Ana SayfaRÖPORTAJRÖPORTAJ | İrfan Değirmenci: “Kendimi Atatürk’ün yerine koymuyorum. Çankayalıları Kurtuluş...

RÖPORTAJ | İrfan Değirmenci: “Kendimi Atatürk’ün yerine koymuyorum. Çankayalıları Kurtuluş Savaşı’na değil yönetime ortak olmaya çağırıyorum”

CHP’nin kale ilçelerinden Ankara Çankaya’da CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in avukatı olan CHP adayı Hüseyin Can Güner’e karşı TİP adayı İrfan Değirmenci el yükseltiyor ve “1 Nisan sabahı Çankaya belediye başkanıyım” diyor. Özel’in, Hüseyin Can Güner’le ilişkisini Atatürk’ün İsmet Paşa’yla ilişkisine benzetmesini “çok iddialı” bulan ve “Özel’in kendisini Atatürk’ün yerine koyması” olarak gören Değirmenci “Siz daha da iddialı değil misiniz” sorusuna “Ben kendimi Atatürk’ün yerine koymuyorum. Çankayalıları Kurtuluş Savaşı’na değil yönetime ortak olmaya çağırıyorum. Mukayesede ayaklarım yere basar” yanıtı veriyor. Değirmenci, Hüseyin Can Güner’in “Parla Çankaya” sloganıyla kampanya yürütmesini de gerçekçi bulmuyor: "Üzgünüm ama Çankaya’nın ışığını söndürmüş olanlar şimdi onu parlatmayı vadediyor. Çankaya nasıl parlayacağını çok iyi biliyor."

CHP’nin aday belirleme sürecinde en çok tartışma ve gerilim yaşandığı kale ilçelerinden Çankaya’da 25 aday adayı dururken CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in avukatı olan Hüseyin Can Güner’in aday gösterilmesi tartışmaları zirveye taşımıştı.

Hüseyin Can Güner, “Parla Çankaya” sloganıyla kampanya yürütüyor. İlçede, bu kampanyada Güner’in “en dişli” rakibi olarak Türkiye İşçi Partisi (TİP) adayı, televizyoncu İrfan Değirmenci olduğu gösteriliyor. Ancak CHP’ye tepki yüzünden oyların İrfan Değirmenci’ye gitmesini normal bulan olduğu kadar oyların bölüneceğini iddia edip Değirmenci’ye tepki gösteren de var.

Çankayalıların kapısını her gün “Seçeneksiz değilsiniz. Oylar bölünmeyecek. Sizi yönetime ortak edeceğim” sözleriyle çalan İrfan Değirmenci’nin kapısını bu kez biz çaldık. “İçimden geleni söyleyeceğim” dedi ve Serbestiyet’in sorularını yanıtladı:

“Birinin oğlu, birinin güvendiği isim olmak yeterli kriter değil”

Çankaya’da Alper Taşdelen önceki belediye başkanı Doğan Taşdelen’in oğluydu. Şimdiki CHP adayı Hüseyin Can Güner, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in avukatı. Bu durum Çankaya’da CHP ve Çankayalılar için ne anlama geliyor?

Muhalefet olarak biz saray iktidarına, tek adam rejimi olduğu için yükleniyorsak, AKP iktidarına -liyakat kavramının içi boşaltıldı, kayırmacılık, hemşehricilik, particilik aldı başını gitti- diye itiraz yükseltiyorsak, eleştirdiğimiz şeye kendi mahallemizde dönüşmememiz gerekiyor.


Bir koltuğa bir makama getirilmek için tek bir kriter olması gerekiyor. O da liyakat. Onun haricinde akrabalık, yakınlık, birinin oğlu olmak, birinin çok güvendiği isim olmak bence yeterli kriterler değil.

CHP’nin Çankaya’ya bu yaklaşımı belediye başkan adaylarını, başkanlarını rehavete sürüklüyor. Hizmet etsen de, gece gündüz çalışmayıp kendini makam odana kapansan da oy alıyorsun.

Oysa belediye başkanı ancak ensesinde seçmenin nefesini hissederse, seçmen belediye başkanının yakasına yapışabileceğini görürse doğru iş yapılmış olur.

Bugüne kadar İşini çok iyi yaptığı için Çankaya’dan hiçbir CHP’li belediye başkanı Ankara büyükşehire aday yapılmamış. Yok böyle bir örnek. Demek ki belediyecilik anlamında burada eksik bir şeyler var.

“Çankaya’da oylar bölünmeyecek”

TİP’in Çankaya’da da CHP oylarını bölmeye çalıştığı iddiası doğru olabilir mi?

Muhalif seçmen 1994’te büyük travma yaşadı. Soldaki bölünmüşlük tablosunun içinden Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek figürleri çıktı. Biz çeyrek asır boyunca onun içinde yaşadık.

