CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer; bu yıl “Toprakta tarih, sofrada tat, sokakta neşe” sloganıyla dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Tarsus Festivali kapsamında Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün de aralarında olduğu bir grup gazeteciyle biraraya geldi.
Vahap Seçer siyasetin sıcak gündem başlıklarına dair soruları yanıtladı. Seçer’in hem iktidara hem de CHP’ye yönelik mesajları şöyle:
“Toplumun sesini dinlemezlerse operasyonlara devam ederler”
CHP’li belediyelere operasyonlar sürer mi?
“Operasyonların nedeni CHP’li belediye başkanlarını ve CHP belediyeciliğini itibarsızlaştırmak, başarısız göstermek. Çünkü iktidar CHP’nin belediye hizmetleri üzerinden halka çok iyi iletişim kurduğunu görüyor. Genel seçimlere kadar belediyelerin başarısı sürerse CHP’ye oy vermemiş kitlelerin de CHP’ye yönelebileceğini görüyor. Doğal olarak bizim partimizin elindeki en büyük güç; belediyeler. İktidarın da hedefindeki güç; CHP’li belediyeler. Bu nedenle; operasyonların devam edebileceğini düşünüyorum.
Toplumun operasyonlar konusunda ne düşündüğünü de ölçüp biçiyorlardır. AKP, toplumun tepkisine göre tavır ortaya koyabilir. Eğer toplumun sesini dinlerlerse bu işten vazgeçerler. Operasyonların kendilerine, ülke demokrasisine zarar verdiğini görürler. Biz; hukuksuzlukla mücadelemizden vazgeçmeyiz. Hizmetlerimizden hiç geri adım atmayız. Bunu bilsinler.
İnadına bir hesaplaşma, intikam alma, rövanş alma haline girerlerse operasyonları daha da sertleştirirler.

“Operasyonlara karşı hırs yaptım. Motivasyonum daha yüksek”
Belediyelerde yasa dışı işlemler olabilir. Ama bütün kamu kurumlarında da olabilir. Bunu sadece CHP’li belediyelerde göstermek de doğru değil. 1404 belediye var. Bütün belediyelere girsinler o zaman. Hepsinin defterlerini, kitaplarını alsınlar. Bakalım neler yapıyorlar. CHP’li belediyelerden müfettişler çıkmıyor.
Niye aynı uygulama AKP’li, MHP’li belediyelerde olmuyor. Bilmiyor muyuz nerelerde olduğunu?
Bizim üzerimize gelinmesi hiç şevkimizi kırmıyor. Moralimizi bozmuyor. Kimse korktuğumuzu düşünmesin. İnanın; iş yapmak için daha erken uyanıyoruz, daha zinde kalkıyoruz. Motivasyonumuzu daha da yükseltiyoruz. Hırs yaptım ben. Daha çok çalışıyorum.
“CHP sadece operasyonlarla mücadeleye odaklanırsa tuzağa düşer”
Belediyelere ve CHP’ye operasyonlar sürerken CHP’nin siyaset yapma biçimi mücadeleye evrilmiş görünüyor. Ne dersiniz?
Size birileri saldırıyorsa siz de elinizi kolunuzu sallayarak hareket edemezsiniz. Mutlaka mücadele edeceksiniz. Genel Başkan Özgür Özel de operasyonların başladığı günden beri çok değerli bir mücadele içinde. Özel’in mücadelesi sadece CHP’li belediye başkanları koruma refleksiyle yaptığı bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye’de hukuk devleti anlayışına saldırıya, demokrasiye tahribata dönük bir mücadele. Meydanların dolup taşma nedeni de bu.
Meydanlara gelenler sadece CHP’li belediye başkanları tutuklandı diye gelmiyor. Türkiye’de demokrasi katledildiği için de geliyor. İnsanlar her alanda adaletsizliğe isyan ediyor. Ekonomide ciddi sıkıntılar var. Ortadoğu’daki gelişmeler kritik. Türkiye’nin siyasal durumu ve sosyolojisi birçok sorunla boğuşmamızı gerektiriyor.
CHP; Türkiye’nin birinci partisi ve iktidara namzet bir partiyse her konuda söyleyecek sözü olmalı.Dikkatimizi bir yere odaklayıp, diğer taraflarda zayıf kalırsak seçmen kitlelerinde bir zafiyet olabilir. Bunu görmeliyiz. Sadece bir konuya dalarsak, tuzağa da düşmüş olabiliriz. Bunu genel başkan da görüyor.
