8 Ağustos 1993’te, Norveç’te, 19 yaşındaki Ellen Enger Müller, bir kız çocuğu doğurur. Şimdi 47 yaşında olan Ellen’in kızı Emilie Enger Mehl, 28 yaşında. Emilie, 24 yaşında milletvekili olarak girdiği Norveç Meclisi’nde, Adalet Bakanlığı koltuğunda oturuyor. Norveç’te 19 kişilik bakanlar kurulunun 10 üyesini kadınlar oluşturuyor. İsveç’te de değişim yaşanıyor. Sosyal Demokrat Parti’nin yeni lideri Magdalena Andersson, İsveç Başbakanlığı’ndan istifa eden Stefan Löfven’in yerini alacak.
Magdalena, İsveç hükümetini kuran ilk kadın olacak. İsveç Anayasası’na göre, Başbakan olarak Parlamento tarafından onaylanması gerekiyor. Almanya’da da siyasetin yaşlanması gündemde. Geçenlerde yapılan seçimlerde parlamentonun yaş ortalaması 47 oldu. İsveç’in yaş ortalaması ise 41. Kadın oranı, yüzde 35. Kadın milletvekili oranı sol partilerde yüzde 50’nin üzerine çıkarken sağ partilerde çok düşük.
Partilere göre kadın milletvekili oranı: Yeşiller yüzde 59, Sol Parti yüzde 54, Sosyal Demokrat Parti yüzde 42, Liberal FDP yüzde 25, Hıristiyan Demokratlar CDU/CSU yüzde 23, aşırı sağcı AFD yüzde 13. Daha birçok gelişmiş ülkeyi, kadınların ve gençlerin durumu açısından inceleyebiliriz. Finlandiya, Yeni Zelanda, Avustralya, Belçika ve de başka bir ülkede demokratikleşmeyle bu oran arasındaki ilişkiyi gözden geçirebiliriz.
Yaşlı ve erkek Meclis’imiz
Bütün bunlara neden ihtiyaç var? Türkiye seçimlere hazırlanıyor. Ülke ciddi bir siyaset krizinde. Ekonomi zorlanıyor. Toplumun geleceğe ilişkin endişeleri artıyor. Meselenin yalnızca bunlarla sınırlı olmadığını görebiliyoruz. Meclis’imiz yaşlı ve erkek. Yüzde 83’ü erkek olan TBMM’nin yaş ortalaması 50. Türkiye’nin yaş ortalaması ise 31. Siyaset yorgun. Ülkemiz nüfusunun yarısı kadın, büyük çoğunluğu genç.
Onların derdini, beklentilerini, öngörülerini, duygularını temsil edecek bir siyaset düzenlemesi yok. O zaman, “Ne olacak Türkiye’nin hali!” konusunu, gençler ve kadınlar açısından yeniden tartışmaya açacağız. İktidarın da muhalefetin de siyaseti gençleştirmek konusunda ne yapmak istediğini öğrenmek isteriz. Aynı şekilde yüzde 17 kadın milletvekili oranıyla demokrasiden söz etmek çok gerçekçi görünmüyor.
Değişecek mi bu tablo? Siyasetin önündeki temel soru bu. Her kriz aynı zamanda fırsatlar yaratır. Türkiye bu krizi ancak gençlerini ve kadınlarını siyasete katarak aşabilir. Türkiye’de kadınlar ilk kez 1935 yılında milletvekili olabilmişler. Bu konuda önde gelen Avrupa ülkelerini birkaç yıl veya birkaç on yıl geriden takip etmişiz. Aradan 86 yıl geçti. Ne kadar değişim oldu?