Oral Çalışlar
Adalar, faytonlar, atlar
Londra’da geçtiğimiz günlerde DPI’ın, yani Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün düzenlediği bir yuvarlak masa toplantısındaydık. 2020 yılına girerken, “Yeniden bir çözüm imkanı ortaya çıkabilir mi?” sorusuna...
‘Dindar muhafazakarlık’tan uzaklaşan İslami gençlik…
Hükümetin “dindar nesil” yetiştirme çabaları aslında bir siyasi mühendislik olarak kalıyor. Başını örtenler, yüzde 57-58’den 50’ye düştü. Kasabadaki ‘ayıp-günah’ algıları, metropolde yok. Kültürel iktidarın daha çok laik kesimin elinde olduğu büyük şehirlerde, “Arabesk İslam” veya “Popüler İslam” olarak da tanımlanan yeni bir melez sosyoloji oluşuyor.
Yeni partiler sahneye çıkarken
AK Parti’nin içinden, demokrasi ve özgürlük vurgusu yapan iki siyasi parti birden çıkıyor. Solda da, otoriterlikten demokrasiye yönelen bir iklimin oluştuğunu söyleyebiliriz. Bütün bu tablo, “aradığımız çoğulcu demokrasininin işaretleri” çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Hep birlikte göreceğiz. Gelecek Partisi'nin programındaki ilkeler, demokrasi arayışına denk düşüyor. Bunu bir kazanç sayabiliriz.
Tarsus: Erotik mozaiklerin gizemi
Figürlerden, mekanın, o dönemin kültürünü yansıtan bir tesis olduğu, hem erkeklere hem de kadınlara hizmet verdiği saptanmış. Benzerinin sadece Pompei’de bulunduğu biliniyor. Mozaiklerin zarar görmemesi için üstleri yeniden kapatılmış. Nedensiz durdurulan kazının devam etmesi isteniyor...
Batman İstanbul’da…
Batman'da belediye seçilmiş başkan tarafından yönetiliyor. Etkinlikte keyifli saatler geçirdiğimizi söylemeliyim. Batmanlılarla sıcak sohbetler yaparak standları dolaştık. Her ilçe kendisine bir stand açmış, özelliklerini tanıtmaya, İstanbul'daki hemşehrilerini ağırlamaya çalışıyordu. Batmanlılar tanıtım etkinliğinden mutluydular.
Mahsun’un kendisi bir ‘Mucize’…
Aslında Mahsun Kırmızıgül’ün kendisi bir mucize. 22 Çocuklu Diyarbakır’lı yoksul bir köylü ailenin içinden çıkıp gelmiş. Babasız büyümüş, kaçak sigara satmış, amelelik yapmış, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Şan Bölümüne uzanan bir yolculukta sayısız engeli aşabilmiş.
Bayar’ın eşi hapishane yollarında öldü
Kalp ve tansiyon rahatsızlığı çekiyordu... Kayseri’ye gitmesini doktorlar istemiyorlardı... Buna rağmen gitti. Ve Celal Bayar’ın yazdığı son mektupları okuyamadı. Çünkü Reşide Bayar, Kayseri’ye gitmek üzere bindiği yataklı trende Ankara’ya ulaşmadan kalp krizi geçirerek hayata veda etti.
Yavuz Donat
Onun Süleyman Demirel’le dostluğu ve yakınlığı özeldi. Demirel’den “öfke kontrolü” konusunda aktardığı öykü, bugünlere ışık tutabilir: 1970’li yıllar. Konya’nın Sarayönü ilçesi. Demirel konuşuyor: ‘Şunu yaptım, bunu yaptım... baraj köprü yol yaptım’... Kalabalıktan bir adam bağırır ‘babanın parasıynan mı yaptın?’ Demirel’in etrafındakiler adama doğru harekete geçince, Demirel onları durdurur.
44 yıl sonra Tiran’da
Tiran’da İskender Bey Meydanı’nda 20 Şubat 1991 günü toplanan binlerce genç Enver Hoca’nın devasa heykelini yerle bir ettiler. Bu öfkenin arkasında yasaklarla dolu, otoriter bir hayata tepki yatıyordu. Yabancı dil öğrenmek bile “emperyalizmin oyunu” sayılmış, yasaklanmıştı. O günden sonra, kitaplar yeniden yazıldı, tarih yeniden başka bir gözle değerlendirildi.
Tiran’da depremle sarsıldık
Sarsılıp durduk. Odamızdaki vazolar, şişeler devrildi. Hızla giyinip otelin bahçesinde toplandık. Otelin önündeki ana cadde, arabalarının içinde geceyi geçirmeye gelen Tiranlıların akınına uğradı. Köpekleri ve çocuklarıyla geniş bulvarda bir aşağı bir yukarı yürüyenlerin sayısı daha da kalabalıktı.
