Karar gazetesinin özel haberine göre, uzun yıllar tartışmalara konu olan Heybeliada Ruhban Okulu’nda restorasyon sürerken Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, okul binasını ziyaret edip Patrikhane ve Rum Cemaati yetkilileri ile görüştü. Sürpriz gelişmeyle birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Mayıs’ta Yunan gazetesine yaptığı açıklamada kullandığı “Ruhban Okulunun açılması için çalışmalar yapıyoruz. Yunanistan’daki Türk azınlığın sorunları için de aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz” sözleri hatırlatıldı.
Din adamı yetiştirmek üzere 1844’te kurulan okul 1971’de yapılan özel üniversitelerle ilgili yasal düzenleme sonucunda kapanmıştı. Sonraki süreçte kurumun yeniden faaliyete geçmesi yönünde bazı girişimlerde bulunulmuş olsa da Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimler ve iç siyasetin şartları konuyu gündemden çıkarmıştı. Miçotakis’in üç hafta önce Ankara’ya gelişinde Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmede konunun yeniden masaya geldiği ileri sürüldü.
50 yılı aşkın bir süredir kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun faaliyetine yeniden başlaması için hükümet tarafından kapsamlı çalışma yapıldığı öğrenildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, koordine ettiği çalışmalar çerçevesinde okul yetkilileriyle görüşme gerçekleştirdi. Gelişmenin hükümetin ‘yeni reform paketi’nin gündeme yansıdığı süreçte yaşanması dikkat çekti.
Hükümetin son dönemdeki reform planları arasında yarım asırdır Türkiye’nin gündeminde olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunun bulunduğu öğrenildi. 50 yılı aşkın bir süredir kapalı olan okulun faaliyetine yeniden başlaması yönündeki talepler zaman zaman gündeme gelirken yeni bir girişim daha başladı. Bu çerçevede, Ruhban Okulu’nun açılması için hükümet tarafından kapsamlı bir çalışma yapılıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in koordine ettiği çalışmalar çerçevesinde bugüne kadarki süreçte yaşanan hukuki ve siyasi adımlar araştırılıyor. Tekin ayrıca bu konuda bazı görüşmelerde de bulunuyor.
Bakan Tekin, 29 Mayıs’ta beraberindeki bir heyetle Özel Heybeliada Rum Erkek Lisesi olan Ruhban Okulu’nu ziyaret ederek bilgi almıştı. Tekin, Başrahip Piskopos Vasili Nikolar, Vakıf Başkanı Georgios Stefanopoulos ile diğer ilgililer tarafından karşılanmıştı. Binanın tarihi bir öneme sahip olduğunu belirten Tekin, restorasyon çalışmalarının orijinal mimari yapıya sadık kalınarak yapılmasına dair öneriler sundu; 80 bin kitabın bulunduğu okulun kütüphanesini de gezdi.
Bakan Tekin’in ziyaretinin Ruhban Okulu’nu faaliyet açmak sürecinin parçası olduğu öğrenildi. Tekin’in aynı zamanda geçmiş yıllarda yapılan çalışmaları çıkarıp eski milli eğitim bakanları ile görüşmeler yaparak sürecin nerede tıkandığına dair bilgiler aldığı ifade edildi. Hükümetin henüz detayları açıklanmayan çeşitli alanlardaki reform çalışmaları içinde Ruhban Okulu’nu açılması öncelikli bir yer tutuyor. Daha önce birçok kez başarısızlıkla sonuçlanan sürecin bu kez titizlikte yürütüldüğü aktarıldı.
AK Parti dönemi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması yönündeki girişimlerin en yoğun yaşandığı dönem oldu. 2005’ten itibaren çeşitli hamleler yapıldı. Bill Clinton’dan sonra başka bir ABD Başkanı Barak Obama da devreye girdi ama yine sonuç alınamadı. AK Parti “Farklı dinlerin eğitiminin özgürce yapılabilmesi Türkiye’nin demokratik yapısının gereğidir” görüşünü benimsedi fakat bu kez de mütekabiliyet meselesi aşılamadı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Atina’da bir cami açılması şartını sürekli öne sürdü. Ardından Batı Trakya’da İmam Hatip Lisesi formülü geliştirildi. Atina adım atmadığı için yine çözüm sağlanamadı.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması bütün Yunanistan hükümetlerinin yakından ilgilendiği konuların başında geliyor. 2019’da dönemin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Patrik Bartholomeos ile birlikte okulu gezdi. Böylelikle ilk kez bir Yunanistan başbakanı okula ziyaret gerçekleştirmiş oldu. Çipras, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte okulu açma umudunu dile getirdi. Ancak Çipras’tan sonra Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan enerji gerilimi iki ülke ilişkilerini yeniden krize soktu.
13 Mayıs’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşen Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in gündeminde de Ruhban Okulu bulunuyordu. Miçotakis’in görüşmede Erdoğan’dan Heybeliada Ruhban Okulu’nun faaliyetlerine yeniden başlaması için adım atmasını istediği belirtildi. Erdoğan ise, ziyaretten bir gün önce Yunan gazetesi Kathimerini’ye verdiği röportajda “Heybeliada Ruhban Okulunun açılması amacıyla çalışmalar yapıyoruz. Yunanistan’daki Türk azınlığın eğitim alanında karşılaştığı sorunlarla ilgili de komşumuzdan aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara kriterleri nedir?
