Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIRomanya, demokrasi uğruna demokrasiyi nasıl askıya aldı?

Romanya, demokrasi uğruna demokrasiyi nasıl askıya aldı?

Romanya, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rusya karşıtı adayları engellemek için demokrasiyi askıya aldı. NATO ve AB karşıtı siyasetçilerin adaylığı engellendi, Anayasa Mahkemesi soyut iddialarla radikal sağcı adayın kazandığı seçimleri iptal etti, iptal edilen seçimlerde birinci olan aday anayasal düzene başkaldırmaktan gözaltına alındı. Belki Putin’in istediği aday kazanamadı, ama Romanya demokrasi uğruna demokrasiyi askıya alarak Putin’e istediğini verdi ve giderek artan otokrasi rüzgarını besledi bile.

“Yolsuzluğa karşı verdiği mücadele ile bilinen ve hâlâ 550 Euro kira ödediği mütevazı bir evde oturan Bükreş belediye başkanı Nicuşor Dan, ikinci tur seçimlerini %53,6 oyla kazanarak Cumhurbaşkanı seçildi.”

Büyük ihtimalle geçen hafta Pazar günkü (18 Mayıs 2025) Romanya Cumhurbaşkanlığı seçimleri, çok değil dört beş sene önce yapılsaydı bu seçim yazısı bu sözlerle başlar; Nicuşor Dan’ın farklı kesimlere ulaştığı liberal Rusya karşıtı seçim kampanyası detaylıca anlatılır, Dan gibi bir Trump karşıtının aşırı sağcı rakibi George Simon’a karşı seçimleri kazanması övülürdü.

Aslında pek de haksızlık etmemek lazım, gerçekten de Nicuşor Dan’ın seçim zaferi bir önemli “demokrasi destanı”. Fakat tersten.

Bir anayasal değer olarak: NATO

NATO ve AB üyeliğini anayasasında düzenleyen Romanya’nın Rusya’nın Ukrayna’nın işgalinden sonra ülkede artan Ukrayna’ya askeri ve maddi destek, Rusya-NATO ikileminde ülkenin konumu, Rusya’nın olası bir askeri müdahalesi gibi kritik konuların gölgesinde geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tartışmalı hususu 24 Kasım 2024’teki ilk tur seçimlerinde yaşandı.

Romanya Anayasa Mahkemesi 5 Ekim 2024 tarihli kararıyla, benzeri görülmemiş bir şekilde anayasadaki AB ve NATO hükümleri gereğince bu iki uluslararası örgüte üyeliğin anayasanın temel demokratik ilkelerinin ve kimliğinin tartışılmaz bir parçası olduğuna; NATO ve AB’den çıkılması gerektiğini savunan adayların korumakla mükellef oldukları anayasadaki temel ilkelere aykırı fikirler savundukları için Cumhurbaşkanı adayı olamayacaklarına dayanarak popüler adaylardan aşırı sağcı ve Batı karşıtı Diana Șoșoacă’nın adaylığının reddedilmesini onayladı.

Her ne kadar elinde boksör eldivenleriyle önüne taş koyanlara meydan okusa da Diana Șoșoacă Romanya Anayasa Mahkemesi’nin bu tuhaf kararıyla “rinkten” elenmiş oldu; mahkeme NATO ve AB üyeliğinin aktif bir şekilde tartışıldığı bir seçim döneminde aktif bir siyasi tutum benimseyerek dolambaçlı bir yoldan seçimlere müdahil oldu, siyasi bir kanaat paylaştı. İlginç bir şekilde NATO ve AB gibi girilip çıkılması her uluslararası örgüt gibi mümkün olan, hatta Birleşik Krallık’ın en son referandum ile çıktığı AB örneğinde olduğu gibi neredeyse her Avrupa ülkesinde aktif siyasi tartışma konusu olan bir konuyu Anayasa Mahkemesi, anayasanın temel demokratik kimliğine dahil gördü ve devletin yapısına ilişkin hükümler kapsamında değerlendirdi; adeta bu iki kuruma üyeliği tartışılmaz bir boyuta soktu.

Fakat mahkeme bununla da yetinmedi. Anayasa Mahkemesi, bir sonraki tartışma kararını ise 24 Kasım’dan sonraki ilk tur seçimlerinin hemen ertesinde verdi. Zira 24 Kasım 2024 gününün ertesi sabahı Romanya büyük bir şok içindeydi. Seçimleri neredeyse hiçbir anaakım televizyona çıkmayan, münazaralara katılmayan, anketlere göre %3-4’lerde seyreden aşırı sağcı Călin Georgescu göğüslemiş, %23 oyla sürpriz bir şekilde birinci çıkmıştı. Yetişkin nüfusun yarısının TikTok kullanıcısı olduğu ve ayda yaklaşık 30 saati uygulamada geçirdiği Romanya’da yapılan anketlere göre Georgescu özellikle TikTok’u aktif kullananlar arasında desteğini seçimlere kısa bir süre kala ciddi oranda yükseltmiş ve bu nedenle anketleri yanıltmıştı.

