Ana SayfaYazarlarGerçekten sonrası barış mı tufan mı?

Gerçekten sonrası barış mı tufan mı?

 

Yeni senede ümitvar olmamız için olaylara ve olgulara geniş yürekle, adalet zaviyesinden bakan insanların çoğalması gerekiyor. Kendini dünyanın yönetim kurulu addeden bir avuç insan halkların kaderiyle bu kadar kolay oynayamamalı. Oxford’un yılın kelimesi olarak “post-truth”u seçmiş olması boşuna değil. Tarifini de şöyle yapıyor meşhur sözlük: ‘Tarafsız gerçeklerin kamuoyu fikrini etkilemede duygulara ve kişisel inançlara cazip gelen şeylerden çok daha az etkili olması.’ Tanımlama üzerine tarafsız gerçek diye bir şey mümkün müdür sorusundan başlayarak tartışılacak çok şey var elbette. Burada kastedileni işlenmemiş haber, ezberlerin onaylanmasına ve pekişmesine hizmeti amaçlamayan bilgi olarak alabiliriz belki.

 

Bu korkunç dünyada kimsesizlerin, sözü kesilenlerin ses çıkarması hiç kolay değil; görünen o ki bizi kötülüğün gürültüsüne boğanlar, neyi nasıl düşünmemiz gerektiğini göstermek için bu kadar kan döküyor. Gerçeği kurgulamak, hatta yaşananlara akılalmaz taklalar attırarak istenen zihinsel algıları yaratmak, insanlara rol dağıtmak, en safiyane inançları kötücül biçimde yeniden öğretmek. Derin bir sığlığın içinde dün söylediklerimizi bugün inkar ederek sürüklenmemiz hedefleniyor, bir düğmeye basınca savaş, başka bir düğmeye basınca barış üretenler tarafından. Gazetecilikten söz edilirken de aynı şey; ortalama bir yurttaşın yorumları, tarafgirliği, birini görüp ötekini saklamanın ya da türlü çeşit manipülasyonu hatta yalanı ayıklayıp ta hakikate ulaşması hiç kolay değil. Bir de bildiklerinin konforundan, oturmuş kanaatlerinden fedakarlık etmeye talip, hazır gerçek tüketicisi olmayan çilekeşler lazım.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

- Advertisment -