10 Mayıs 2010 tarihinde dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 11 gazeteciyi yeni inşa edilen Silivri Cezaevi’ne davet etmişti. O gazetecilerden birisi de bendim. Yeni binanın boş koğuşlarını dolaşıp çıktıktan sonra izlenimlerim sorulduğunda şunları söylemiştim:
“Cezaevlerinin yapısı ve hücre sistemi insan ruhuna ve psikolojisine uygun değildir. Evet eskiden kalabalık koğuşlarda pislik içinde kalınırdı. Bugün hijyen sağlanmış. Hücrelere kimse düşmesin. Ben hücrede kaldım, bunun ne demek olduğunu iyi bilirim. Eski cezaevlerindeki koğuş sistemi çok daha insaniydi. Bugün yemekler daha hijyenik koşullarda hazırlanıyor, sağlık hizmetleri veriliyor. Koşullar iyileşmiş ama derseniz ki eski cezaevleri mi bugünküler mi, ben eskilerin 50-100 kişinin bir arada kaldığı pis ama daha insani koğuşlarını tercih ederim”
Yılmaz Özdil, gazeteciliğin en temel ilkesini yerine getirmemiş, sorup soruşturmadan benim cezaevlerinin insan ruhuna uygun olduğunu söyleyeceğime inanmış. 7 yıl hapis yatmış bir insan nasıl cezaevlerini övebilir? Cezaevleri üzerine en çok yazı yazan ve kafa yoran gazetecilerden birisiyim.
Yılmaz Özdil bu iddiaları öne sürerken, metinleri biraz daha dikkatli okusaydı. Bu kadar gerçek dışı iddialara sarılmazdı. Bizim mesleğin ne önemli özelliklerinden birisi gerçeği aramaktır. Okuyucuları yanlış haberlerle yönlendirmeye kalkışmak bir meslek ayıbıdır. İzleyiciyi yanıltan, karşı tarafın haksızlığa uğramasına neden olabilecek haberin yerine doğrusu konmalıdır.
Bile bile yalan haber yapmak mesleki suçtur. Yılmaz Özdil’in yanlış haberi düzeltmesini bekliyorum
Linkini yolladığım T24’te 14 yıl önce Adalet Bakanıyla gezdiğimiz Silivri cezaevi ne ilişkin haber, 11 Mayıs 2010 tarihli t24.com.tr’de şöyle yer almıştı:
https://t24.com.tr/haber/oral-calislarin-silivri-yorumu-eski-cezaevlerini-tercih-ederim,203704