Călin Georgescu’nun bu zaferinden sonra karara hemen itiraz edildi, oylar yeniden sayıldı ve oyların yeniden sayılmasının ardından Anayasa Mahkemesi seçim sonuçlarını onayladı.

Bu noktada her şey bitebilirdi.

Fakat bu sefer de pek “derin” bir “devlet aklı” devreye girdi.

Dünyada bir ilk: dezenformasyon nedeniyle seçim iptali

Anayasa Mahkemesi’nin seçim sonuçlarını onaylamasının hemen ardından kendisi de seçimlere giren liberal bir partinin eski mensubu olan Romanya Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yaşananlar gündemiyle 4 Aralık 2024’te toplanan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin kendisine sunduğu istihbarat raporlarının bir kısmını kamuoyuna açıkladı. Kamuoyuna açıklanan iç ve dış istihbarat kurumlarının hazırladığı istihbarat raporlarında, Georgescu’nun TikTok kampanyasının sahte hesaplar ve resmi olmayan seçim harcamaları ile desteklendiği ileri sürülüyordu. Bu raporlara göre, Rusya kaynaklı 25,800 sahte TikTok hesabı sistematik bir dezenformasyon kampanyası yapmış, bu kampanya Telegram üzerinden belirli mesaj ve sloganların paylaşılmasıyla koordine edilmiş ve Georgescu ile resmi bir bağı olmayan çeşitli kurum ve kişiler Georgescu lehine reklam harcamaları yaparak bu kampanyanın etki gücünü arttırmış, TikTok kullanıcılarına Georgescu’nun reklamının yapılması için para verilmişti. Georgescu, bu dezenformasyon kampanyasıyla doğrudan bağlantılı olmamakla beraber kendisi lehine yapılan bu kampanyayı da resmî kurumlara bildirmemiş, seçim kampanya yasalarını ihlal etmişti.

Bu raporların açıklanmasının hemen ardından Anayasa Mahkemesi, yine hiç eşi benzeri görülmemiş bir şekilde daha önce seçim sonuçlarını onaylamasına ve itiraz sürelerinin geçmesine rağmen “re’sen” harekete geçti ve dezenformasyon nedeniyle seçmenin serbest ve özgür iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal etti.

Mahkemenin dört sayfalık kısacık iptal kararında, Georgescu lehine yapılan dezenformasyonun ve Rusya kaynaklı sosyal medya kampanyasının seçmen iradesi üzerindeki somut yansıması, seçim sonuçlarına etkisi, bu dezenformasyonun içeriği, hangi yanlış bilgileri içerdiği, en önemlisi bu dezenformasyon ile Georgescu arasındaki bağlantıya dair tek bir açıklama yer almadı.

Avrupa Konseyi üyeleri başta olmak üzere tüm dünyaya verdiği tavsiye kararlarıyla gerçek anlamda bir “demokrasi ve insan hakları” çıpası olan Venedik Komisyonu’nun da açıkça eleştirdiği bu karar ile birlikte, Anayasa Mahkemesi önceki kararında olduğu gibi yine siyasi bir kavgada cephe almış; siyasi bir kişilik olan Romanya Cumhurbaşkanı ve yürütmeye bağlı istihbarat kurumlarının raporları dışında tek bir dayanak göstermediği kararıyla serbest seçim ilkesini korumak uğruna serbest seçim hakkını ihlal etmiş, daha önce onayladığı bir seçimi soyut gerekçelerle iptal etmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin 4 Mayıs 2025’te tekrarlanmasına hükmettiği Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bu “drama” elbette burada bitmedi.

Bu hikâye burada “bitirilir”

Seçim iptal kararının ardından yapılacak yeni seçimlerde adaylık başvurusu yapmak için evinden çıkan Georgescu, seçim finansman yolsuzluğu, faşist grupları destekleme ve anayasal düzene başkaldırma gibi suçlamalardan dolayı gözaltına alındı ve seçim sürecini kapsayacak bir şekilde hakkında 60 günlük bir adli denetim kontrolü kararı verildi, basın organlarına konuşması ve yeni sosyal medya hesabı açması yasaklandı.  Bu kısa süren gözaltının hemen ardından 5 Mart 2025’te yetkili seçim organı Georgescu’nun adaylığını anayasadaki demokratik ilkelere aykırı fikirler savunduğu için bir önceki seçim iptal kararındaki gerekçeleri tekrarlayarak reddetti, Anayasa Mahkemesi de bu ret kararını 11 Mart 2025 tarihli kararıyla onaylayarak birinci çıktığı seçimleri iptal ettiği Georgescu’nun yenilenen seçimlerde aday olmasını engelledi.

