DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Altınordu ilçe kongresinde açıklamalarda bulundu. Babacan, Gara operasyonuyla ilgili iktidarın sorumluluğunu hatırlatarak, “Bu operasyon başarılı olsaydı Cumhurbaşkanı kameraların karşısına geçecekti. ’Ben başardım’ diyecekti. Aldığınız kararların faturasını başkasına kesemezsiniz. Nerede bir hata yaptım diye düşünün” dedi.
Babacan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
Tüm milletimize bir kez daha başsağlığı diliyorum. İki hafta önce o haftanın başında Cumhurbaşkanı “Çarşamba günü millete sesleniş konuşmamı izlemenizi özellikle tavsiye ediyorum, sizlere birçok güzellikleri takdim edeceğim” diye bir açıklama yaptı, bir müjde beklentisi oluşturdu. Çarşamba sabahı oldu, müjde yok. Öğlen oldu, müjde yok, akşam oldu bir haber yok.
Cumhurbaşkanı her fırsatta konuşuyor ama bahsettiği müjde bir türlü açıklanmıyor. Ekranlar suspus, medya suspus. Sonunda maalesef müjde değil çok acı bir haber aldık. PKK terör örgütü tarafından kaçırılıp, 2015’ten beri alıkonulan vatandaşlarımızın, o operasyonda görev almış olan askerlerimizle beraber şehit olduğunu öğrendik.
Savunma ve güvenlik uzmanlarına sorduk, bu nasıl olur, bir kurtarma operasyonu böyle mi yapılır diye? “Böyle bir kurtarma operasyonu olmaz” diyor bu işin uzmanları. “Bu iş gayet sessiz, itinalı bir şekilde yürütülür ve aniden girilir çıkılır” diyorlar. “Böyle davul zurna çalarak, erkenden yapılan müjde duyurularıyla kurtarma operasyonu olmaz” diyorlar bu işi bilenler. Ortada bir başarısızlık olduğu çok açık. 16 vatandaşımızın canıyla bedelini ödediği bu başarısızlığın hesabının birilerinin vermesi lazım.
“Hesap vermesi gerekenler kendi partisinin güle eğlene kongresini yapıyorlar”
Bakıyoruz hesap vermesi gerekenler kendi partisinin güle eğlene kongresini yaptıkları salondan telefonla arıyorlar. Utanmak, sıkılmak yok. Kongre ortamı eğlenceli, lebaleb dolu koronavirüse rağmen. Oradan herkesin duyacağı şekilde şehit annesine telefon ediliyor, mikrofonlarla ve hoparlörle bağlanılmaya çalışılıyor.
Düğün evinden cenaze evine telefon açıp adeta şov yapmaktan çekinmiyorlar. Bunların artık bu toplumun gerçeklerinden, bu ülkenin vatandaşlarının hissiyatından ne kadar kopmuş olduklarının belki de en önemli göstergelerinden bir tanesini daha yeni yaşadık. Bu ülkenin kıymetli gençlerinin birilerinin siyasi rantı için feda edilmesini reddediyoruz.
“Faturayı başkasına kesemezsiniz”
Ben buradan Cumhurbaşkanı’na sormak istiyorum. Hepimiz biliyoruz ki bu operasyon başarılı olsaydı, müjde haberiyle Cumhurbaşkanı kameraların karşısına geçecekti. Sanki vatandaşlarımız beş seneden fazla bir süredir terör örgütü tarafından alıkonulmamış gibi bunu başarı olacak sunacaktı. “Ben başardım, ben yaptım” diyecekti. Ama öyle olmadı yapılan hatalar neticesinde 16 vatandaşımızı kaybettik ve bu başarısızlıktan dolayı sorumluluğu üstlenen kimse yok ortada. Sayın Erdoğan aldığınız kararların faturasını başkasına kesemezsiniz. Nerede bir hata yaptım diye düşünün.
Gençlerimizin ailelerine sağ salim kavuşması için üstüme düşeni yaptım” diyebiliyorsunuz. Sorumluluğu üstlenip hesap vereceğiniz yerde kalkıp bir de muhalefetten hesap soruyorsunuz. Siz siyasete ayar vermeye çalışacağınıza önce şu sorulara cevap verin. Terör örgütünün elinde başka vatandaşlarımız var mı? Varsa, kurtarılmaları için ne yapacaksınız?