“CHP’de liderlik tartışması gereksiz. Güçlü parti yönetimi olmalı”
Partinizin kurultayı yaklaşıyor, lider değişimi kaynaklı sorunlar aşıldı mı, parti içinde tartışmalar yaşanıyor mu?
CHP içinde sorunlarımız olabilir. Her partide olur. AK Parti’de de vardır. AK Parti birbirine girmiş şu anda. AK Parti ile MHP de birbirine yumruk yumruğa girmiş durumda. Bunu görmemek için gaflet içerisinde olmak lazım. Biz iç sorunlarımızı minimize ederek bu süreci hep beraber sürdürmeliyiz. Bunu özü sözü CHP’li olan biri olarak söylüyorum. Milletvekillerine de belediye başkanlarına da parti yönetimine de görev düşüyor.
Şu aşamada Özgür Özel’in karşısına bir ismin aday çıkacağı ihtimalini görmüyorum. Şimdi liderlik tartışması yapmak da gereksiz. Hem CHP’ye hem ülkeye büyük zarar verir.
Ama bu; sırf şekil, şart yerine gelsin diye de kurultay yapmak değil. Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayın konjonktürü ile bugünkü kurultayın şartları bir değil. O günden bugüne çok şey değişti. Bundan sonra daha zorlu bir süreç bizi bekliyor. Hem iktidardan gelen saldırılarla mücadele edeceğiz hem bir genel seçime gideceğiz. Hatta daha uç gelişmeler olabilir. Anayasa değişikliği olabilir. Belki genel seçimlerle, yerel seçimler birarada olur. Çok ihtimal var. Bütün bu olasılıkları göğüsleyebilecek, taşıyabilecek güç bir parti yönetim yapısının oluşturulması gerekiyor.
Alanda olmuş, yönetim kademelerinde bulunmuş, birikimli insanların yönetimde olması gerekiyor ki; doğru kararlar alınabilsin. Genel başkan doğru yönlendirilebilsin. Bu anlamda ben kurultayı önemsiyorum. Birlik içinde olalım ve kuvvetli bir yönetim yapısı oluşturalım.

Eski kadrolar mı yönetime dahil olsun?
Kadroları kuracak olan ben değilim. Partiyi yönetmeye talip kişinin stratejisi ve uygulamaları olacak. Sayın genel başkan en az benim kadar partiyi iyi anıyor. Deneyimli bir isim. Denge oluşturacaktır ama burada şeklen bir dengeden sözetmiyorum.
Eskisi yenisi hiç fark etmiyor. Nihayetinde ortaya bir sinerji çıkarabilecek bir yapı kurmak lazım.
Partide küsler barışabilir mi, kucaklaşabilir mi?
“Siyasette küslük olmaz. Önemli olan parti çıkarı”
Yeni yönetim kucaklayıcı da olmalı elbette. Şu iyi bilinsin. Siyasette küslük olmaz. Aynı yolu yürüyorsanız mücadeleniz olur. Kazanan olur, kaybeden olur. Parti içi yarışlar olur. Ama bu yarışı küslüğe, kine, nefrete, kutuplara, kliklere bölerseniz kuruma büyük bir zarar vermiş olursunuz. Doğal olarak da benim tercihim; kapsayıcı, kucaklayıcı, eskisi, yenisi ama illa ki partinin yararına bir yönetim kadrosu. Liderlik budur. Sırf barış olsun diye de “onlardan bir kişi, bizden bir kişi” anlayışıyla kadro yapılmaz. Delege hesabıyla hiç yapılmaz. “O bize delege getirir, o getirmez” tarzı yaklaşım parti çıkarına zarar verir.
Özgür Özel, ortaya koyduğu değerli mücadele süreciyle nasıl yeni bir yönetim yapısı oluşturacak göreceğiz. Onun elinde. Ciddi bir başarı sergiledi. Bu başarılı liderliğini tamamlayıcı başarılara ihtiyacımız var. Lider için senin, benim ne dediğim önemli değil. Önemli olan sandıktan çıkacak sonuç, halkın ne dediği.
CHP’ye operasyonlar sürerken iktidarın bir barış süreci yürütmesini siz de çelişkili bulanlardan mısınız?
Hepimiz tabii ki barış istiyoruz. Ama hangi koşullarda bir barış? Barış dediğiniz sürecin içini nasıl dolduruyorsunuz? Şu anda bir süreç yürütülüyor ama net bir durum yok ortada. Süreci iktidar partisinin dışında MHP ve DEM Parti yürütüyor. AK Parti bir var, bir yok. Somut bir bilgimiz yok. AK Parti’nin de çok etkin olduğu bir program yürütülmüyor. Ben partimin bu süreç konusunda çok derin bilgiye sahip olduğunu zannetmiyorum.
