İsrailli yetkililere göre uzun zamandır beklenen saldırı şehrin dış mahallelerinde başladı. İsrail ordusu geçen hafta boyunca hava saldırılarını artırmış, çok katlı binaları yıkmıştı.
Savunma Bakanı İsrael Katz, “Gazze yanıyor” dedi. Katz, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) “terör altyapılarını vurduğunu”, “rehinelerin kurtarılması ve Hamas’ın yenilgiye uğratılması” için çalıştığını söyledi. Başbakan Binyamin Netanyahu da İsrail’in savaşta “kritik bir aşamada” olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler, saldırının zaten vahim olan insani krizi daha da kötüleştireceği konusunda uyarıda bulundu. Gazze’nin bazı bölgeleri resmen kıtlık içinde. Yaklaşık bir milyon insan – yani Gazze nüfusunun neredeyse yarısı – Gazze Şehri’nde ve çevresinde yaşıyor. İsrail halkı tahliyeye zorlamaya çalıştı, ancak İsrail’e göre yalnızca %40’ı şehri terk etti.
Netanyahu’nun artan uluslararası kınamalara ve kendi güvenlik yetkililerinin kaygılarına rağmen operasyona devam etme kararı, küresel baskıya meydan okuduğunu gösteriyor.
Salı günü bağımsız BM soruşturması, İsrail’in Gazze’de soykırım işlediği sonucuna vardı; rapora göre siviller “Filistinli kimlikleri nedeniyle topluca hedef alınmıştı.”
Gazze Şehri, iki yıla yaklaşan savaş boyunca Refah ve Han Yunus gibi yıkılmış kentlerin kaderinden kısmen korunmuştu, ancak artık aynı akıbetle karşı karşıya. Salı günü yalnızca kuzey Gazze’de en az 93 Filistinli, tüm Gazze’de ise 100’den fazla kişi öldürüldü.
Gece boyu yoğun hava saldırılarıyla sarsılan kentte insanlar eşyalarının kalıntılarını toplayarak kaçmaya çalıştı. Şeyh Rıdvan mahallesindeki yıkılmış evler, molozların arasında battaniye ve çantalarla güneye doğru ilerleyen siviller görüldü.
Yerel halk, gece boyunca yaşanan saldırıların aylardır gördükleri en yoğun saldırılar olduğunu anlattı.
Gazze Şehri sakini Meysar el-Advan, başının üstünde yatak ve battaniyeler taşıyarak CNN’e konuştu:
“Korku, korku, sadece korku. Patlamalar kafamızın üzerinde, tüm gün”
İsrail güvenlik kabinesinin ağustosta onayladığı plana göre Gazze Şehri’ne saldırı, ancak halkın El-Mawasi bölgesine tahliyesinden sonra başlayacaktı. Ayrıca ABD destekli ve tartışmalı Gazze İnsani Vakfı’nın (GHF) yardım merkezlerinin sayısı 16’ya çıkarılacaktı. Ancak bugün yalnızca 5 merkez açık, insanlar yiyecek ve yardıma ulaşmak için saatlerce yürümek zorunda kalıyor.
Gazze Şehri’nden dört çocuk annesi Rawan el-Salmoni, harabe bir binanın yanında otururken “Tanrı’ya yemin ederiz ki öleceğiz sandık. Buradan çıkmamız mucize,” dedi.
Ahmad Ebu-l-Hal, bir kamyonetin üzerinde CNN’e “Pikniğe gitmiyoruz. Yıkımdan kaçıyoruz. Ama ölümden ölüme gidiyoruz, ölümden zafere değil,” dedi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, uluslararası topluma İsrail’in Gazze Şehri’ni işgalini engelleme çağrısı yaptı: “Bu katliam derhal durmalı. Dünya barış için haykırmalı. Bu tamamen kabul edilemez.”
Ancak İsrail, Trump yönetimindeki ABD’nin tam desteğine sahip. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Kudüs ziyareti de bunu pekiştirdi. İsrail saldırıyı duyururken Rubio, Hamas’tan 48 rehinenin serbest bırakılmasını ve iktidarı bırakmasını talep etti. “Sonuçta onları ortadan kaldıracak askeri bir operasyon gerekebilir.”
Hamas, Gazze Şehri operasyonunu “benzeri görülmemiş barbarca Siyonist tırmanış” olarak niteledi.
İsrail ordusu Gazze Şehri’nde 2.000 ila 3.000 Hamas savaşçısı olduğunu tahmin ediyor; bu sayı yerel nüfusun %1’inden bile az. Bir İsrail askeri yetkilisi CNN’e, “Gazze Şehri şu anda Hamas’ın ana kalesi ama son kalesi değil” diye konuştu.