Ayla Kerimoğlu
İstanbul Sözleşmesinin ruhu Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planında yaşıyor
Siyaseten gerçekleştiğine kani olduğum İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin AK Partiye siyasi olarak ne getirip ne götüreceğini zaman gösterecek ama her gün bir kadının vahşice öldürülmesinin devam ettiği bir süreçte açıklanan eylem planının toplumda bir heyecan yaratmadığı ortada.
Filistin vatanımız, hiçbir yere gitmiyoruz
Filistinli kadın direnişin taşıyıcısı, direnişin sembolü. Bu bir seçim değil bir zorunluluk. Kimi zaman şarkılarla, ezgilerle, kimi zaman sanatla, grafitiyle, kimi zaman sosyal medyadan verdikleri mesajla mücadelenin kalbinden ses veriyorlar; “Filistin vatanımız, hiçbir yere gitmiyoruz.”
“Mülteciyim Yüreğine Sığınmaya Çalışan” *
Ortada sorun var, sorumlu yok; suç var, suçlu yok! Ama birilerinin refahı, zenginliği uğruna yerinden yurdundan edilmiş insanlar, kadınlar, çocuklar var. Bu koca dünyada kendilerine yer bulamayan “vatansız insanlar” diye bir büyük kategori var.
Nafakaya muhtaç kadınlar olduğu sürece nafaka mağduru (!) erkekleri konuşamayız
Boşanmayla birlikte ailenin geçimi, çocukların bakımı, eğitimi gibi her türlü sorun kadınlara yüklenmiştir. Üstelik çoğu kez bu kadınların hiçbir ekonomik güvencesi de yoktur. Çocukları kadınlara zimmetleyen bu durum değişmedikçe nafaka meselesini konuşamayız.
LGBTİ korkusu ne kadar gerçek
“LGBTİ korkusu gerçeğe dayanıyor mu?” Gördüğüm fotoğraf beni buna ikna etmekten çok uzak. Zira, İstanbul Sözleşmesi öncesinde de hatta bütün tarihimiz boyunca da bu ülkede farklı cinsel yönelimi olan kimseler vardı. Bugüne kadar bunlara karşı hiçbir itirazi kayıt düşmeyen, konunun tartışıldığına ya da bir öneri getirildiğine hiç şahit olmadığımız kişilere ne olmuştu da birdenbire ortaya çıkmış ve hangi reel durumdan hareketle sözleşmeyi bunun müsebbibi sayan yaklaşımı benimsemişlerdi?