Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAkademide doğru söyleyip mahkemede şaşan bilirkişiler!

Akademide doğru söyleyip mahkemede şaşan bilirkişiler!

Akademide paket programlarla ilgili doğruları söylerken, hiçbir data dosyası veya hesap detayı eklemeden hazırladıkları bilirkişi raporlarında paket programlarla yaptıkları analizlerin çıktılarını değişmez gerçeklik kabul ettiler, kusur dağıttılar! Akademide doğru söyleyen hocalarımız, bilirkişi olunca mahkemede şaşırdılar! Hem akademiye hem yargılamalara zarar verdiler. Öğrencilerine bu durumu nasıl anlatacaklar bilemiyorum.

9 Mart 2025 günü Serbestiyet için kaleme aldığım “Paket programla mühendislik olur mu? Peki, deprem yargılamalarında bilirkişilik olur mu?” başlıklı yazımı hatırlatarak başlamak istiyorum. (https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/paket-programla-muhendislik-olur-mu-peki-deprem-yargilamalarinda-bilirkisilik-olur-mu-199445/)

İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği’nin 06 Mart 2025 tarihli “Denetim ama nasıl?” başlıklı açıklamasına (https://ankara.imo.org.tr/TR,209163/denetim-ama-nasil.html) konu olan, yapı güvenliğinin “denetimsizlik” nedeniyle yerle yeksan olduğunu ortaya koyan skandalı tekrar hatırlayalım. Altı mühendis, büyük çoğunluğu Çorum merkezi ve ilçelerinde olmak üzere, 1609 farklı parsel üzerinde yaklaşık 1481 yeni yapı ruhsatının müellifi olmuşlar ancak projelerin verileriyle oynandığı anlaşılmıştı. Verileriyle oynanan projelerle alınan bu ruhsatlar ülke genelinde 21 farklı şehirdeki 45 farklı idare tarafından da onaylanmıştı! 

Bu skandalla ilgili hem idari hem de adli süreçlerin devam ettiğini belirteyim. Ancak sistem kaynaklı sorunların çözümüne yönelik hiçbir nitelikli adım atılmadı, atılacak gibi de durmuyor. Ülkemizde her yıl yüzbinlerce konut üretiliyor ve tamamına yakınının statik projeleri, yani depreme karşı koyacak bina taşıyıcı sisteminin projesi paket programlarla üretiliyor. Paket programların akreditasyonu konusunda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tek bir adım atmıyor. Paket programlar nasıl denetlenecek konusunda kimse bir fikir üretmiyor. Hala milyonlarca satırlık kodlardan oluşan yazılımların kontrol edilemeyeceği bahanesi dillendiriliyor.

Yapı güvenliği demek insanlarımızın can güvenliği demektir. Yaşam hakkına değer veren bir devlet bu sorunu çözümsüz bırakamaz!

Atıf yaptığım yazımın sonunda paket program mühendisliğinin deprem mühendisliği olmadığını belirttikten sonra maalesef deprem yargılamalarında da paket programların kullanıldığını belirtmiş ve bir yazı daha kaleme alacağımı yazmıştım. Yazmak içimden gelmedi. Çünkü büyük bir hayal kırıklığı içindeyim. Sayısı bir dönem 150’leri bulan İnşaat Mühendisliği Bölümü sayısı deprem olduğu tarihte 124 idi. Geçen yıl 104 bölüme öğrenci girdi ve hem sayı hem kontenjanlar bir çeşit doğal seleksiyonla azaldı. Deprem yargılamalarında İnşaat Mühendisliği bölümlerinin tamamından bilirkişi raporu alınmadı. Başlangıçta binlerce rapor tek bir üniversiteye gönderildi (https://serbestiyet.com/featured/deprem-yargilamalari-icin-uyari-dikkat-bilirkisi-cikabilir-149248/) sonrasında Üniversitelerin tamamına değil ama 20’den biraz fazla sayıda üniversiteden rapor alınmaya başlandı.

İşim gereği İnşaat Mühendisliği Bölümlerinde akademisyen hocalarımızın hazırladığı bini aşkın bilirkişi raporu inceledim. Sonuçta hissettiğim büyük bir hayal kırıklığı oldu. İmkân bulduğum her platformda hayal kırıklığımın nedenlerini anlatmaya çalıştım ve doğrudan olmasa da dolaylı olarak hocalarımız da duysunlar istedim ama başarılı da olamadım. Değişen bir şey olmadı. Bu yazıda yalnızca hayal kırıklıklarımın bir bölümünü anlatabileceğim ama yazmaya devam edeceğim. En azından tarihe not düşülsün.