31 Mart yerel seçiminin ardından gündeme gelen “ikinci reform dalgası” kapsamında ele alındığı söylenen Ruhban Okulu konusunda Türkiye’nin mütekabiliyet prensibi gereği ileri sürdüğü taleplere Yunan tarafının nasıl bir cevap verdiği öğrenilemedi. Ancak ekonomik bir darboğazdan geçen Türkiye’nin Batılı kredi kuruluşlarından destek sağlamasında okulun açılmasının ‘pozitif unsur’ olarak görüldüğü kaydedildi.
AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “ikinci reform dalgasının hazırlandığını” açıklamıştı. Avrupa Birliği müktesebatında olan reformların hayata geçirileceğini duyuran Ala, Erdoğan’ın “Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapıp yolumuza devam ederiz” sözlerini hatırlatmıştı.
1844 yılında din adamı yetiştirmek maksadıyla faaliyete geçen Heybeliada Ruhban Okulu, Fener Rum Patrikhanesi’nin devlet denetimine girmeye karşı çıkması üzerine 1971’de kapatıldı. Okulun açılması için 1990’lı yılların ortalarından itibaren çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen sonuç alınamadı. 1991’de Rum Ortodoks Patrikliği görevine Bartholomeos’un gelmesiyle canlanan girişimler bugüne kadar devam etti. Patriğin bu yöndeki ilk ciddi girişimlerinden biri, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’a Nisan 1996’da gönderdiği mektup oldu. Bartholomeos, zaman zaman ABD ve Avrupa Birliği nezdinde girişimlerde bulundu. 1997’de Patrik, ABD Başkanı Bill Clinton tarafından kabul edildi ve okul ile ilgili taleplerini iletti. Türkiye’deki girişimler başta Refahyol olmak üzere bütün hükümetler döneminde devam etti. 1997’de Necmettin Erbakan’ın göreve gelmesinin ardından okulun açılması yönünde olumlu mesajlar verilse de 28 Şubat’la birlikte konu yeniden akamete uğradı. 1999’da okulun bir üniversite bünyesinde faaliyete geçmesi gündeme geldi. Fakat Rum Ortodoks cemaati bu formülü uygun görmedi.
“Heybeliada Ruhban Okulu’nun açık olmasını arzu ederim”
Yusuf Tekin, katıldığı NTV canlı yayınında konuyla ilgili şunları söyledi:
“Olayın iki boyut var bir tanesi siyasal boyutu. O boyutunu sayın Cumhurbaşkanımız ve dış politikamızı yöneten bakanımız birlikte belirlerler. Dış politika kısmında onların verecekleri kararları biz hayata geçirmiş olacağız.
Hem Türkiye’nin sahip olduğu demokratik birikimi yansıtması açısından hem laiklik uygulamasıyla ilgili bakış açımız açısından Heybeliada Ruhban Okulu’nun açık olmasını kişisel olarak arzu ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konudaki kararımızı verdiğimizde hangi yöntemlerle çalışabiliriz veya nasıl bir usul izleyebiliriz araştırmasını yapmamızı istemişti. Dolayısıyla ben bu rezervi koyarak cümlelerimi söylemek isterim. Orada bir lise açık. Bu bir ruhban okulu olarak faaliyet verebilmesi açısından kendi çalışmamızı yapıyoruz. Alınacak karara göre atılacak adımları belirledik.”
Çelik: “Umarım açılması ile bir ayıbımız ortadan kalkar”
AK Partili eski Milli Eğitim Bakanı, Hüseyin Çelik, Tekin’in Ruban Okulu’nun açılması yönündeki açıklamalarına destek verdi.
Çelik, X hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Ruhban Okulu’nun kapatılması tepeden tırnağa yanlış olmanın ötesinde, bir hukuk skandalı idi. Bunca yıldır kapalı olması bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir durumdur.
Milli Eğitim Bakanlığım döneminde açılması için çok gayret ettim ama statükocu kafayı aşamadık. Umarım okulun açılması ile bir ayıbımız ortadan kaldırılmış olur.
Gerçek bir hukuk devleti, hiçbir vatandaşına kendisini öteki hissettirmeyen devlettir. Gerçek laiklik, her din ve inanç mensubuna inançları doğrultusunda yaşama ve inançları ile ilgili kurumları kurma ve yaşatma özgürlüğü veren laikliktir.
Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk Azınlığa yönelik yaptığı yanlışlar bizim için ölçü olamaz. Her ülke kendine yakışanı yapar. Merhum Begoviç’in isabetle söylediği gibi, “biz düşmanlarımızın yaptığını yaparsak onlardan ne farkımız kalır.”
Berdelci zihniyetle dış politika yapılmamalı. Bizim laikliğimiz, pratikte devletin, inançlara keyfince müdahale edebilmesi anlayışına dayanıyor ne yazık ki!..”