Türkiye'de iktidar umudunu kaybeden muhalefet, komşu ülkelerde iktidar olmayı hedefliyor gibi görünüyor.
Örneğin CHP Tahran'da, HDP ise Moskova'da seçimlere girse Türkiye'de gördüklerinden daha çok teveccüh bulacakları kesin.
Türkiye'nin Suriye'de çıkarlarını savunduğu için linç edilen Deniz Baykal absürd bir şekilde mezhepçilikle suçlanıyor. Partiden ihracı isteniyor. Sebep Ortadoğu'ya giriş kitaplarında yer alabilecek bir cümle: "Halep bir Sünni kentidir." CHP'nin desteklediği Beşar Esad'ın bile itiraz etmeyeceği bir tespit…
Diğer yandan HDP, TBMM'de değil Duma'da temsil edilse daha uygun düşer.
PKK'nın sponsorlarına uygun şekilde değişen bir dış politika algısı takip ediyor.
İran, Hizbullah, Esad rejimine gönderilen selamlar, büyük patronla devam ediyor.
Selahattin Demirtaş'ın birden Ahrar-uş Şam'a yönelik yoğun ilgisinin Moskova'dan gelen bir talimat sonucu olduğunu kestirmek için müneccim olmaya da gerek yok.
Durup dururken, uluslararası toplum tarafından tanınan bir muhalif grubu, Ahrar-uş Şam'ı hedef almasının Suriye'de yapılan sözde ateşkes süreci zamanında gelmesi tesadüf olmasa gerek.
HDP'nin Türkiye'de Rusya'nın bölge politikasının halkla ilişkiler ayağını yürüttüğünü görmek için bir kristal küreye de ihtiyaç yok.
Ankara'nın göbeğinde onlarca kişiyi öldüren bir saldırının failinin anmasına katılan bir partiden insanlık, izan ve yerlilik bekleme gafletine düşmemek lazım elbette.
Lakin HDP, sadece Türkiye'yi değil, Kürtleri de kaybediyor bu ahlaksız siyaset ile.
Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Mehmet Yanmış'ın yaptığı araştırmaya göre PKK'nın gençlik yapılanmasının gerçekleştirdiği eylemlerin Kürtlere zarar verdiğini düşünenlerin oranı daha yüksek çıkıyor Türkiye'nin Kürt illerinde.
Tabanını kaybeden bir hareketin daha büyük bir şevkle uluslararası istihbarat örgütlerine ihtiyaç duyuyor olmasını açıklayan en önemli faktör de bu olsa gerek.