Bu vatandaşlarımızın önümüzdeki ramazanı, bayramı aileleriyle, arkadaşlarıyla beraber geçirmeleri için sevdikleriyle kucaklaşmaları için terör örgütünün elinden kurtulmaları için ne yapacaksınız? Eğer terör örgütünün elinde hâlâ kaçırılmış ve zorla tutulan vatandaşımız yoksa o zaman buyurun deyin ki başka bir vatandaşımız yok. Eğer yoksa çıkın bunu açıklayın eğer varsa biraz önce sorduğum sorulara cevap verin.
“Kendi yaptıkları yıkımdan bile haberleri yok”
Biz özgürlükler, demokrasi, adalet, huzur ve refah için yola çıktık. İnsan varsa devlet vardır anlayışı ile harekete geçtik. Önce insan dedik. Tek bir vatandaşımızın dahi bu ülkede kendini garip, dışlanmış, öteki hissetmemesi için kendimizi ortaya koyduk. Biz, herkesin güven içerisinde yaşadığı bir Türkiye’yi inşa etmek için buradayız. Temel amacımız herkesin insan onuruna yaraşır, iş, aş, huzur ve refah sahibi olduğu bir ülkedir. Hedefimiz yatırımla, üretimle, ihracatla, bilek gücüyle, alın teriyle, akıl teriyle büyüyen, herkese fırsatlar sunan bir Türkiye’dir.
Terör örgütü tarafından kaçırılan ve zorla tutulan, sadece askerimiz ve polisimiz değil, tüm milletimizin “onuru ve gururu” dur.
Bugünkü iktidar, uluslararası ilişkileri eline yüzüne bulaştırmış durumda. Koskoca ülkenin dış politikası bir kişinin duygularına feda ediliyor.
İşte bunun içindir ki, Türkiye terörle mücadele gibi bir alanda bile haklı taleplerinin karşılığını bulamıyor. Ülkenin her alanda güvenilirliği, itibarı ve tutarlılığı sorgulanınca, bir kişinin dürtülerine göre hareket edince, ülkemiz artık maalesef “değersiz” görülmeye başlandı.
Kötü yönetimin bedelini gençlerimiz canıyla, aziz milletimiz de onuruyla ödüyor. Yazıktır, günahtır. Çok üzülüyoruz arkadaşlar.
Şimdi “Gara ele geçirildi, Gara temizlendi” diyorlar. Soruyorum buradan: Şu an Gara’da kaç askerimiz var? Onlar cevap veremez. Ben söyleyeyim. Kaç asker biliyor musunuz değerli arkadaşlar: Sıfır. Operasyona katılan askerlerimiz geri döndü ve Gara yine eski Gara.
Ortaklarıyla birlikte günbegün ülkemizi daha da kötüye götürüyorlar. Şehit haberleri yüreklerimizi yakıyor, ülkemiz yoksullaşıyor, milletimiz kuru ekmeğe muhtaç hale geliyor, enflasyon canavarı durdurulamıyor. Peki manzara böyleyken küçük ortak ne yapıyor? Bildiği tek işi yapıyor. Meclis kürsüsünden herkese hakaretler, küfürler savuruyor.
Biliyorsunuz Bahçeli konuşmaya başlayınca, ülkenin 4’te 3’ünü hain ilan ediyor. Bir de 28 Şubatçı küçüğün de küçüğü ortak var. Perinçek’ten bahsediyorum. “Hükümetin rotasını ben çiziyorum” diyor. Her akşam bazı kanalların kadrolu yorumcusu olarak görüyoruz kendisini. Bunların bugüne kadar bu millete en ufak faydası dokunmuş mu acaba? Memleketin hangi sorununu çözmüşler?
Sonuçta üç ortak da sıkıştığı zaman ayni şeyi yapıyor. Eleştiren, itiraz eden kim varsa, hemen başlıyorlar ezberden aynı nakarata.
Ekonomi nasıl yönetilir derslerimizi galiba biraz dinlediler; bakın akraba bakan kayboldu. Hatta koltuk boş kaldığı gün Türk Lirası son dönemde hiç olmadığı kadar değer kazandı.
Bir rivayete göre, Deva Partisi olmasaydı Merkez Bankası’nın 130 milyarlık rezervlerinin çar çur edildiğinden kayınpederin haberi bile olmayacaktı. Hele hele Merkez Bankası rezervlerinin 50 milyar dolar eksiye düştüğünden de hiç haberi olmayacaktı. Yine bir rivayete göre doların, enflasyonun halinden de haberi olmayacaktı.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi boyunca oluşan borç stokunun iki senede ikiye katlandığını da muhtemelen bizden öğrendi. Çünkü artık gerçeklerle, hakikatle bağlarını koparttılar. Bırakın milletin gündemini, kendi yaptıkları yıkımdan bile haberleri yok.