Paket programla deprem mühendisliği olmayacağı gibi deprem yargılamalarında paket program analiz çıktıları değişmez gerçeklik gibi kabul edilerek bilirkişi raporu da yazılmaz. (https://www.imo.org.tr/TR,179037/paket-program-analiz-ciktilari-degismez-gerceklikler-degildir–salt-paket-program-analiz-ciktilari-uzerinden-kusur-degerlendirmesi-yapilamaz.html) Bu basit gerçekliği yok sayarak, paket programların versiyonları arasında dahi sonuç farkları olduğunu görmezden gelerek üniversite hocalarının paket programla bilirkişilik yapmasını neyle izah edebiliriz? Maalesef birkaçı hariç incelediğimiz bini aşkın bilirkişi raporlarının tamamında iki paket programdan biri kullanılmıştı, İDECAD veya STA4CAD. Şimdi bu paket programlar ile bilirkişi raporu olur mu veya hangi koşullarda olabilir, buna bakalım.

6 Şubat depremlerinde yıkılan ve can kaybına neden olan binaların büyük çoğunluğu 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş, yani 1975 Deprem Yönetmeliğine göre tasarlanmış binalardı. 1975 Deprem Yönetmeliği yayımlandığı yıl itibariyle çok büyük emek ürünü ve deprem mühendisliği alanında gelişmiş ülkelerinkine eşdeğer bir yönetmelikti, ülkemize çok büyük katkı sağladı. Elbette her depremde yeni şeyler öğrenildi ve teknikler gelişti, yönetmelikler ve hesap yöntemleri yenilendi. 1990’lara kadar binaların statik hesapları elle yapılırdı, iki boyutlu çerçeve bazlı analizlerden başka yöntem yoktu, emniyet gerilmeleri esas alınırdı.  Statik hesap ve projeler için bilgisayar ve paket program kullanımı daha çok 1990’larda yaygınlaşmaya başladı ve 1998 Deprem Yönetmeliği sonrasında hesapların yoğunluğu ve proje çizim kolaylıkları nedeniyle neredeyse zorunluluk haline geldi. Paket programla sonrası elle hesap yapabilen, eskiyi hatırlayanların sayısı da her geçen gün azaldı.

Paket programlar hiç denetlenmedi, hiçbir zaman akreditasyon sistemi olmadı. Paket programların satış sözleşmelerinde yazılımcıların mühendislik bakış açısının yansıtıldığı ve asıl sorumluluğun kullanıcıda olduğuna dair ibarelerle sorumluluk zorunlu kullanıcılara yüklendi. Devletin temel görevi olan yaşam hakkının korunması bu alanda hiç gündeme gelmedi.

Bir de baktık ki, akademisyen hocalarımız bilirkişi raporlarında çoğunluğu elle ve 2 boyutlu çözülmüş eski yapıları paket programların güncel versiyonlarıyla 3 boyutlu olarak modellemişler ve analiz çıktılarını değişmez gerçeklik kabul ederek mevzuata aykırı olmasına rağmen (https://serbestiyet.com/featured/deprem-yargilamalari-yanlis-basliyor-bilirkisi-hakim-olamaz-143499/) kusur belirlemişler. Bilirkişilerin ilk yapmaları gereken proje tarihinde kullanılan modelleme ve hesap yöntemlerini kullanmaktır, versiyon değişikliği dahi sonuçları değiştirir derken boyut ve yöntem farklarıyla karşılaştık.

Kimse kusura bakmasın ama bu garabeti bir değil birçok üniversite raporu tekrar etmiş üstelik. Yapmayın, etmeyin, 1975 Deprem Yönetmeliğine göre tasarlanmış bir yapının statik analiz yapabildiğini iddia eden paket programların güncel versiyonları ile analiz edilmesi, analiz sonuçlarının değişmez gerçeklik gibi kabul edilerek kusur belirlenmesi ise vahim hatadır dedik anlatamadık.

İDECAD paket programının yetkilisi Faruk SAKA, Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesine cevabi yazısında 1975 Deprem Yönetmeliğine göre kontrol yapılamayacağını belirtmiş. Yazının ilgili bölümünün ekran görüntüsünü ekliyorum.

Yaygın kullanılan diğer paket program STA4CAD yazılımcısı ve sahibi Serdar Amasralı ise Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesine ve başka mahkemelere yazdığı, internet sitesinde de yayımladığı yazıda güncel versiyonla analiz yapmayın diyor özetle.

