Hrant Topakian

Babamı çok özledim

Ben seni, her yeni bir şey yapmaya kalktığımda bana engel olan adam olarak gördüm hep o yıllarda. Halbuki sen benim iyiliğim için bütün bunları söylemişsin. Günlerden bir gün yine bana demiştin ki “Sen bütün dediklerime hak verip harfiyyen anladığın ve uyguladığın zaman ben yanında olamayacağım…”

Sisifos ve Ortadoğu barışı

Korintos kralı Sisifos’un, büyük bir kayayı yokuş yukarı çıkarması gerekmekteydi. Kaya tam tepeye varacağı sırada tekrar aşağı yuvarlanmaktaydı. Özellikle Ortadoğu’da barış, aynen Sisisfos’un kayası ile verdiği mücadele gibi oluyor. Durduk yerde patinaj yapıyor barış. Bölgeye barışı getiren kişi ve ülke tarihe geçecek.

“Son” şiddetli İstanbul depremi

17 Ağustos 1999 Marmara depremi, özellikleri itibariyle İstanbulluları çok korkutan ve günlerce sokaklarda kalmalarına neden olan 1894 depremine benzetildi. Depremin birinci derecede etkilediği alanlar Marmara depreminin etkilediği alanlarla benzerlik gösterdi. Tarihî kaynaklarda “büyük hareket-i arz” diye adlandırılan bu deprem, Rumi 1310 yılına rastladığından, İstanbul halkı arasında “1310 zelzelesi” diye de anılır oldu.

Paralel yapı, AB ve ayrımcılık

Bir zamanlar Bosna Savaşı’nda Türkiye’yi “pasif kaldı” diye eleştirenler, şimdi izlenen aktif politika karşısında “bizim ne işimiz var Suriye’de, Irak’ta” diye yakınıyor.

15 Temmuz ve dedemin merhum Adnan Menderes ile olan anıları

Maalesef bendeniz 1971’i gördüm, 12 Eylülü gördüm, 28 Şubatı gördüm, e-muhtırayı gördüm ve artık tam bitti derken 15 Temmuzu da yaşadım. O yüzden, dedemin Adnan Menderes ile ilgili anlattıkları geldi aklıma. 15 Temmuz gününü asla unutmayacağım.

Adana’da canlı bomba olmaz

Hatırladığım ilk planlı intihar saldırısı 23 Ekim 1983 yılında Beyrut’ta Amerikan deniz piyadelerinin kışlasına düzenlenmişti. Bomba yüklü iki kamyonun Amerikan ve Fransız askerlerinin barındığı binaların önünde patlatılması sonucu 299 Amerikan ve Fransız askeri yaşamını yitirmişti. Ben o gün lise son sınıf öğrencisiydim ve o patlamanın çıkardığı gürültüyü, patlamanın olduğu yerden çıkan simsiyah dumanları asla unutamam.

Terör ve AB

Türkiye bilimde, sanayide, teknolojide çok büyük ilerlemeler kaydetti. Artık kendi köprüsünü, metrosunu, arabasını; dahası uçağını, tankını, tüfeğini, helikopterini ve başka bir çok askeri malzemesini yapıyor. Daha doğrusu, bugün Türkiye müşteri olmaktan ziyade satan konuma gelmiş bulunuyor.

Türk-Ermeni barışı

Fatih Sultan Mehmed Han’dan gelen gayrimüslimlere karşı sevgi ve saygıyı ne zaman kaybetti bu ülkenin bir kısım insanları? Ve “hıyanet” gibi ağır sözler ne kadar kolay telaffuz edilir oldu?

Sultanahmet saldırısı

Burası Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olan ülkedir. Burada hem haddinizi hem de lâfınızı bileceksiniz.

Noel ve anılar

Evimizin salonunda Noel ağacı kurulurdu her Aralık başında. Evimiz eski bir Osmanlı karakoluydu. Önünde koca bir bahçesi ve bahçede muşmula ağaçları vardı. Daha sonra merdivenlerden çıkıp evden içeri girdiğimizde, tam girişteki duvarda Osmanlı sancağı bizi karşılardı.

İstanbul Levent metro durağındaki garabet

İstanbul’a ve Levent’e yakışmayan bu durumu Ulaşım İstanbul yetkilileri umarım fark eder ve bizler de bu nahoş amonyak kokularından kurtuluruz.

Fermanlar

Değerli okurlar, bugün sizlere ecdadımızın gayrimüslimlere yönelik üç adet fermanını hatırlatmak istedim. Osmanlı İmparatorluğu’nun neden ve nasıl yüzyıllarca ayakta kaldığının ispatıdır...

Lübnan ve Türkiye mukayesesi

Her yerde gördüğüm manzarayı size aktarmak istiyorum. İnsanlar birbirinden nefret eder hale gelmiş. Maalesef daha önce Lübnan’da tanık olduğum bütün senaryolar bir şekilde Türkiye’de yavaş yavaş sahne almaya başlıyor.

Hep varolan paralel yapı (ve efsane Nurettin Yılmaz)

Ben Lübnan’da doğup o ülkede 18 yıl geçirmiş biri olarak, bu yapı tarafından yurtdışında hazırlanan ve son haftalarda ülkemizde uygulamaya konulan filmi 1970’lerden itibaren Lübnan’da canlı canlı yaşadım. Bugünlerde sosyal medyada ve basında söylenenlerin aksine, bu paralel yapının halen de görünmezliğini koruduğu kanısındayım.

6-7 Eylül’e eko-kırım diyebilir miyiz?

Yakma, yıkma, kırma, yağmalama, öldürme, yaralama ve tecavüzler derken, bundan altmış yıl önce İstanbul’un üzerinden bir karabasan geçti.

On yaşındayken savaş yüzünden yaşadıklarım ve hissettiklerim

Önce sokaklarda daha önce hiç rastlamadığımız tipler belirdi. Ardından bu yüzleri maskeliler barikat kurup nüfus kağıdı sormaya kalktılar. Daha sonra, nüfus kağıdı olmayanları alıp götürmeye koyuldular. Daha da sonra, en vahim şeyi yapmaya, nüfus kağıtlarındaki din ve mezhep hanelerine bakıp insanları öldürmeye başladılar.

Rahmetli Dikran babamla Beyrut anıları

Beyrut’taki evimiz eski bir Osmanlı karakoluydu. Evin içine girdiğinizde tam karşınızdaki duvarda bir Osmanlı arması sizi karşılardı.