Geçmiş zaman olayları her zaman kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Bu, tarih uğraşısının adilane bir ilkesidir. Cumhuriyet’in 1930’lu yıllarında yapılanlar da o vakit cari olan zihniyet ile ele alınıp değerlendirilmelidir. Soyadı Kanunu da buna dahildir. O yüzden Soyadı Kanunu’nun çıkarılışına menfi yaklaşmıyorum. Kanun inkılaplar doğrultusunda ve zihniyete uygun çıkarıldı.
Bugün MEB resmi sitesinde de Soyadı Kanunu’nun çıkarılış gerekçesi şöyle açıklanıyor:[1] “Osmanlı Devleti zamanında kişilerin soyadları yoktu. Kişinin adının yanına baba adı, doğum yeri veya bağlı bulunduğu boy yazılırdı. Bu durum çeşitli karışıklıklara sebep oluyordu. Askere alma, okul, tapu ve miras işlerinde büyük zorluklar çıkıyordu. Kişilerin kimliği tam olarak belirlenemediğinden birtakım haksızlıklar olabiliyordu. Toplumsal ilişkilerdeki bu eksikliğin giderilmesi gerekiyordu… Mustafa Kemal Paşa bu konu ile de ilgilendi. 21 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu çıkarıldı.”
Tarihsel süreç ve gerekçe kısmını burada durduruyorum. Üzerinde fazla durmayacağım. Bunun yerine bugüne bakacağım.
Feminizm önemli bir hareket. Her konuda olduğu gibi bu mevzuda da daha derin düşünmeli ve kararlar almalıyız. Bugün bir kadın evlendiğinde kocasının soyadını alabiliyor, isterse sadece kendininkini tutabiliyor ya da her ikisini de kullanabiliyor. Kanun kadına “doğum (kızlık) soyadı”nı kullanma hakkını veriyor.
Bazen tanıştığım insanlara mahsus “Nerelisiniz?” diye sorarım. Hemen hemen herkes babasının memleketini (kütüğünü) bir çırpıda zikreder. “Anneniz?” deyince de onun babasının memleketini… Karşılık olarak bana sorduklarındaysa, üşenmemişsem yüzde yirmi beş şuralıyım (baba’neminkini), yüzde yirmi beş buralıyım (ann’aneminkini), yüzde yirmi beş anne tarafından dedeminkini, yüzde yirmi beş de baba tarafından dedeminkini zikrederim. Sonuna da eklerim annem burada, babam da şurada doğmuş ben de İstanbul’da derim… Sonuna da eklerim nereli olduğuma siz karar verin!
Ben bu tür konulara duyarlıyım, gençlerin tabiriyle duyar kasarım!
Soyadı Kanunu da artık bence ‘bir tarağın dişleri mesabesinde olan cinsiyetler’ arası eşitlik adına aşılması gereken bir engel olarak duruyor karşımızda. Soy sop meraklısı olmadığım için aman soyadım ölmesin de yaşasın gibi endişelerim de yok. Ben insanlığa (l’humanité) inanıyorum ve bunun içinde var olurken de soyumu sopumu kullanmıyorum; devam edip etmemesiyle de ilgilenmiyorum. Kalacak hoş bir seda kafi değil mi?
Kaldı ki soyadı derken neyi kastediyoruz? Babanınkini, babanın soyunu… Anneninki nerede? Yok.
Kadınlar evlenmeden önce de sadece babalarının soyadını taşırlar, annelerininki yine ortada yoktur. Bazıları evlenince kocalarınınkini alırlar. Kendi tercihleri…
Ama sorun burada başlar:
Bir kadın evlenirken kızlık (doğum) soyadını korusa ne olacak ki? O soyad babasının soyadı. Annesininki değil. Annesi de zaten kendi babasının soyadını taşıyor, kendi annesininkini değil. Ann’anesininki de…
Bu geriye doğru uzadıkça uzuyor.
Kadının Adı Yok! başlığını hepimiz hatırlarız. Kadının adı yok, soyadı da yok!
Soyadı Kanunu’nun başlangıcında o zaman ailenin reisi sayılan erkek (belki de karısına danışarak) bir soyadı almış. Tamam gayet güzel. Sonra bu çiftin doğan kızları ilk evlilikleriyle soyadlarını kaybetmişler. Soyadını kullanan ilk kadınlarınki böylece kurumuş, gitmiş. Bundan sonra her doğan kız sadece babasının soyadıyla doğar olmuş.
Benim kızlık soyadım dediğiniz işte sadece babanızın soyadı ve o soyad içinde annenizinki yok. Annenizin soyadının içinde de ann’aneninizinki yok. Ann’anenizin soyadının içinde de annenizin ann’anesininki yok, yok, yok, yok!..
Değişim vakti gelmedi mi?
Artık numaralı dönemde değil miyiz? Herkeste bandrol gibi TC Kimlik (Vatandaşlık) Numarası yok mu? Artık kimsenin kimseyle karışması mümkün mü?
Bence Soyadı Kanunu’nda değişiklik zamanı çoktan geldi.
Bu aşamada benim önerim şu:
Herkes kendi adının arkasına annesinin ve babasının adlarını alsın. Örneğin Canan Nilgün Kemal. Mustafa Sinem Ahmet. Evlendiler kızları oldu. Ayşe adını taktılar. Bu durumda kızın soyadı şöyle olacak. Canan Mustafa.
Çok mu aşırı bir talepte bulundum. Çok mu saçmaladım?
Bence artık soyadın babadan intikal etmesi gereksiz bir gelenek. Merak etmeyin babanıza olan sevginizi de önermiş olduğum şekilde gösterebileceksiniz.
Biliyorum, önerime itiraz eden ve yersiz bulan çok kimse olacaktır, özellikle de erkek okuyucular ve soyadı bilinenler. Ama insanlar ve cinsiyetler arası atılacak bu adımın eşitlik bakımından kesinlikle fayda getireceğini düşünüyorum.
Bir gün değil her gün…
[1] http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/toplumsal/soyadi.htm