Ben seçmene şimdi şunu söylüyorum. 2024’te Çankaya’da benzer bir risk yok. Solun oylarının bölünüp, aradan AKP- MHP bloğunun sıyrılması mümkün değil matematiksel olarak.  Çankaya’da bu kez seçmen ya CHP ve mevcut düzeni ya da TİP ve yıllardır yönetmeye arzulu, hazır kadroları göreve getirmek için oy kullanacak.

“Özgür Özel’in Hüseyin Can Güner’le ilişkisini Atatürk-İsmet Paşa ilişkisine benzetmesi çok iddialı”

Özgür Özel, Hüseyin Can Güner’e Atatürk’ün İsmet Paşa’ya güvendiği gibi güvendiğini söyledi. Bunu duyunca ne düşündünüz?

Özel’in, Hüseyin Can Güner’le güven ilişkisini Atatürk ve İsmet Paşa ilişkisine benzetmesini çok iddialı buldum. Bir kere; bir yerel seçime gidiyoruz ve çok kolay telaffuz edilmemesi gerekiyor bu cümlelerin. Atatürk; çok büyük ulusal kahraman, başkomutan, büyük devlet adamı, devrimci. Atatürk’ün yaptıklarıyla kendi küçük etkinlik alanının içerisinde bir belediye başkanı ya da genel başkanın yaptığını mukayese etmek ve kendini onun yerine koymak çok iddialı geliyor bana.

Evet, burası Cumhuriyet’in yönetim kademesi. Biz kazanırsak Çankaya’da tıpkı geçen yüzyılın başında Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi halkın kendi kendini yönetebileceğini, kendi kaderini belirleyebileceğini göstereceğiz.


Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda bir başına karar vermedi. Meclisle karar verdi. Biz, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yerelde atanmış ama liyakat sahibi ya da değil, birilerine yakın olduğu için göreve getirilmiş ya da paraşütle bir makama indirilmiş yöneticiler istemediğimizi, kendimizi yönetmek istediğimizi, yönetim irademizi ortaya koyacağız.

“1 Nisan sabahı Çankaya belediye başkanıyım”

CHP 2019’da Çankaya’da yüzde 74, AK Parti yüzde 21 oy aldı. Siz, AK Parti’yi geçebilecek misiniz Çankaya’da? Hedefiniz nedir?

Hazineden yardım alan bir parti değiliz. Dayanışmayla kendi sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.  Kapıları çalıyoruz, apartman, site, mahalle toplantıları yapıyoruz. Seçmen ilk olarak oyların bölünüp, bölünmeyeceğini soruyor. Oylar üçe bölünse de AKP yine aradan çıkamıyor. Seçmen bunu duyduktan sonra projelerimizi, sonrasında da oy hedefimizi soruyor. Ben 1 Nisan sabahı Çankaya belediye başkanıyım. İnsanlar buna inansın.

Biz TBMM’de dört kişiyle 40 kişilik muhalefet yapılacağını göstermiş bir partiyiz. Çankaya’da insanlar; makamı olmayan, Çankaya’yı kendileriyle birlikte yönetecek bir belediye başkanı görecek. Biz, yerelden Türkiye’nin iktidarına giden yolu örmeye hazırız. Politikalarımız ve kadrolarımızla hazırız.

“Ben kendimi Atatürk’ün yerine koymadım. Mukayesede ayaklarım yere basar”

Özgür Özel’in iddiasından daha büyük bir iddianız olduğunu mu söylüyorsunuz?

Siyaset iddiayla yapılıyor elbette ama ben kendimi Mustafa Kemal Atatürk’ün yerine koymadım dikkat ederseniz. Ben kendimi 1 Nisan için Çankaya belediye başkanı makamına oturttum. Yetkilerimi Çankayalılarla paylaşacağımı söylüyorum. Arada önemli bir fark var. Ben Çankayalıları bir Kurtuluş Savaşı’na çağırmıyorum. Ben Çankayalıları yaşadığımız ilçeyi birlikte yönetmeye davet ediyorum. Yerelde yapılacaklar önemlidir, ama mukayeseler de önemlidir. Orada ayaklarım yere basar.

“Çankaya’nın ışığını söndürenler onu parlatmayı vaat ediyor”

Çankaya, CHP’nin kalelerinden biri. Çankaya’da CHP’li belediyeler neyi başaramamış? Çankayalılar hangi sıkıntılardan söz ediyor?