Böylece Anayasa Mahkemesi, hangi adayların gireceğini belirlediği seçimlerde istediği sonuç çıkmaması üzerine hem seçimleri iptal etti, hem de yenilenen seçimlerde de yeni bir aday eleme “şöleni” daha yaparak seçimlere yönelik müdahalesini iyice derinleştirdi.

Georgescu’nun siyasi hikayesine yargı eliyle nokta koyuldu, fakat Georgescu kazandığı mağduriyetle kendisi kadar popüler olmayan fakat mahkemenin henüz öfkesini çekmemiş bir diğer radikal sağcı aday George Simon’a destek açıkladı, Simon da seçilirse Georgescu’ya bir görev vereceğini belirtti.

Böylece mahkemenin de “ittirmesiyle” Simon yenilenen ilk tur seçimlerinde oyların %40’ını aldı, Georgescu’nun %23’lük oyunu ikiye katladı.

Seçimlerin geçen hafta düzenlenen ikinci turunda ise “aşırı sağa” karşı son fiskeyi bu sefer mahkeme değil, seçmen vurdu; Simon’un rakibi Bükreş belediye başkanı Nicuşor Dan %53 oyla Romanya’nın yeni Cumhurbaşkanı seçildi, Simon ve Georgescu seçimleri kaybetti.

Günün sonunda Romanya’da Rusya karşıtları, Batı yanlıları seçimleri kazandı; bütün bu sürece ne kadar “seçim” denebilirse, seçim dense bile ne kadar “demokratik” olabilirse tabii…

Şimdi demokrasi mi kazandı?

Putin’in Romanya seçimlerine müdahale etmesi kaçınılmaz. Rusya uzun bir süredir Batı demokrasilerini yıpratmak adına aşırı sağcı adaylar lehine sosyal medya kampanyaları yapıyor, Rusya karşıtı ve NATO yanlısı adayları yıpratıyor. Fakat bu sefer Rusya en büyük müdahaleyi dezenformasyon kampanyasıyla seçmenin iradesini değiştirerek değil, Romanyalıların demokrasi ve sisteme olan güvenini kırarak yaptı. Hem de Romanya Anayasa Mahkemesi ve bizzat Romanya devletinin tüm erklerini birer araç kullanarak. Zira Romanya’nın müesses nizamı, farkında olmadan Putin’in maşasına dönüştü.

Romanya, demokrasiyi korumak uğruna halkın iradesini es geçti, demokrasi uğruna demokrasiyi askıya aldı. AB, Avrupa Konseyi gibi bağlı olduğu demokrasi çıpalarını konu NATO, Rusya olunca hemen bir kenara attı. Aslında Putin ve otokratların “bunlar sadece kendilerine demokrat” söylemini neredeyse harfi harfine doğruladı.

Romanya Anayasa Mahkemesi de tüm dünyaya demokrat olmayanların demokrasi uğruna nasıl demokrasiye zarar vereceğine dair ücretsiz bir anayasa hukuku dersi vermiş oldu.

Nitekim bu sene Münih Güvenlik Konferansı’nda ABD başkan yardımcısı JD Vance, üst perdeden Avrupa’ya demokrasi nutku çektiği konuşmasının önemli bir kısmını Romanya’ya ayırdı ve seçimlerin iptalini haklı olarak eleştirdi.

Trump yönetiminin Gazze’den Sudan’a, sınırdışı edilen göçmenlerden fişi çekilen Harvard’a unuttuğu insan hakları ve demokrasi söylemini Güney Afrika’daki beyazlardan sonra hatırladığı nadir yerlerden biri de böylece Romanya oldu.

Romanya’nın “derin” devlet aklı, sandıktan istediği sonuç çıkana kadar her türlü tuşa basarken sadece Romanya demokrasisini zedelemedi, dünyadaki demokratlık iddiasına karşı mücadele veren Trump’ların Putin’lerin de eline güç verdi.

Trump’lar Putin’ler herhangi bir antidemokratik uygulamaya imza attığında, kendiyle çeliştiğinde rezil olmuyor, çünkü böyle bir iddiaları yok. Fakat otokrasiden yana esen bu küresel rüzgara karşı kürek çekenler, kendileriyle çeliştiği, sahici birer demokrat olmadıkları ortaya çıktığı zaman işler tersine dönüyor, akıntı da rüzgar da artıyor. Demokrasi iddiasını taşıyanların iki yüzlülüğü, yeri geldiğinde demokrasiyi askıya alma eğilimi gemiye bolca su aldırıyor.

Akıntıya kapılmak kolay, fakat akıntıya kürek çekmek zor. Demokrasi için kürek çekenlerin de böylesine korkunç bir küresel karabasanda ne soluk verme ne de uğruna savaştığı değerlerle çelişme şansları var.

Aksi halde alabora olmak kaçınılmaz.

- Advertisment -