İsrail’in “meşru savunma hakkı” çerçevesinde Hamas’a karşı başlattığını öne sürdüğü Gazze Şeridi’ne yönelik hava ve kara harekâtında yaşamlarını kaybedenlerin sayısı 700’ü aştı. İsrail silahlı kuvvetlerinin karşısında düzenli bir ordu bulunmadığı için kayıpların çoğunluğunu Filistinli siviller oluşturuyor. BM verilerine göre, sivil kayıpların yaklaşık üçte biri de çocuk ne yazık ki.İnsani açıdan trajik bir sonuca yol açması öngörülebilir olduğu halde böyle bir operasyona karar vermiş olan İsrail’in sağ/aşırı sağ ağırlıklı üçüncü Netanyahu hükümeti ise, ABD yönetimi ve büyük AB hükümetlerine dayattığı “meşru savunma hakkı” hikâyesine sokaktaki adamı şaşırtacak yeni bölümler eklemekten geri kalmıyor. Nitekim Başbakan Netanyahu’nun Amerikan ABC kanalına yaptığı açıklamaya bakılırsa, sivil ölümlerin sorumlusu da Hamas. Dediğine göre, “Hamas silahlarını özellikle insanların yaşadığı yerlerde saklıyor. İsrail’e fırlattığı füzelerin bazıları da Gazze’ye düşüyor.” Şimdilik bunu kasten yaptığı iddiasında bulunmuyor (!) Ama Hamas’ın sivil ölümlerinde “çifte sorumluluğu” olduğunun da altını çiziyor: “Sivilleri hedef almak, onların arkasına saklanmak çifte savaş suçudur”.Aslında Hamas’a yönelik bu suçlamalar Netanyahu tarafından bir gecede uydurulmuş değil. Bu konuda bir süredir yazılıp çiziliyor. Örneğin ara sıra atıfta bulunduğum eskiden The Washington Post’u çıkaran Graham Holdings Company’nin Slate.com ve Fransızca versiyonu Slate.fr sitelerinde İsrail’in tezlerine sık, sık yer veriliyor. Son olarak Slate.fr’de okuduğum William Saletan imzasını taşıyan bir yazıda (http://www.slate.fr/story/90023/le-hamas-est-en-train-de-detruire-gaza) İsrail’in sorumluluğu kabul edilmekle birlikte İslami hareketin de Gazze’ye zarar verdiği anlatılıyor.Yazıda ilk olarak Hamas’ın “her İsrailli meşru hedefimizdir” düsturuyla İsrail kentlerine füze fırlatmasının İsrail hükümetini provoke ettiği vurgulanıyor ki bu görüşe katılmamak mümkün değil. Bu bağlamda fırlatılan füzelerden bir bölümünün Gazze’deki binaların üzerine düştüğü, hatta iki kez elektrik kesintisine de yol açtığı belirtiliyor.Yazıda ifade edilen ikinci görüş ise bugün yaşanan katliamın kabul edilemez gerekçesini oluşturuyor. Hamas’ın İsrail’e “Demir Kubbe” koruyucu sistemi nedeniyle etkili olmayan füzeleri gelişigüzel fırlatmasının hiçbir anlamı yok. Ama tam da bu nedenle İsrail’e böyle bir sisteme sahip bulunmayan Gazze’ye aynen karşılık verme hakkı doğmuyor.Bu noktadan hareket edildiğinde Hamas ya da İzzettin El Kasım Tugayı’nın açık bir alanda İsrail birlikleri karşısına çıkmamasını “sivil halkın arkasına saklanmak” olarak ifade etmek doğru değil. Burada düzenli bir savaş değil, asimetrik bir mücadele var. Orantısız bir güce dayanan böyle bir mücadele, sivil halka zarar vermeden yapılamayacağına göre, bu kararı almak sadece çılgınlık değil, aynı zamanda insan haklarının başında gelen yaşam hakkının bilerek ve isteyerek ihlali anlamına geliyor.BM İnsan Hakları Konseyi’nin aldığı karar 23 Temmuz’da bu nedenle Cenevre’de toplanan BM İnsan Hakları Konseyi (BMİHK), 17 çekimser (çoğu AB üyesi), 1 ret (ABD) oyuna karşılık 29 oyla, İsrail harekâtının Gazze’de yol açtığı insan hakları ihlallerini araştırmak üzere bir komisyonun görevlendirilmesini kararlaştırdı. Karara dayanak oluşturan metin Filistin tarafından önerilmiş, Konsey üyesi Arap ülkelerinin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisine sahip üyelerinden Rusya tarafından da desteklenmişti.BMİHK, coğrafi bölgeler itibariyle Genel Kurul tarafından üç yıl için seçilen 47 üyeden oluşuyor. Her yıl üçte biri yenilenen Konsey’de ardı ardına altı yıldan fazla görev yapılamıyor. 2014 itibariyle Türkiye’nin üyesi olmadığı BMİHK’de Güvenlik Konseyi’nin veto yetkili iki üyesi daha (İngiltere ve Fransa) bulunuyor.Kararın önemli işlem paragraflarına gelince, Filistinlilerin ivedilikle uluslararası koruma altına alınması, İsrail saldırılarının derhal durdurulması, BM’nin bölgeye uluslararası bir araştırma komisyonu göndermesi, görevlilerce gözlemlenen insan hakları ihlalleri ve işlenen suçları içeren bir liste düzenlenmesi ve sorumluların kimliklerinin daha sonra yargılanmak üzere belirlenmesi öngörülüyor. Ayrıca görevlendirilecek komisyonun hazırlayacağı raporu Şubat/Mart döneminde sunması isteniyor.BMİHK’nin bu dönem üyesi olmayan İsrail’in alınan karara tepkisi tahmin olunacağı gibi son derece sert oluyor. Kararı “parodi” olarak niteleyen İsrail’e göre, Konsey Hamas’ın okulları silah deposu, hastaneleri karargâh olarak kullanma kararını araştırmakla görevli bir komisyon görevlendirmeliydi. Konsey toplantısına katılan İsrail temsilcisi Eviator Manon, Hamas’ı El Kaide, IŞİD, Boko Haram ve Hizbullah’a benzetiyor ve ülkesinin meşru savunma hakkının altını kalın çizgilerle çiziyor.Ne var ki sokaktaki adam Gazze’ye giren, beyaz fosfor gibi kimyasal nitelikli olanlar dâhil modern silahlarla, arkasına Hamas’ın saklandığını iddia ettiği sivil halka saldıran bir ülkenin nasıl meşru savunma hakkı bulunduğunu bir türlü anlamıyor. Bunun için kendisine İslamcı ya da kökten dinci, hatta bazen terörist denilmesini ise hiç ama hiç kabul etmiyor.
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik