Aylar önce Serbestiyet sayfalarında yayımlanan bir analizde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ilginç bir konuşma-iletişim tarzının olduğuna işaret etmiş, şöyle demiştik:
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konuşma tarzında ilginç bir şey var. İzah ediyor gibi yaparken mesele daha karmaşık bir hal alıyor ya da bir şeyi izah ederken devreye yeni bir muğlaklık giriyor. “
Zaman içinde, Bakan Koca’nın kendine has konuşma-iletişim tarzının bir özelliğine daha şahit olduk: Sürekli vaatlerde bulunuyor, kesin tarihler veriyor ve bunları sürekli olarak yeniliyor… Fakat bunu yaparken asla önceki vaadini hatırlatmıyor, sanki daha önce aynı konuda birden fazla vaatte bulunduğundan hiç söz etmiyor; böylece “gerçeği” her defasında yeniden kuruyor.
Bu tarzın en belirgin örneğini Bakan Koca’nın tarihleri ve sayıları sürekli olarak değişen aşılama vaatlerinde bulabiliriz.
Koca, 27 Aralık’ta Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a verdiği özel söyleşide şöyle dedi:
“En büyük rahatlığımız toplumun yüzde 60’ının aşılanmasıyla sağlanacak. Haziran ayı itibarıyla bu hedefimize ulaşabiliriz diye umuyorum.”
Fahrettin Koca 25 Şubat’ta da kameraların önünde şöyle konuştu:
“Nüfusumuz belli. Bizim Nisan en geç Mayıs sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz. Bu ne demek, 52,5 milyon insanımızın aşılanması demek. Ne zamana kadar? En geç Mayıs ayına kadar bitirmek istiyoruz.”
Ve 11 Mart… Şu sözler de Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının tespit edilmesinin (11 Mart 2020) birinci yıldönümü vesilesiyle düzenlediği basın toplantısından:
“Planladığımız şekilde, nüfusumuzun yarısının aşısını sonbahardan önce yaparsak, salgın, üzerimizde ağır bir baskı olmaktan çıkacak.”
Dikkat edin, bunların hiçbirinde daha önce konulan hedefleri hatırlatıp neden gerçekleştirilemediğine dair bir izahat yok. Onlar hiç olmamış, o sözler hiç sarf edilmemiş gibi davranıyor Bakan.
Hatta “planladığımız şekilde” vurgusuyla, nüfusun yarısının aşılanması hedefi için zaten baştan beri sonbaharı işaret ettiğini imâ ediyor; muhtemeldir ki böylece bazı zihinleri tembelliğe sevk edip hafıza kazısına girişmelerini baştan engelliyor.
Hükümetin organik uzantısı haline gelmiş gazetelerden birinde de Koca’nın sonbahar takvimi için “Sonbaharda nüfusun yüzde 50’sinin aşılanmış olacağını bir daha tekrarladı” ibaresinin de aynı kapıya çıktığını, aynı amaca matuf olduğunu söyleyebiliriz. Yani: Bakan hep ‘sonbahar’ demişti, işte şimdi de bu vaadini tekrar kayda geçiriyor.
Ucuz numaralar diyebilirsiniz ama, işe yaradığına kuşku yok.
Bir de şu soru takılabilir kafalara: Peki, Bakan Koca gazetecilerin eski vaatlerini hatırlatmasından, çelişkiyi göz önüne sermesinden de mi korkmuyor.
Hayır, korkmuyor. Bir kere ‘bizimkiler’den (ki yaklaşık yüzde 90 ediyor) böyle bir kontra soru gelmeyeceğini biliyor. Geri kalan yüzde 10’u da yine kendi konuşma-iletişim tarzının bir başka ögesiyle sessizleştirebileceğine inanıyor. Bakan Koca’nın tarzının bu veçhesini de bu yazının girişinde işaret ettiğim Serbestiylet analizinde şöyle dile getirmiştik:
“Aslında yumuşaklığıyla olsun, bu dönemin alâmet-i fârikası basın toplantılarında ‘akredite gazeteci’ uygulamasını reddetmesiyle olsun kendisine rahatlıkla soru sorulabilir bir bakan profili çizmesine rağmen, gazetecilerin basın toplantılarında sorularla bakanı sıkıştırmaması da büyük ölçüde onun bu tarzına bağlanabilir: Gazetecileri sakinliğiyle, açıklıyor gibi yapıp açıklamıyor oluşuyla yoruyor ve onlardaki soru sorma hevesini kırıyor.”