Mücahit Bilici
Öcalan’ın 7 dakikası
Eskiden uzaktan uzağa “realitesini tanıyoruz” denilen Kürt sorunu bitiyor. Realite kendisini empoze ediyor hem devlete, hem topluma, hem Öcalan’a, hem Bahçeli’ye. Türkiye kendine geliyor. Cumhuriyet kendine geldikçe nasıl Müslümanlığı ile barıştıysa, öyle de Kürtlüğü ile de barışacak. Şiddetten arınmak bu istikametteki önemi bir adım. Bu uğurda gayret gösterip hak, adalet ve barışa katkı yapan herkes takdiri hakediyor.
Fenomenoloji ve Varoluşçuluk: Öznenin İki Doğuşu
İnsanı anlamak sözkonusu olduğunda, cahillerin yaklaşım çerçevesi “bilim,” yarı-cahil veya yarı-anlamışlarınki “akıl,” ve nihayet meselenin künhüne vakıf olanlarınki de “õzgürlük”tür.
İnsan yerin yüzüdür
İnsanın yolculuğu, insana olan yolculukla aynı şeydir. Başka hiçbir canlıda olmadığı kadar insana özgü birşey var. İnsan, evriminden ibarettir.
Otoriterlik ve Medya
Bugün tüm dünyada liberal demokrasinin çöküşüne tanıklık ediyoruz. Ve demokrasi nimetinden yararlanmada dünya-yapısal eşitsizlik ve hiyerarşilerin genelgeçer formüllerle örtülemez hale geldiği bir zamandayız. Demokrasinin içinin boşaldığı bir dönemde medyanın da içi boşaldı.
Sırada Türkiye mi var?
Terör örgütünün ideolojisi kendi üstünlükçülüğü ve etrafın köleleştirilmesi ile ilgilidir. Sizin dininizle ilgisi ya yoktur ya da çok azdır. İşin ilginç tarafı terör örgütünün ideolojisinin de dinle ilgisi ya yoktur ya da çok azdır.
Modern katil
Bugün insanlık Eichmann’lardan oluşan kolektif bir şeytanlığın tehdidi ile karşı karşıya. Kendi menfaati için insanlıktan düşmeyi kabul etmiş, yığınların desteklediği büyük zulümler çağındayız. İnsana uğramayan, sadece insan öldüren zulümler çağında. Veyl o insanlara ki katillerin, serikatillerin cinayetlerine alkış tutar. Veyl o insanlara ki başkasının zulmünde kendi menfaatini arar.
Yerli versus Milli
Peki her yerli milli midir veya her milli olan şey yerli midir? Her yerli milli değildir. Ve her milli şey yerli değildir. İkisi arasında kurulan gerektirme ilişkisi bir fikri ciddiyetsizlik örneğidir.
Sanıldığının aksine milli olan pekala yersiz olabilir.
Siyaset niye demokrasi doğurmuyor ve Avrupa’ya girmek için Türkiye ne yapmalı?
Günümüzün önemli teorik sorularından biri demokrasinin tıpkı Covid aşısı gibi öyle sanıldığı kadar etkili bir ilaç olmadığının ortaya çıkmasıdır. Bazan olur barış sürecinin bile başarısı demokrasisizliğe rağmen mi mümkün oluyor yoksa bizzat demokrasisizlik sayesinde mi mümkün oluyor diye sormak gerekiyor. Aynı şekilde başarılı bir ülke olmak için demokratik olmak gerektiğine dair varsayımlara artık demokratik ülkeler bile inanmıyor. Türkiye için Avrupa’ya girişin en ekonomik (hesaplı) yolu savunma sanayi devi ve askeri güç olmaktır.
Said Nursi’yi solcular neden tanımıyor?
