Avrupa Birliği ülkelerinde Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılıyor. Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu seçimlerle birlikte AB’nin yeni yönelimi belli olacak. Genişleme sürecek mi, İngiltere yeniden AB’ye dönebilecek mi? Yükselen ırkçılık bu seçimlerde AB'nin içinde yeni ve etkili bir zemin bulabilecek mi?
Dünya ve AB kamuoyu bunları tartışırken Avrupa’da sağın en güçlü olduğu ülkelerden Avusturya’da, ırkçılar büyük bir skandala imza attılar. Başbakan Yardımcısı, koalisyon ortağı ve ırkçı FPÖ (Özgürlük Partisi) lideri Heinz Christian Strache, skandal kasetiyle Avrupa gündeminin ön sırasına oturdu. İspanya’nın skandallarıyla ünlü İbiza adasındaki bir villada, Rus oligarşisiyle ilişkileri olduğunu iddia eden iki kadınla kaseti yayınlandı.
Kasette ırkçı politikacı, kadınları etkilemeye yönelik konuşmalar yapıyor. Üstelik sarhoş. Kadınlardan kendi partisine yakın vakıflara bağış yapmalarını istiyor, bunun karşılığında da Rusya’ya ihale imkanı sağlamayı vaad ediyor. Avusturya’nın en etkili gazetesi Kronenzeitung’u satın alıp milliyetçi bir yayın çizgisi izleyerek partilerinin oyunu yüzde 34’e çıkarabileceğini söylüyor.
En yakın dostu Orban
Skandalın kahramanı Strache’nin AB’deki en önemli dostunun Macar Başbakanı Viktor Orban olması ilgi çekici. Orban, medya üzerinde kurduğu egemenlik, göçmen düşmanlığı ve otoriter uygulamalarıyla tanınıyor. Aşırı sağ, AB seçimlerinde Brüksel’deki parlamentoda tayin edici bir güç oluşturmayı umuyordu.
Böylece AB'nin merkezinde milliyetçi bir cephe kurulacaktı. Bu skandal, onlara ciddi bir darbe vuracak gibi görünüyor. Aşırı sağın yükselişi AB’nin demokrasi normlarını tehdit ederken, bir yandan da ABD ve Çin gibi büyük ekonomik güce sahip ülkelerle rekabet telaşı yaşanıyor. Avusturya'daki skandalın AB’deki yön arayışını nasıl etkileyeceğini kestirmek o kadar kolay değil.