Her gün onlarca haber girişi yapılan, tasarımı profesyonel, her gün güncellenen içeriğine bir tasarımcının elinin değdiği açık ama bu kadar çabaya rağmen içinde tek bir ismin, künyenin yer almadığı haber portalları her zaman ilgimi çekmiştir. Türkiye’de cemaatin, dünyada İran istihbaratı ve Rus istihbaratının böyle onlarca sitesi var.
Bu aralar malum Pelikan peşinde koşarken tesadüf eseri onlardan birine daha rastladım. Sitenin adı http://www.duvardibi.tv/. Sitenin adının Fatih’te “İslamcıların” takıldığı meşhur çay ocağından geldiğini tahmin etmek zor değil. Sitenin sloganı da zaten “Millî ve Yerli Haber portalı”
Ama karşımızda bir “İslamcı” haber sitesi yok yanlış anlaşılmasın. Haziran 2015’ten beri açık olan, her gün onlarca haber, yorumun özel hazırlanmış görseller, kolajlar eşliğinde girildiği bu profesyonel sitenin hedefinde; AK Parti ve çevresinde yer almış bazı isimler, gazeteciler, entelektüeller var. Ne tesadüf ki bu isimler Pelikan bildirisindeki isimler aynı!
Birkaç başlık verince ne demek istediğimi anlayacaksınız:
“Mahallenin soytarısı özür diledi” (Hakan Albayrak için)
“Domuz lokantasında ete doyan sözde muhafazakârlar!” (Karar ekibi bir et lokantasına gitmiş)
“Kasap Selvi” (Abdülkadir Selvi)
“Aydın Doğan’ın çomarı o dört muhafazakâr yazar için havladı”
“Eşcinselleri savunan İslamcı (İsmail Kılıçarslan için)
“Fethullahçılık bitti, mesiyanik Davutoğluculuk başladı”
Son başlık en güncellerinden. Site neredeyse Pelikan’ın Sesi olarak yayınına devam ediyor günlerdir. Bunlar o başlıklardan birkaçı:
“AK Parti Karar fitnesinden rahatsız olmuyor mu?” “Fitnecilerin yeni planı: AK Parti’yi bölmek için harekete geçtiler” (Tabii Etyen Mahçupyan fotoları eşliğinde)
“Karagül hocasını sattı”
“Yerli ve millî kalemlere savaş açan Yeni Şafak’ta deprem”
Bu tartışmalardan hiç haberi olmayan biri için “Hepsi yandaş, AK Partili” denip geçilecek bu isimler hakkında yine aynı çevreden biri tarafından yazıldığı anlaşılan bu ‘çakma’ haberlerdeki öfke epey şaşırtıcı bulunabilir. Nereden çıktı bu öfke, şiddet en azından ben bu kadarını takip edememiştim.
Çakma yazıların içeriği başlıklardan daha da belaltı. Mesela “Acınacak haldesin Karaalioğlu” başlıklı ‘yazı’dan bir bölüm okuyalım:
“Kaybettiler ya, Erdoğansız Türkiye projesi için yapmadık sinsi fitne operasyonu bırakmadılar….Tıpkı Fettuşiler gibi. Yapmadık zulüm bırakmadılar, devletin balyozunu yiyince “mağduruz” diye zırlamaya başladılar”
Ama herhalde en ilginci “Davutoğlu hakkında ilginç iddialar” manşetiyle Oda Tv yazarı Mümtaz İdil’in şu yazısına yer vermeleri:
“Kendisinden çok uzakta, ABD’de ise aynı yıl Stanford Üniversitesi’nde geleceğin Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice, Siyaset Bilimi Bölümü Dekanlığı görevine geliyordu. Rice, buradaki görevini 1999 yılına kadar sürdürdü. O sıralarda yazdığı bir yazıda Ahmet Davutoğlu’ndan söz ederek, geleceğin önemli bir politikacısı olacağından, ileride Davutoğlu’nun “devlet başkanı” olabileceğinden söz etmişti. Ama Rice, nasılsa böyle bir “öngörüde” bulunabilmişti. Davutoğlu aslında ABD’nin, Türkiye’nin başına gelecek “prenslerinden” biriydi, ama ansızın Recep Tayyip Erdoğan ortaya çıktı ve ABD’nin Davutoğlu üzerinde oynadığı gelecek planlarını bozdu.”