Rahmetli Sırrı Süreyya Önder’in geçmişinde Risalelerle temas etmiş olması bir skandal olarak karşılandı. Türkiye’de solcu en fazla ikinci sınıf bir Hollandalıdır. Bu söylediklerimin sol-karşıtlığı ile veya dincilik-laikçilik şablonları ile bir ilgisi yok. Hollandalı olmak da kötü birşey değildir. Bu sadece bir durum tespitidir. Sizi bir Cumhuriyet bitkisi olarak bugüne kadar yeşerten talihsizlik yerli halkın henüz Batıyı bilmiyor olmasıydı. İşte o dönem kapanıyor. Said Nursi’ye profesyonel bir eda ile muhatap olmayı beceremeyenlerin Kant’a (Kant literatürüne bile) bir faydası olmadığı gibi kendi toplumlarına da bir faydası yoktur.
Bir Kürt ve Bin Türk (veya tersi)
Bir mert Kürdü bin tane serseri Türke tercih ederim ve bir mert Türkü bin tane serseri Kürde tercih ederim. Kürtlüğün veya Türklüğün bizzat bir değer olduğunu düşünen herkes nazarımda cahil insandır. Kürtlük ve Türklük başka “kazanılması gereken” şeylerin vesilesi olduklarında değer kazanırlar. Nedir bunlar? Adalet, eşitlik, özgürlük, haysiyet. Mesela Kürtlüğün inkarı bir zulüm, bir gadr olduğu için Kürtlüğün vurgulanması bir adalet eylemi haline gelir. Adalete hizmet ediyorsa Kürtlük gereklidir. Kürtlük tek başına ve bizzat özel bir statüye sahip birşey değildir.
Kürtlerin Lozan yanılgısı
Lozan hayallerimize son verdi diye düşünenler var. Sanki birileri vermeye, Kürtler de almaya kabil ve hazır idi ama Lozan geldi ve buna mani oldu. Yüzyıl önceki altın fırsatı kaçırdık diye hayıflanıp Lozan’ı bir nevi dilek ağacı veya ağlama duvarı haline getirenler var. Zamanın Kürt ecdadına yeterince meseleye asılmadıkları için verip veriştirenler var. Bu işin sadece bir kağıda birşeyi sokuşturmayla hallolmuş olacağını zanneden yaklaşımlar onyıllardır Kürtlerin tasavvurunu meşgul ediyor. Lozan’a veya Washington’a Lozan temalı protesto seferleri düzenleyenler olduğu gibi kurtuluş ateşini oradan yakmak isteyen naif çabalar da göze çarpıyor. Ancak bunların hepsi yanlış bir varsayım üzerine kurulu. Milliyetçiliğin hem Kürt hem de Türk versiyonları olayın Kürtlerin etrafında döndüğünü retrospektif bir yanılsama ile düşünüyor bir süredir. Halbuki Lozan bir sebep değil bir sonuç.
PKK aradan çekilince Kürt kimliği
PKK aradan çekilince Kürt kimliği bir baş dönmesi yaşayacak. Sevgi veya nefretin konusu olsun farketmez, marazi bir bağımlılık geliştirmiş olan tüm aktörler bocalayacak. Kendilerini yeni realiteye göre konumlandırma lüzumu doğacak. Fakat bir bütün olarak Kürtler için yeni durum yepyeni bir fırsatı doğuracak: Kürtler hızla devletleşecekler.
Türkiye’nin Sanayi İnkılabı
Türkiye’nin askeri-endüstriyel kompleksi başta Kürtler ve Türkler olmak üzere bütün Müslümanlar için dünya-tarihsel önemde bir başarı hikayesidir. İç siyasetin mide bulantılarıyla bu konuya bakanların göremeyeceği kadar önemli bir gelişmedir.
Kullu Şey’in Halikun İlla Wechehu
İnsan öldüğünde bile hayalleri, projeleri, süreçleri devam etmek ister gibidir. İnsanın fenası (gelip geçiciliği), insan kalbinin köksalmışlığı ile çatışır. İnsanın bekası, kalıcılığı iyiliği ölçüsündedir. Kendi dışına akmasa, bir anlama dönüşmese, insan bir hiçtir.
İslamsız yapabilir misin?
