Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin, bugünkü köşe yazısında geçmişte TBMM başkanlığı da yapmış olan Cemil Çiçek ile yaptığı görüşmeye yer verdi. Telefonu açtığında ilk olarak kendisi ile konuşmak istemediğini ifade eden Erkin, Çiçek’in şu ifadelerini aktardı:
“Uzunca bir süredir demeç vermiyorum. Sebebi de şu: Söylenebilecek ne varsa ilgili yerlere söylüyorum. Fikirler, ilkeler konuşulmuyor, şahıslar konuşuluyor. Ben bazı konularda konuştum. Fikir tartışılmadı ve benim kişiliğim tartışılıyor. Siyasetin dışındayım. Neden söyledi? Vatanseverdi, haindi vs. Ne anladık o zaman bundan. Söylenecek çok şey var ülke için. Söylediğimiz konuları konuşmak yerine kişiliklerimiz tartışılınca, bel altı olunca bunlardan ailelerimiz de rahatsız oluyor.”
“Ortam hiçbir şeyin konuşulmasına izin vermiyor”
Çiçek, şöyle devam etti:
“Örneğin… Sedat Peker’in açıklamaları oldu. Günlerce tartışıldı. Bunun neresi doğru, neresi yanlış, kim ortaya çıkaracak? Cumhuriyet savcıları. Dedim ki, ‘Bunun binde biri bile doğru olsa savcıların harekete geçmesi lazım.’ Bunu da CMK 160/1’e göre söyledim. Ne diyor 160/1: ‘Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.’ Ezberledim artık bu maddeyi, İstiklal Marşı gibi! Başka bir mecraya evrildi. Maksat hasıl olmuyor o zaman. Toplumun o kadar sıkıntısı var… Bu adamın açıklamalarını konuşuyoruz. Bunun doğru olup olmadığını ortaya çıkaracak olan savcılardır. Nitekim, siyasi cinayetlerle ilgili savcılık harekete geçti, soruşturma başladı. Sizleri kırmak istemiyorum. Gazetecisiniz, önemli insanlarsınız! Böyle dönemlerde bizim gibi insanların konuşması gerekiyor ama ortam hiçbir şeyin konuşulmasına izin vermiyor!”
Beştepe’de bir anayasa toplantısı yapıldığını hatırlatan Erkin, Çiçek’e bu toplantıda neler söylediğini sordu. Çiçek’in yanıtı şöyle oldu:
“Anayasa toplantısında 50+1’in hem bugün hem de gelecekte önemli sıkıntılara sebebiyet vereceğini ve Türkiye’yi bir kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum. Bu sözlerim iktidar ya da muhalefet yanlısı değil. Söylediğim cümleler gayet açık. 50+1 ciddi problem çıkarıyor. Gelecekte de çıkaracak.”
“360 bulunamazsa ne olacak?”
Çiçek, 50+1 sisteminin neden sorun çıkaracağını şu ifadelerle anlattı:
“Öyle bir noktaya geldi ki… İktidarın da 50+1’le tereddütleri var muhalefetin de var! Çünkü, bir partinin desteğine ihtiyaç var. (Örneğin yüzde 50+1’i aşmak için kapatma davası açılmış bir partinin desteği gerekiyor.) Diyelim ki, parlamenter sistem doğrudur. Ama Haziran 2023’teki seçim bugünkü sisteme göre yapılacak. Araba kötüdür, lastikleri kabak, motor gücü zayıftır dedik vs. Muhalefet açısından anlatıyorum. Ama bu arabayla 2023’e gidilecek. 2023’te seçim yapıldı, Meclis’te 360 çoğunluk elde edilemedi. Parlamenter sistemi isteyenler 320’de kaldı. O zaman ne olacak? 5 yıl bu sistemle gidilecek! Bu sistem problem çıkarıyorsa, kaosa sebebiyet veriyorsa, ülkenin iyi yönetilmesini engelliyorsa… Bu sistemle Türkiye 5 sene bir belirsizliğe girmiş olacak. Siyaset yapanların bunu görmesi gerekiyor. İki tarafın da! Şahıslar üzerinden tartışma yapılınca sıkıntı çıkıyor. Gerçek yerine şahıslar üzerinden tartışma yapılıyor. Türkiye, anayasayı değiştirecek çoğunluğu bulamadığı takdirde başka sıkıntılar yaşayacak.”
İttihat ve Terakki dönemini örnek veren siyasetçi şöyle devam etti:
“Halil Paşa’nın hatıratlarında var: (Hepimiz Abdülhamit’in tahtan indirilmesi konusunda mutabıktık. Tahtan indi. Hükümet olduk ama devleti nasıl yöneteceğimizi bilmiyorduk. Sıkıntılar yaşadık.) Özal gitsin dediler gitti. Ne oldu? Erdoğan gitsin ne olacak? Bunu söyledim diye de ‘yağcılık yapıyor’ diyenler olacak. Kimseye yağcılık yapmam! Millete ve devlete borcum var. Tartışma adabı yok. Belden aşağı vurmalar, troller vs. Bunları konuşacaktın, neden siyasetten ayrıldın diyenler olacak. Başka bir şey söylemeye çalışıyorum. Bu sistem (yüzde 50+1) doğru olmamıştır, bugün de gelecekte de sıkıntı çıkarır. Şahıslardan ayrı söylüyorum. Hiç gerek yoktu. Daha farklı bir sistem olabilirdi. Vakit de geçti ama kimsenin kimseyle görüştüğü de yok.”