CHP ilkesel tavır ortaya koyarak, 50 yıldır süren çatışma ortamının bitmesi gerektiğini, demokratikleşme beklendiğini söylüyor
Umut ediyoruz, süreç başarılı olur. CHP hem kurtuluşun hem kuruluşun partisi. Laik cumhuriyete halel getirecek bazı anayasa değişiklikleri gündeme gelecek olursa CHP tabii ki karşı bir refleksle hareket edecektir.
“DEM Parti seçmeni AK Parti’ye yönelmez”
Terörsüz Türkiye süreciyle birlikte Kürt seçmenin CHP’den kopacağı değerlendirmeleri sizce ne kadar doğru?
Kürt seçmen olarak tanımladığınız DEM Parti seçmeniyse onu ayrı konuşmak lazım. Ama Kürt seçmen deyince sadece DEM Parti seçmeni yoktur.
DEM Parti seçmeni son iki seçimdir yoğun olarak CHP’ye yerel seçimlerde destek veriyor. Ama aynı seçmen 2000’li yıllarda, yani AK Parti’nin iktidara geldiği ilk yıllarda yoğun biçimde AK Parti’ye destek veriyordu. Çünkü iktidar Diyarbakır’a gidip Kürt sorunu diyordu, bu tarafa geldiğinde de Güneydoğu sorunu demiyordu. Demokratikleşme diyordu. Faili meçhuller bir anda yok oldu. O dönem bölge halkının hayatına değen yatırımlar yapılmaya başlandı. Ve bölge halkından oy alındı.
O zaman Kürt seçmen gayet demokratik seçmendi. PKK’lı değildi. Terörist değildi. AK Parti’ye oy veriyordu. Sonra aynı seçmen, aynı kişi, aynı şahıs AK Parti zulmünü, antidemokratik uygulamalarını, kutuplaştırıcı politikalarını görmeye başladı ve CHP’ye yöneltti oylarını.
CHP tarihi bir başarı gösterdi. İstanbul’da, Ankara’da, Mersin’de, Adana’da, Antalya’da belediyeler kazanıldı. O zaman da seçmene PKK’lı, terörist dendi. Biz, PKK’lıların desteklediği belediye başkanları olduk.
Türkiye bu samimiyetsiz siyasetten çıkmalı. Seçmen sana oy verdiği zaman iyi, sana oy vermediği zaman kötü. Şimdi geldiğimiz noktada ne olur? Ben DEM seçmeninin bir daha AK Parti tarafından aldatılabileceğini düşünmüyorum. Yani o kadar da ferasetsiz değildir DEM seçmeni. Siyasal olarak da çok daha yetkin seçmendir DEM seçmeni.
“DEM Parti seçmeni AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayını desteklemez”
DEM Parti seçmeni CHP’ye oy vermeye devam edecek mi yerel seçimlerde?
DEM seçmeninin 2019’da bize oy vermesinin tek nedeni vardı. Antidemokratik uygulamalara karşı CHP’yi desteklediler. İtiraz ettiler, başkaldırdılar iktidara bizimle birlikte. CHP’den hizmet beklentisiyle hareket etmediler.
2024’te farklı bir durum oldu. CHP’li belediyelerin hiç ayrım yapmadan hizmet verebildiğini, hayatı kolaylaştırdığını, kimseyi ötekileştirmediğini iyice gördü DEM seçmeni ve CHP’ye oy verdi. Genel seçimlere de bunun yansıyacağı ortada.
Ben DEM Partili seçmenin önümüzdeki seçimlerde de partisine büyük oranda sadık kalacağını ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde de AK Parti’nin adayını desteklemeyeceğini düşünüyorum. Dikkat edin, Erdoğan’ı demedim. Anayasaya göre Erdoğan zaten aday olamaz. Anayasa değişikliğine gitmeleri de uzak ihtimal. Büyük ihtimal parlamentodan çıkacak seçim kararı.
“Aday tartışması CHP’ye zarar veriyor”
Özgür Özel; İmamoğlu aday olamazsa Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi. Ne diyorsunuz bu adaylık meselesine?
Ben başından beri cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasının bize zarar vereceğini söyledim. Kimi aday yapacaksak şimdi konuşmamak iyidir.
Kulislerde “seçimsiz bir Türkiye” dönemine girildiği de konuşuluyor. İktidarın seçimi gündemden kaldırması mümkün mü?
Seçimsiz bir Türkiye olmaz. Burası muz cumhuriyeti mi? Burası, anayasal bir devlet. Seçim ertelemek felan kolay değil.

