Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Geleneksel Büyükelçiler İftarı’nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında Türkiye’nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa’nın küresel aktör olarak varlığını sürdürmesinin giderek imkansız hale geldiğini belirterek, “Açık söylemek gerekirse, Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez” dedi.
“Yunanistan’la olumlu atmosferin muhafazasından yanayız”
Konuşmadan öne çıkan diğer bölümler şöyle:
“Komşumuz Yunanistan ile münasebetlerimizde karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferin muhafazasından yanayız. Balkanlar’daki istikrarın korunması için elimizden gelen katkıyı sunuyoruz.
“Ata yurdumuz Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Türk Devletleri Teşkilatı ile işbirliğimiz daha da derinleşmiştir. Bunu ilerletmekte kararlıyız.
“Küresel karar alma mekanizmaları dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamalı”
“Sorunları zamana bırakarak, sorunlara gözlerimizi kapatarak gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarıyla verdiğimiz mücadele, bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir.
“Şunu bugün bir kez daha açık ve net ifade etmek isterim. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. En basitinden dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor.
“BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesi bulunmalı”
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur. Ancak beş daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine güç temerküzüyle sorunları bastırmaya çalıştıklarını görmekteyiz.
“Şurası unutulmasın ki bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeği büyümeye devam edecektir. Tabii bizim bütün bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz ‘dost acı söyler’ prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak dahi hakkı, hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık. Bundan sonra da geri durmayacağız.”