İspanya’da bir yıl içinde üçüncü genel seçim kâbusu, Sosyalist İşçi Partisi PSOE’de Genel Sekreter Pedro Sánchez’in istifasıyla başlayan siyasi krizin ardından cumartesi günü sona erdi. Sánchez’i istifaya, PSOE’nin giderek oy kaybetmesine yol açan ılımlı sağdaki Halkçı Parti’ye (PP/Partido Popular) karşı birbirine benzemeyen tüm partilerin birleşmesi temeline dayanan “PP’siz hükümet” stratejisinin götürdüğünü konuyla ilgili yazımda dile getirmiştim. (https://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/sanchezin-istifasi-ya-da-ppsiz-hukumet-modelinin-iflasi-723773)
Özet olarak hatırlatmak gerekirse, 7 Haziran seçimleri ertesinde Türkiye’de dillendirilen “AK Parti ’siz hükümet” formülünü andıran bu strateji, PP gibi mevcut özerklik anayasasından yana olan liberal Ciutadans ile bağımsızlıkçı Katalan ve Bask partileriyle birlikte konfederal nitelikli “çok-uluslu İspanya” modelini savunan Podemos’u, mevcut anayasal sistemden çok da farklı olmayan bir federalizm öneren PSOE’nin şemsiyesinin altında bir araya getirmek gibi gerçekleşmesi imkânsız bir modele dayanıyordu. Nitekim Sánchez’in bu yöndeki inadı 20 Aralık (2015) seçimlerinden sonra Temsilciler Meclisi’nde kilitlenmeye ve seçimlerin tekrarlanmasına yol açmıştı.
Tekrar seçimden kazançlı çıkansa, benzemeyenlerin birleşmesiyle muhalefete düşürülmek istenen PP olmuştu. 26 Haziran’da hem oyunu hem de sandalye sayısını arttıran Rajoy’un partisi AK Parti’nin 1 Kasım’da Türkiye’de başardığı gibi salt çoğunluğa ulaşamadığı ve Sánchez de bir önceki yasama döneminde olduğu gibi PP’siz hükümet stratejisinde ısrar ettiği için siyasi kriz aşılamamış ve Aralık’ta yeni bir seçim olasılığı ciddi olarak ortaya çıkmıştı.
PSOE’nin 35 sandalyeli Federal MYK’sından 17 üyenin ayrılmasıyla Genel Sekreterlik ’ten istifa etmek zorunda kalan Pedro Sánchez, militanlara açık baskın bir ön seçim düzenlemek için harekete geçmişse de bu girişimi Federal Komite ’de reddedilmişti. Yeni Genel Sekreter seçilene kadar partiyi yönetmek üzere seçilen Javier Fernández başkanlığında 24 Ekim Pazar günü yeniden toplanan Federal Komite, tekrar seçimi engelleyecek son tarih olan 31 Ekim’e kadar kurulması halinde Mariano Rajoy başkanlığındaki yeni hükümete, basit çoğunluğun yeterli olduğu ikinci turda çekimser kalınarak güvenoyu verilmesi yönünde çoğunlukla (96’ya karşı 139) karar almıştı.
PSOE Federal Komitesi’nin aldığı bu karar, Pedro Sánchez ve arkadaşlarını memnun etmiş olmasa da Kral’ı harekete geçirmiş; güvenoyu almadan on ayı aşkın bir süredir, hiç kimsenin Türkiye’de olduğu gayri meşru ilan etmediği hükümetin başkanı olarak göreve devam eden Rajoy da yeni hükümeti kurma görevini kabul etmişti.
Cumartesi günü Rajoy’un kurduğu yeni hükümet, ikinci turda, bugüne kadar PP’ye “evet” oyu veregelen Ciutadans (C’s) ve Kanarya Koalisyonu (CC) ile 170 oya ulaştığında karşısında ilk turda olduğu gibi geri kalan milletvekillerinin tümünün (180) oluşturduğu “hayır” cephesi ile karşılaşmadı. Rajoy hükümeti 111 ret, 68 çekimser oyla güvenoyu almış oldu. Bu sonuç, İspanya’da bir yıla yakın bir süredir hükümet kurulamamasından ötürü süren istikrarsızlığı sona erdirmiş oldu. Ama Rajoy hükümeti bu kez azınlıkta. Bu da siyasi istikrarın, yaşanması olası krizlerle her an bozulabileceği anlamına geliyor.
