karışır. Yaşayıp yaşamadığına dair bir bilgi yoktur.
Kızın ismini Sarah koyarlar. Sarah, Doğu Almanya’da, yaşıtlarından farklı dış görünüşünden, esmerliğinden ötürü dikkat çeker. 13 yaşında saçını punk tarzı yapar. Sosyalizmden hoşlansa ve Marx okumayı sevse de yaşadığı Doğu Almanya’nın sistemine de bayılmıyordur. Liseyi Berlin duvarının doğu tarafındaki, duvara çok yakın bir lisede bitirir. Marx’ın yanında Goethe ve Hegel okumaktan ve genel olarak kitaplardan hoşlanır. Doğu Almanya’nın militarist eğitim sistemine uyum sağlayamaz. Duvar yıkıldıktan sonra üniversite eğitimini Hollanda’da tamamlar. Epey bir zaman sonra isminin Farsça versiyonu olan Sahra’yı yani Zehra’yı tercih edecektir: Sarah Wagenknecht yerine Sahra Wagenknecht ismini alacaktır.
Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, Wagenknecht, siyasete atılır. 2009 yılında yani 40 yaşında milletvekili seçilir. Siyaset hayatına solcu olarak başlasa da zamanla kendine özgü farklı yaklaşımlar içine girer. Şu an ise kendisinin sağcı veya solcu değil, Almanya’daki ana akım siyasetin geneline karşı bir pozisyonda olduğu söylenebilir. Doğu Almanya’da doğup büyüyen Wagenknecht, Almanya’nın en batısında, Fransa sınırındaki Saarland eyaletinde yaşıyor. Oraya yerleşme nedeni de kendisinden 24 yaş büyük olan eşi Oscar Lafontaine.
Sahra’nın yani Zehra’nın İran’daki akrabalarını araştırıp araştırmadığına dair bir veriye ulaşmak ise zor.
Sahra Wagenknecht, son olarak, Sol Parti’den (Die Linke) ayrılarak kendi partisini kurdu. Ki Sol Parti’nin iki kurucusundan biri de onun şu anki eşi Oscar Lafontaine. Oscar Lafontaine, eşi Sarah Wagenknecht’in kurduğu partinin üyesi ama resmi olarak yönetim ekibinde yok. Lafontaine, Alman siyaset tarihinde önemli yeri olan bir isim. Geçmişte Saarland Eyaleti’nin başbakanlığını da yürütmüş. Bu, Lafontaine’in üye olduğu dördüncü parti.
Wagenknecht, bu yeni partiye kendi adını verdi: Bündis Sahra Wagenknecht. Yani Sahra Wagenknecht İttifakı. Bu partiyi bir “tek kişilik gösteri” olarak tanımlayanlar da var. Peki iddia edildiği gibi AFD ile yaklaşık olarak aynı seçmen kitlesini hedefleyen bir parti mi bu?
Buna kesin bir yanıt vermek zor. Partinin kurucu ekibinde Arap kökenli birçok ismin de olduğu göz önüne alınınca, AFD ile belli bir farkın olduğu hemen görülüyor. Wagenknecht’in AFD’ye yönelme potansiyeli olan bir kesimi kendi etrafında toplayarak bu partinin ve dolayısıyla radikal sağın yükselişinin gücünü kırması ne kadar mümkün? Ancak bazı çevrelere göre de Wagenknecht’in partisi BSW, aslında AFD kadar radikal sağ bir pozisyonda.
Wagenknecht, bir yönüyle Dilan Yeşilgöz’e benziyor: O da kendi köklerinin Avrupa dışına dayanmasına rağmen Avrupa’nın göç almasına karşı olan bir politikacı. Radikal sağa yakın bulunan bazı söylemlerine karşın Alman hükümetinin İsrail’e verdiği desteği eleştirmesi bağlamında Wagenknecht eğer öyle görmek isterseniz sola da yakın sayılabilir.
Kendisi, Rusya-Ukrayna meselesinde de çok uzun süredir Batı’nın ana yaklaşımına muhalif. Şu anki sosyal demokrat-yeşil Alman hükümetinin, kısmen “sağcı” hükümetlerden bile daha sağcı bir dış politika izlediğini düşünmek için bazı sebepler var. Bu nedenle de Wagenknecht’in bu politikaya olan itirazını sağcı bir itirazdan çok solcu bir itiraz olarak görmek, daha doğru olabilir. Hatta “radikal sağcı faşist” olarak tanımlanan AFD’nin bile dış politika bağlamında şu anki Alman hükümetinden en azından İsrail-Filistin konusunda daha solda kaldığı öne sürülebilir. Wagenknecht’in en sert eleştirildiği konu ise Putin’e dair değerlendirmeleri. Rusya-Ukrayna meselesinde Rus tarafını dinlemekten yana olan Wagenknecht’ten “Zarenknecht” (Çar’ın uşağı) diye bahsedilen yorumlar da var Alman gazetelerinde.