Gelenek-sonrası modernliğin bu çocukça taşkınlıklarını tadil etmek için postmodernizm çağı gelip geçtiği halde ve hatta geleneğe yeni baştan daha ağırbaşlı bir hürmetin lüzumu açığa çıktığı halde bugün Batı’dan daha çok Batıcı olanların entelektüel seviyesi trajiktir.
Siyaset canlı bir şey mi?
Denizde kaybolmuş birilerinin bulup da tırmandıkları küçük bir adanın aniden dev bir balina olarak hareketlenmesi ve canlı olduğunun ortaya çıkmasına benzer birşeydir siyasetin canlılığı.
Hadsiz Keyfiyet
Siyasette çokça kullanılan “hadsiz” ve “keyfiyet” kelimelerinin yakın zamanda yaşadığı anlam kayması. Hadsiz keyfiyet, sınır bilmez bir keyfilik mi yoksa sonsuz bir nitelik mi?
Batıdan medet ummak
Türklerden veya Kürtlerden her kim Avrupa’dan kurtuluş umuyorsa o mazide yaşıyor demektir. Artık öyle bir Batı yok. Buna uyanmayanlara bizzat Trump Amerikası bir uyarı alarmı olarak yeter. Sırtını Batıya dayayarak konuşmanın veya Batıya bakarak konuşmanın Türkiye’de kredisi artık bitiyor ve bitmeli. Sokak eylemlerine büyük duygusal ve politik yatırım yapanların en nihayet ellerinin boş kalacağını öngörüyorum. Black Lives Matter olduğunda artık Amerika bir daha hiçbir şey aynı olmayacak vesaire diyenler oldu. Peki ne oldu? Sonunda Trump yeniden başkan oldu.
İdeoloji nedir?
Doğallığını kaybetmiş her inanç bir ideolojidir. İdeolojiyi ideoloji yapan şey, müminler arama konusundaki iştahlı bir akım olması değil, müşterisini arayan bir ürün seviyesinde var olmasıdır.
Avrupa’nın Hasta Adamı nasıl Hasta Avrupa’nın Adamı oldu?
Bir zamanlar Avrupa’nın hasta adamı olarak görülen ve daha düne kadar Avrupa kapısında hor görülen Türkiye, yerlileşmeyi başarıdığı ölçüde tarihe büyük güç olarak geri dönmeyi başardı. Trump’ın Avrupa’yı kapı önüne koyması ile bir anda açıkta kaldığını anlayan Avrupa’nın güvenlik için Türkiye’ye muhtaç hale gelmesi kaderin güzel bir cilvesidir. Avrupa’nın hasta adamı gün gelip hasta Avrupa’nın kapısına gittiği adam oldu. Bu nasıl oldu peki?
İslamın Tanrısı bir diktatör mü?
Nasıl oluyor da bu kadar çok çeşit Müslüman var? Neden birbirini Müslüman saymayabilecek kadar birbirine yabancı kimlikler ve pozisyonlar aynı İslam şemsiyesi altında yer alabiliyor? Bunun İslamda tanrının niteliği ile ne ilgisi var? Allah bir diktatör müdür?
İnsanın olma borcu
İnsanın özgürlüğü üstünde bir yükün olmamasında, kalmamasında yatar. Kendi olmak veya olmanın bizzat kendisi biraz da altında kaldığın bir verili dünyanın üstüne onu hazmetmiş, hatmetmiş, hakkını vermiş, bedelini ödemiş olarak çıkmak demektir. Buna muhtelif tarihsel isimler takılmıştır: Aydınlanma, hikmet, ideal yurttaşlık, Nirvanaya ulaşmak, insan-ı kamil olmak, hakiki imanı elde etmek…
Öcalan’ın açıklaması ve post-PKK bir dünyada ‘terör’süz Kürtlüğün ortaya çıkması
Terör var Kürt yok deniyordu. Şimdi artık terör yok, Kürt var demek gerekecek. Ve Kürt varsa, bu devletin aynı zamanda bir Kürt devleti olduğu gerçeği ile kitlelerin barışmasını gerektiriyor. Kürtlerin kendi evlerinde, kendi vatanlarında, onurlu, eşit ve evsahibi olarak yaşamak dışında kimseden bir talepleri olmadı.