Çankaya halkına belediyeden ne istediklerini sorduğumda üzülerek görüyorum ki; her üç Çankayalı’dan biri –Belediyemiz AKP’ye gitmesin yeter- diyor. Bu, belediyeden beklenilecek şey olmamalı. Çankaya sembolik bir ilçe ama Çankaya’da bir kere temel belediyecilik hizmetleri de aksamış. Çöpler daha düzgün temizlenebilir, çöp konteynırları su sızdırmayabilir. Katı atık ayrıştırma ve arıtmayla ilgili Avrupa Birliği kriterleri ortada. Gereken adımlar atılmamış. Yayaların yürüyebileceği, bebek ya da engelli arabasıyla baştan sonra kat edebileceğiniz kaldırımlar yok Çankaya’da. Arabalar, görme engelliler için ayrılmış sarı çizgilerin üzerine park ediyor. Korkunç otopark sorunu var bu ilçenin. Geceleri sokakların, parkların lambaları yanmıyor. Çankaya, ışıltısını kaybetmiş.

Çankaya’nın ışığını söndürmüş olanlar şimdi onu parlatmayı vaat ediyor. Çankaya nasıl parlayacağını çok iyi biliyor.

Çankaya Türkiye’nin en büyük ikinci belediyesi ve parası var. O para Çankayalılar için harcanmış olsaydı Çankaya’daki binlerce üniversite öğrencisi nerede kalacağını düşünmezdi. Öğrencilerin yurdu yok.

Çankaya’nın laikliğin kalesi olduğunu söylüyorsanız, ki öyledir, bunun gereğini yapmanız gerekirdi. Üniversite öğrencilerini tarikatlara, cemaatlere kaptırmamanız gerekirdi. Öğrencilere Türkan Saylan perspektifiyle yurtlar yapılmalıydı.

“Çankaya’da köpekler çeteleştiyse, bu köpeklerin değil belediyenin suçu”

Çankayalılar geceleri çocukları köpeklerin kovaladığını söylüyor. Farklı ilçelerden getirilip Çankaya’ya bırakılan köpekler var. Köpekler çeteleşmiş durumda ama bu köpeğin suçu değil, belediyenin suçu.

Belediye görevini yapmış olsaydı bugüne kadar bu sorunu görmezden gelip köpekleri toplayıp kimsenin göremeyeceği bir barınağa atmak yerine semt bakım evlerinde etkili bir kısırlaştırma, aşılama, tedavi sunabilmiş olsaydı zaten sokak köpeği popülasyonu bugüne kadar kontrol altına alınmış olurdu.

Biz hayvan hakları aktivistlerine düşman gözüyle bakan belediye yönetimine son vereceğiz. Hayvanların ve insanların zarar görmeyeceği çözümler üreteceğiz. Etkili bir kampanyayla, kısırlaştırmaya ağırlık vereceğiz.

TİP’in Gökhan Zan’ı Hatay adaylığından çekmesinden sonra Zan’ı neden aday gösterdiği de eleştiri konusu oldu. Zan, yanlış aday mıydı?

CHP’nin Hatay’da aday dayatmasına karşı kentin bileşenlerinin biraraya gelip bir aday göstermesi gerekiyordu. Ortaya depremzedeler adına bir figür çıkmıştı, adı da Gökhan Zan’dı. TİP, sorumluluğu üzerine alarak kent uzlaşısının önünü açtı.

Buradan sonrasına Gökhan Zan’ın kendisinin de reddetmediği seçimden sonrasına dair kendi hayatına ilişkin girdiği diyaloglar gölge TİP’in iddiasına, halkın umuduna gölge düşürüyor. TİP’in iddiası da 2013’te Gezi direnişiyle ortaya konulan toplumsal muhalefetin siyasi ayağı olma iddiasıdır. Kimsenin halkın umudunu kırmaya hakkı yok. Bizim de yok. O yüzden kitleselleşen sosyalist bir partiyiz. TİP, seçmeni seçeneksiz bırakmamak motivasyonuyla, seçmenin sesini duyurmak için Gökhan Zan’ı aday gösterdi. Kent uzlaşısına açık olduk, aday dayatmadık.

Çankaya’da İrfan Değirmenci ismine çok ilgi var mı? Nedir gözlemleriniz?

Sokakta beni gören yanıma koşuyor. Televizyonda bir daha göremeyeceklerinden dolayı üzüntülerini dile getirenlere, -haberleri evinize gelir anlatırım- diyorum. 1 milyon insanımızın yaşadığı Çankaya seçeneksiz değil. Oy pusulasında TİP adayı olarak ben de varım. İlçemiz dayanışmayla mutluluğa ve refaha erişecek. Uzun soluklu bir mücadelenin içindeyim.
Hep beraber başarabilirsek ortada duran zenginliğin adil bölüşülmesini, çocukların yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi hep birlikte var edebilirsek hepimiz mutlu olabiliriz.

- Advertisment -