Şu anki “sol” ağırlıklı Olaf Scholz hükümeti, son anketlere göre, Alman toplumunun büyük kısmı tarafından beğenilmiyor. Ülkenin altyapı, ekonomi, eğitim, yollar gibi birçok alanına dair şikayetler var. Bunun yanında, Alman hükümetinin kendi kendini dünyaya demokrasi getirecek ve gezegenin iklim sorunlarını çözecek “kurtarıcı güç” rolüne sokmasıyla ve bu rolün içini dolduramayışıyla, bizzat Almanlar dalga geçiyor.
Öte yandan, ana muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar da bu bağlamda insanlara büyük umutlar vermiyor ve var olan hükümetten çok farklı bir şey önerdiklerine dair bir kanı yok. Alman toplumu içindeki her iki blok tarafından da temsil edilmediğini düşünen çok geniş bir kitle, yeni arayışlar içinde.
Wagenknecht de işte bu arayışa yönelik bir siyaset yapıyor. Seçmen nezdinde bulduğu destek belki niceliksel olarak (henüz) yüksek olmasa da yeni ve geniş bir alana yönelik siyaset yaptığı için nitelikli bir siyasetçi olduğu düşünülebilir. Tabii seveni de çok nefret edeni de. Wagenknecht edebiyatla da yakından ilgili bir kişi. Örneğin 2011 yılında yazdığı “Goethe’nin Faust’undaki kapitalizm eleştirisi” konulu makale okunmaya değer bir makale. Ancak Wagenknecht şu an sözcüğün klasik anlamıyla kapitalizmi değil genel batı paradigmasını, “küreselciler”i ve “woke kültür”ü eleştiren bir siyasetçi görünümünde. Wagenknecht, Covid döneminde de Almanya’nın katı covid politikalarını ilk eleştiren siyasetçilerdendi. Almanya’nın bir dönemine damga vurmuş olan “yenilenebilir enerji” çılgınlığı da gene Wagenknecht tarafından eleştirilen konulardan. Wagenknecht’in düşünce dünyasını yüzeysel ve kavgacı bulanlar olmakla birlikte büyük bir kesim de onun düşüncelerini önemsiyor. Partisi için topladığı kadro ise fena bulunmadı.
Sahra Wagenknecht’in yaşam öyküsü bir yönüyle de Almanya’nın son Güzellik Kraliçesi Apameh Schönauer’in yaşam öyküsüyle benzerlik gösteriyor. Apameh Schönauer, geçen hafta 2024 Almanya Güzeli seçilen, 39 yaşında, İran asıllı bir Alman vatandaşı. Apameh, hem yaşından hem de bazı kesimler tarafından yeterince güzel bulunmayışından ötürü, “woke kültür”ün Almanya’yı ele geçirmesine kanıt olarak gösterilebiliyor. Almanya doğumlu olan Wagenknecht’ten farklı olarak, Schönauer, 6 yaşındayken, ailesiyle birlikte İran’dan kaçarak Almanya’ya iltica etmiş. Tabii Miss Germany yarışması son yıllardaki değişimiyle tartışma konusu. Diğer güzellik yarışmalarından farklı olarak, yarışmacılar, bikiniyle yürütülmüyor. Yarışmayı kazanan kadına, taç takılmıyor. Değerlendirme yapılırken, yarışan kadınların kişilikleri ve sorumluluk bilinçleri de göz önünde bulunduruluyor. Bu değişiklikler nedeniyle Miss Germany, farklı bir güzellik yarışması tarzına örnek. Güzellik kraliçeliği neredeyse nobel ödülü mantığıyla veriliyor. Sonuç olarak Apameh Schönauer, güzellik yarışması ödülünü biraz da yaşam öyküsü sayesinde almış oldu diye düşünmek mümkün.
Wagenknecht’e dönersek… 1.75 boyundaki, uzun bacaklarıyla ve karizmatik yürüyüşüyle ünlü, 55 yaşındaki, yarı İranlı yarı Alman Sahra Wagenknecht’in yaşamı, gerçekten filmleri kıskandıracak cinsten bir yaşam. Wagenknecht’in hayatını anlatan film henüz olmasa da Wagenknecht hakkında yazılmış kitaplar var, birden fazla yayınlanmış biyografisi var. Ayrıca Wagenknecht’in kendi görüşlerini anlattığı birçok kitabı da var.
Sahra yani Zehra Wagenknecht ismi etrafında oluşan yeni “ittifak”, popülist ve hayalci kişilerin oluşturduğu bir ittifak mı? Yoksa tam tersine Almanya için yeni vizyon oluşturan bir üçüncü yol, bir üçüncü seçenek mi? Bunu zaman gösterecek. İster adına Zehra diyelim, ister Sahra diyelim, isteyen Sarah da diyebilir… Ne dersek diyelim, Wagenknecht’in Alman siyasetinde bir farklılık oluşturduğu, bir fark yarattığı açık.