Ama benim bu siteyi bulmama neden olan esas ilginç haber ise şu: Fetroll Gazetesi. http://www.duvardibi.tv/2016/05/fetroll-gazetesi-cumhuriyet/. Haber Pelikan Bildirisi’ni yayınlayan hesaptan sonra açılan ve dedikodular paylaşan başka bir Pelikan hesabının orijinal Pelikan hesabı olmadığını iddialı bir şekilde anlatan bir açıklama haberi. Okuyalım:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın isimlerin yayımladığı söylenen ‘Pelikan Dosyası’nın internet sitesinde Twitter’daki ‘@pelikanbildiri’ adlı hesaba ilişkin açıklama yapılmıştı. Açıklamada, “Bu blogun sosyal medyada hiçbir hesabı yoktur! Bu blog dışında hiçbir yerde şubesi yoktur ve olmayacaktır! Özellikle Paralel şerefsizlerin açtığı ‘@pelikanbildiri’ hesabına itibar etmeyiniz!” denilmişti. Twitter’daki hesabın Pelikan Bildirisi’nden 5 yıl önce açılmış olması da iki hesap arasında bağlantı olmadığını doğruluyordu. Bu twitter hesabının yazdıkları doğru mu bilinmez. Ancak iki hesap arasında bir bağlantı olmamasına rağmen söz konusu twitter mesajları Pelikan bildirisininmiş gibi haberleştirildi. Son kurban ise Cumhuriyet gazetesi oldu.”
Neredeyse insan Pelikan Bildirisi’ni yazanlar mı göndermiş bu açıklamayı diyor. ‘Pelikan Dosyası’nı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın isimlerin yayımladığını kim söylüyor acaba, şu ana kadar tam tersi olduğu görüldü ve söylendi hep. Ayrıca bu site birinci Pelikan hesabının orijinal, diğerinin çakma ve cemaatçi olduğuna nasıl böyle emin oldu? Ve tabii niye böyle bir haberi bu üslupla yapma ihtiyacı hissetti?.
Bütün bu soruları sormak için sitede künye ya da bir isim arıyorsunuz: YOK.
Oturup bütün gün fikirlerinden hoşlanmadığı AK Parti’ye yakın yazarlara çakan yazılar kaleme alan, özenle hazırlanmış kolajlarla siteye koyan kişi demek ki bir hayırsevermiş. Adının bilinmesini istemiyormuş? Tıpkı Pelikan Bildirisi’ndeki insanlar hakkında iftiralar kaleme alıp sonra adının altına imzasını atamayan kişi/kişiler gibi.
Sitenin Twitter adresinde konum olarak görünen “Estonya Talinn”e gidip araştıracak kadar merak ediyor insan.
Ama galiba ve maalesef daha yakınlarda bir yerde bu Duvar Dibi. Belki de Pelikan’lar da onlarla paralel uçan akbabaların inleri de orada bir yerdedir. Türkiye’nin tasfiye etmesi gereken kötü aklın son nesli karşımızdaki. İçeriğinin ne olduğu, ne uğruna hareket ettiğinin hiçbir önemi yok. İftiracı, tasfiyeci, iktidar mücadelesi verirken belaltı yöntemler kullanmaktan çekinmeyen bir akıl bu. Bu aklın Fatih Duvar Dibi’ndeki o mütevazı çay ocağından neşet etmediği çok açık.
Bazıları içine atar, susar, bazıları da kendisine atılan iftiraları kafaya takar, peşini bırakmaz.
Pelikanların inlerine girmeye az kaldı…