Mustafa Ali Aykol: Her ne kadar ABD’de Trump’ın çağrısı üzerine Kongre binasının basılmasının ardından yoğunlaşmış olsa da siyasal şiddet tartışması dünya için de Türkiye için de yeni bir şey değil. Türkiye’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan yumruklu saldırı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in evinin önündeki eylem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın uğradığı saldırı, gazetecilerin, sanatçıların uğradıkları çeşitli saldırılar sadece birkaç örnek. Peki nedir bu siyasal şiddet?
Cennet Uslu: Çok basit bir tanım yapabiliriz. Siyasal saiklerle uygulanan şiddet olarak tanımlayabiliriz siyasal şiddeti.
Siyasal şiddetin uygulayıcısı kimler?
Öncelikle, devletler ya da iktidarlar siyasal şiddet uygulayabiliyorlar. Bunlar işkence olabiliyor, gözaltında kayıplar olabiliyor, kaçırılmalar olabiliyor.
İkinci grup organize örgütler, illegal örgütler. Bu örgütler de kendi katı ideolojik görüşleri doğrultusunda siyasi hedeflerine ulaşabilmek için şiddetin tek geçerli yol olduğunu düşünüyorlar. Terör yoluyla propagandalarını yapıp amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Katı bir örgütlenmeyle, silah kullanımını da içeren bir örgütlenmeyle bir ideoloji etrafında bir araya geliyorlar.
Siyasal hareketlerin bir ayağında şiddet uygulama hali, hedeflerine ulaşma konusunda şiddeti doğrudan ya da dolaylı şekilde kullanma durumu söz konusu olabiliyor.
Bu durum bazen toplumsal iç savaşa vs bile dönebiliyor.
Siyasal şiddet, haliyle demokratik sistemler açısından siyasetin gayrimeşru versiyonu; siyaseti dışlayan, reddeden, siyasetin dışında amaçlara ulaşmak için kullanılan bir araç gibi görünüyor. Bunun için sistemin az ya da çok demokratik bir sistem olması, muhalefetin kendini az ya da çok ifade edebiliyor olması gerekiyor.
Böyle bir ortamda şiddet kullanmak illegal olmasının yanı sıra gayrimeşru olarak da kabul edilebiliyor.
Söyleşinin tümü için: