Tartışma

‘Muhafazakâr bagajımız bizi tamamen devletçi bir pozisyona taşıdı’

Eski AK Parti Diyarbakır milletvekili İhsan Arslan, yeni kitabının yayımı vesilesiyle BBC Türkçe’den Ece Göksedef’in sorularını yanıtladı. İhsan Arslan’a göre, AK Parti artık sistemin kendisi: “Biz ülkede sistemin kendisi olduk. İlkeleri doğrusu bir kenara attık. Bizi gelecek seçimlerde hangi kesimler iktidara taşıyacak ve iktidarda kalmamızı sağlayacaksa, onlarla iş tutmayı tercih ettik…” Arslan, ülkede yeniden parlamenter rejime geçişin uzak olmadığı kanaatinde… Söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Ümit Aktaş: ‘Eminliğin koşulları ortadan kalkmışsa iman da ortadan kalkmış demektir’

“İktidarın temsil ettiğini iddia ettiği değerlerle verili gerçekliğin uyuşmazlığının yarattığı çarpıklığın, henüz bu çarpıklığı içselleştirecek denli içtenliğinden uzaklaşmamış olan gençliğin tepkisiyle karşılanması, çok da şaşırtıcı olmamalı. Gençliğin dilindeki değişimin tepkiselliği, giderek yayılan bir bezginlikle de ilgilidir ve şayet gelecek kuşakları kaybetmek istemiyorsak, bir an önce bu yalanlar dünyasından çıkılmaya çalışılmalıdır.”

Mualla Kavuncu: ‘Damarlardaki delilik dinle akmıyor, çünkü din artık resmî ideoloji’*

“Z kuşağı tamamen dinle iç içe geçmiş bir iktidar ortamına doğdu ve bu ortamda büyüdü. Damarlardaki delilik, iktidar olan, egemen olan değerlerle, dayatılan bir şeyle akamaz ki. Tersine ona karşı akması gerekir. Dayatmalar gençliğe her zaman itici gelmiştir, yasaklar, dışlanan, ötelenen değerler ise cazip. En açık örnek, otuz-kırk yıl öncesinin ‘şanlı başörtüsü mücadelelerinin’, yasağın kalkmasıyla birlikte yerini başını açma furyasına bırakması.”

‘Gençlerin taklitten çıktıklarına dair ipuçlarımız çok ama tahkike ulaşacaklar mı, henüz bilemiyoruz’

Dr. Fatma Candan: “Sağımızdan solumuzdan; eşimizin dostumuzun çocuklarından ya da kendi öğrencilerimden gençlikte bir sorgulama sürecinin süratlendiğini gözlemliyorum ki sorgulamak gençliğin doğasında var. Ama henüz sürecin nereye doğru gittiği, nasıl tamamlanacağı belli değil, dolayısıyla kesin cümleler sarf etmekten çekinmek lâzım.”
- Advertisement -

Sevr’in 100’üncü yılı: Son sadrazam Ahmet Tevfik Paşa anlatıyor

“İşte oğlum, benim vazifem burada bitti. Bize verilen şerait, sulh şeraiti değil, memleketin idam fermanı. Bu fermanı bile bile imzalayacak vezirlerden değilim. Şurada üç günlük ömrüm varsa, onu vicdan azabı çekmeden ve namım lekelenmeden yaşamak ve ölmek isterim.”

En Son Çıkanlar