Paket program yetkilileri yapmayın dediler, bizler ve birçok uzman, başkaca birçok hoca yapmayın dedi, İnşaat Mühendisleri Odası yapılmaz dedi ama üniversite hocası bilirkişiler yapmaya devam etti. Mahkemeler de bilirkişiler böyle diyor diyerek başka hiçbir görüşü dikkate almadı. Fakat daha büyük bir problem daha var.

Çorum’da kamuda çalışan meslektaşlarım ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın gayretleriyle tespit edilen skandal paket programla yapılan hesapların en azından çıktılarının statik hesap raporu ismiyle ruhsat dosyalarına eklenmesi ve data dosyalarının kontrol edilebilmesi sayesinde tespit edilebilmişti. Fakat deprem yargılamaları için hazırlanan bilirkişi raporlarının tek birinde dahi ne hesap raporu var ne de data dosyaları!

“Bilirkişilerin Uyacağı Rehber İlkeler ve Bilirkişi Raporlarında Bulunması Gereken Standartlar” (https://bilirkisilik.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/bilirkisilerin-uyacagi-rehber-ilkeler-ve-bilirkisi-raporlarinda-bulunmasi-gereken-standartlar-belirlendi07092020105636) 13’üncü maddesinde raporların denetlenebilir olması zorunluluğu anlatılıyor.

“MADDE 13: Bilirkişi, raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda görevlendirmeyi yapan merci ile istinaf ve temyiz mahkemelerinin denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir.”

Hiçbir hesap detayı olmaksızın, hesap raporu ve data dosyası olmadan denetim yapılamayacağı açık değil mi? Bilirkişilik yapan hocalarıma müsaadeleriyle sorayım: Hocalarım, siz her türlü hatadan azade insanlar mısınız? Siz zinhar denetlenemez misiniz? Öğrencileriniz sınavda paket programla analiz ettim, sonucu budur diye cevap yazsa, denetleme ihtiyacı hissetmez misiniz?

Peki ya mahkeme heyetleri! Kürsüdeki meslektaşlarım, sizin denetim yapma gibi bir göreviniz yok mu? Denetim olmadan yargılama olur mu? Amaç yoksa yargılama yapmak değil mi?

Peki Adalet Bakanlığı bu raporları hiç mi görmez, hiç mi tedbir almayı düşünmez? Rehber ilkeler ve mevzuat süs olsun diye mi varlar?

Bilirkişilik yapan hocalarımız raporlarına 3 boyutlu süslü fotoğraflar ekliyorlar ama hiçbir anlam ifade etmiyor o fotoğraflar. İnşaat Mühendisleri Odası sadece bu fotoğraflardan dahi çok sayıda problem tespit etmiş ve “Deprem Yargılamalarında Bilirkişilik Yapan Meslektaşlarımıza Çağrımızdır!”  başlığıyla açıklamış (https://www.imo.org.tr/TR,182175/deprem-yargilamalarinda-bilirkisilik-yapan-meslektaslarimiza-cagrimizdir.html ). Data dosyaları raporlara eklense kim bilir daha neler çıkacak?

Gelelim yazının başlığındaki meseleye. Herhangi bir akademik veri tabanında ülkemizde kullanılan paket programlarla ilgili akademik çalışmaları taradığımızda, paket program sonuçlarını birbiriyle, uluslararası kabul görmüş program sonuçlarıyla, elle yapılan hesaplarla veya deney sonuçlarıyla kıyaslayan çok sayıda çalışma görebiliriz. Ortak noktaları nedir biliyor musunuz? “Aynı binayı aynı yönetmeliğe göre analiz ederken dahi paket program sonuçları arasında bariz farklar olabiliyor. Bu programları kullanırken çok dikkatli olmak gerekir.”

Bu çalışmaları yapan ve paket programlarla ilgili endişelerini dile getiren hocalarımızdan bir bölümü deprem yargılamalarında bilirkişi raporu da hazırladılar. Fakat bilin bakalım ne oldu?

Akademide paket programlarla ilgili doğruları söylerken, hiçbir data dosyası veya hesap detayı eklemeden hazırladıkları bilirkişi raporlarında paket programlarla yaptıkları analizlerin çıktılarını değişmez gerçeklik kabul ettiler, kusur dağıttılar!

Akademide doğru söyleyen hocalarımız, bilirkişi olunca mahkemede şaşırdılar! Hem akademiye hem yargılamalara zarar verdiler. Öğrencilerine bu durumu nasıl anlatacaklar bilemiyorum.

- Advertisment -