Bir kere, son anda Meclis’teki bloklaşmayı Sánchez’i Genel Sekreterlik ‘ten istifa ettirerek çözmeyi başaran sosyalist baronların parti içinde birliği sağladıklarını söylemek kolay değil. “PP’siz hükümet” stratejisinin yılmaz savunucusu Sánchez güven oylamasının ikinci turu öncesinde Rajoy hükümetine “çekimser oy” kullanmamak için milletvekilliğinden de istifa etti. Federal Komite kararına bu şekilde karşı çıkmış olan Sánchez ayrıca seçimli Federal Komite ‘de Genel Sekreterlik için yeniden aday olacağını da açıkladı. Bu yabana atılacak bir gelişme değil çünkü 111 ret oyu içinde Federal Komite kararına karşın ret oyu kullanmış Sánchez’e yakın 15 sosyalist milletvekili de bulunuyor.
PSOE içindeki bu gelişme, Rajoy azınlık hükümetinin ana muhalefetteki Genel Sekreterlik yarışmasından etkilenebileceğini gösteriyor. Olağanüstü kongre girişiminde bulunacak olan Sánchez’in bu yarışta ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. Ama militanların desteğini arkasında hisseden eski Genel Sekreter, kolay değil ama Federal Komite’de bu kez ön seçim kararı alınmasını sağlayabilir, dahası bu göreve bir kez daha gelebilirse, azınlık hükümetinin de idam fermanını imzalayabilir elbette.
Kabul etmek gerekir ki Rajoy azınlık hükümeti, iki partililiğe alışkın bir ülkede yeni partilerin siyasi denkleme dahil olmasıyla yaşanan anormalliği sona erdiren istisnai bir çözüm. 1993’te PSOE, 1996’da PP salt çoğunluğa ulaşamadıklarından eksik sandalyelerini tamamlamak için artık var olmayan Katalan Yakınlaşma ve Birlik CİU (Convergència i Unió) ve tarihi lideri Jordi Pujol’le bazı pazarlıklar yapmışlar ve dış destekli azınlık hükümetleri kurmuşlardı. Ama bu defa eksik sandalye sayısı çok fazla ve kuşkusuz çok daha önemlisi hükümetin geleceğinin bu defa tümüyle ana muhalefetin eline geçmiş olması. Nitekim bu hükümet, ana muhalefetin dolaylı destek verdiği ilk hükümet de oluyor aynı zamanda.
Bununla birlikte, liberal C’s ’in talep ettiği üzerinde mutabık kalınan reformlara sadık kaldığı takdirde, Rajoy’un arkasındaki desteğin küçümsenmemesi gerekir. Unutmayalım ki sosyalist Zapatero’nun küçük siyasi partilerin dışarıdan desteğiyle kurduğu son hükümetin arkasındaki destek sadece 169 oydu. Bugün önemli olan, Rajoy’un çağrıda bulunduğu gibi, siyasi partilerin, ama bu defa öncelikli olarak iki büyük partinin de İspanya’nın çıkarları ile ilgili konularda uzlaşmaları.
Büyük uzlaşma konusunda ilk sınav 2017 bütçesiyle ilgili olacak. Bütçenin salt çoğunlukla kabulü şart değil ve PP’nin C’s’le birlikte çıkarması mümkün. Ama son güven oylamasında olduğu gibi karşılarında blok halinde bir ret cephesi bulunmazsa. Bu nedenle Rajoy’un başta PSOE olmak üzere, Podemos ve bağımsızlıkçı partiler dışında, ılımlı gördüğü siyasi partilerle de anlaşma zemini arayacağından kuşku duyulmuyor.
Üçüncü kez sandığa gidilmesini kuruluşuyla engelleyen Rajoy azınlık hükümetinin ömrünü bugünden biçmek mümkün değil. Anayasa altı aydan, fiilen 3 Mayıs 2017’den önce yeniden seçime gidilmesini engelliyor. Bu anayasal sürenin sonunda erken seçime gidilmesini bugün ne yasama döneminin sonuna kadar görev yapacak bir hükümetten yana olduğunu açıklamış olan Rajoy’un PP’si, ne de daha Federal Kongre’sini yapmamış, yeni liderini seçmemiş PSOE cephesi düşünüyor. Ama Rajoy’un siyasi krizlerin başının üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandığı ağır bir yük üstlendiğinden de kimsenin kuşkusu yok.