İman nedir?
Tanrının aşağı yukarı bir ve belli olduğu geleneksel toplumlardaki anlamıyla imansızlık pek mümkün olmazdı. Günümüzde ise Tanrının ne olduğu konusundaki tanımlar insan özgürlüğü ile parçalanıp çoğaldığı için farklı Tanrıların müminleri diğerlerine imansız olarak görünürler. Dinin insanlar adedince alımlandığı dinde Tanrı herkesin fehmine göre yeniden göndere çekilir. Tanrı insanı ayakta tutan iyiliklerin toplanıp göndere çekilmesinden ibarettir.
Kültürel iktidar nasıl kurulur?
Kültürel alanda hakim ideolojinin değişmesi ideoloji ile ilgili değil, sınıf ile (yani konfor çocuğu olmakla) ilgilidir. Bu konforun meyve vermesi en az bir kuşak alır. Başka bir ifadeyle, politik iktidar kara, kültürel iktidar deniz gibidir. Denizin ısınması da soğuması da yavaştır.
Kürtleri tehlikeye sürüklemek
Bugün Rojava üzerinden milliyetçi hamiyetfuruşluk yapanların çoğunun Rojava ile bir ilgisi yok. Başkasının emeği ve riskleri üzerinden artistlik yapıyorlar. Orada yaşayan, mücadele eden ve savaşın yıkım ve maliyetini bilen Rojava Kürtleri eğer merkezî Suriye hükümetiyle veya Türkiye ile bir anlaşma yoluna gitmeyi kendileri için en doğru yol olarak seçerlerse, bu durum onların üzerinden hamaset yapan, onların acıları üzerinden kendi dünyasında havaya girenlerin hiç hoşuna gitmeyecek. Kürt milliyetçiliği Kürtlerin içinden geçtiği ve geçmesi gereken bir fazdır. Bir modernleşme alameti, bir ergenlik harareti ve buluğ çağı semptomudur.
Türkiye ve Kürdistanlar
Türkiye’deki çözüm çabaları ile Rojava’daki durum, Ankara’daki yaklaşımlar ile Erbil’deki tutumlar birbirinden bağımsız değil. Büyük bir Türk-Kürt entegrasyonu gerçeği ile karşı karşıyayız. Tarih bunu önümüze hem bir zorunluluk hem de fırsat olarak getirmiş. Naz yapanlar, bunu suistimal edenler hata yapar.
Türkiye’de neden pek entelektüel çıkmıyor?
Entelektüel bir yerin ve bir zamanın çocuğudur. Bir yerin ve zamanın çocuğu olduğunun farkında olmayanlar entelektüel olmayı mümkün kılan özgüvene sahip olamazlar. Entelektüel dediğin şeyin kendisi bile (toplumsal bir insan profili olarak) ortaya çıkıp sonra kaybolan bir tarihsel görünümdür. Mesela bugün entelektüel yerini influencer’a bırakmıştır.
Türk birliği, Kürt birliği
Kürtlerin ve Türklerin ayrı ayrı kendilerine gelmeleri aynı zamanda birbirlerine gelmeleri anlamına geliyor. Bu imkan ve fırsat penceresi daha önce bu şekilde açılmamıştı. Türklerin faşizmi, Kürtlerin de fetişizmi terkederek duygusal tepkiler ve ezber formüller yerine kendi spesifik realitelerinin hakkını veren bir analitik ciddiyetle meseleye yaklaşması lazım.
İslam orijinal bir din değildir
İslam son din olduğu gibi dinlerin de sonudur. Dinin İslamdan sonra ekleyeceği birşeyi kalmamıştır. Bu İslamdan sonra dinlerin ortaya çıkmadığı, çıkmayacağı anlamına gelmez. İslamla birlikte din söylemsel kapasitesini tüketmiştir. Din tarihin sonuna gelmiştir. İslamdan sonra ortaya çıkan dinler ya İslamın daha rafine hale getirilmesi girişimleridir ya da İslamın iç savaşıdır.