Kemal Kılıçdaroğlu…
CHP'nin “tutucu kanadı” parti içindeki gücünü yitirirken, çoğulcu demokrasiye yönelik sinyaller ve umutlar güçlendi. Son yerel seçimler, bu umudun, seçmen tarafından da dikkate alındığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu, yerel seçim başarısıyla birlikte siyasetin güçlü bir figürüne dönüştü. İktidarın “İyi ki CHP’nin başında Kılıçdaroğlu var...” söylemi artık gerilerde kaldı.
48.yıl: Mamak Cezaevi’nde bir karar anı…
O gün, "kapıyı açma" soğukkanlılığını göstermeseydik, acaba neler yaşanırdı bilemiyorum. 12 Mart askeri cuntası fırsat buldukça 68 kuşağının etkili isimlerin birer ikişer imha ediyordu. Cesaret mi, soğukkanlı hareket etmek mi daha hayati, bunu değerlendirmek her zaman kolay değildir.
Şimdi de Rusya’yla bayrak sorunu
Üsteki devir teslimin Rus bayrağı ve terör örgütü YPG/PKK flamasıyla yapılması dikkati çekti. Rus bayraklı askeri konvoy Fırat Nehri üzerindeki barajda kurulu üsse girdi. Bir Rus komutanın, terör örgütü YPG/PKK mensubu Şervan Derviş ile yan yana konuşma yapmasının ardından üssün devir teslimi gerçekleştirildi.”
Görüşme ne getirdi, ne götürdü?
Türkiye bunu PKK/PYD diye tarif etse de, dünya Kürt meselesi olarak adlandırmayı sürdürüyor. Bir süre önce, Suriye'den çekildiğini söyleyen ABD iç kamuoyunun tepkisi sonucu bölgeye dönüş yaptığını ilan etti. ABD bölgede PYD/YPG’ye dayandığına göre, Türkiye ile “zıt noktalarda” olduğu bile söylenebilir. ABD bu siyasetini değiştirmeyeceğini bir kere daha teyit etti.
Fetullahçılık meselesi
Türkiye’deki kamu personeli sayısının 3.5 milyon civarında olduğu biliniyor. Üçok’un iddialarına göre, kamu personelinin en az yüzde 35’inin “FETÖ’cü” olma ihtimali söz konusu. Peki sizce bu kadar çalışanı operasyon hedefi haline getirmek akılcı bir hedef mi?
Müslüman dünyanın sorunları
Suriye’de Türkiye’nin istediği yönde bir çözümden uzaklaşıldıkça, bazı kalemlerin öfkesi artıyor. Batı’ya sert ifadelerin yanısıra, “bu bir din savaşıdır” diyenler de çoğalıyor. Batı’nın Hıristiyan...
Melez siyaset ve fanatizm
Bardağın boş tarafından bakarsak: Dünyayı “siyah” ya da “beyaz” gözlüklerle gören “tekçi” çizginin hıncı da son günlerde kaygılandırıcı düzeyde. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “ağırlaştırılmış müebbet”le cezalandırılıp ömür boyu içeride yatmalarını isteyenleri dinliyorum.
Narenciye bahane! Mersin şahane!
Türkiye narenciye üretiminde dünyada 7. Avrupa’da 2.sırada. Bu üretimin yüzde 25’i, Mersin'de...Türkiye, yılda 890 milyon dolar kazanıyor. Sorunların başında; ülke içindeki tüketimin azlığı, ihraç edilemeyen ürünlerin depolanması, meyve suyu yapımı için gerekli altyapı yatırımlarının yetersizliği geliyor.
Çatışma ortamında gazetecilik
Bir Sırp gazetecinin anlattıkları aklımda yer etti. Sırpların, yani mensubu olduğu milletin askerlerinin işlediği bir katliama tanık olmuş, fotoğraflarını çekmişti. Ama iş haber yapmaya gelince bunun mümkün olmadığını anlamış, içine atmıştı. Bu konuda yazılan yalan haberler, içindeki acıyı daha da katmerleştirmişti. Psikolojisi bozulmuş, eşiyle bunalım yaşamış, iktidarsızlaşmış ve boşanmıştı.
Atatürk: ‘Arkamda bir istibdat rejimi bırakmak istemem’
Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir. Ben ise millete miras olarak istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o surette geçmek istemiyorum. Bütün müşküllere katlanacağız... Mesele memlekette cumhuriyetin şahısların hayatına bağlı kalmıyarak kökleşmesidir...”
Bağdadi ‘Kardan adam’ mıydı?
İslam dünyasındaki yoksulluğun, terörün, vahşetin asıl ve en önemli nedeninin, Batılı emperyalistler olduğunu söyleyebilir miyiz? Ben, en büyük nedenin bu dünyanın zihniyet iklimindeki gerilik ve cahillik olduğunu düşünenlerdenim. Öte yandan, dini asıl sebep olarak görmeyi de doğru bulmuyorum.
YPG-PKK ve Kürtler…
Şimdi yeni bir strateji kuran YPG, Şam rejim güçleriyle işbirliğinin imkanlarını arıyor. YPG’nin bölgedeki Kürtler üzerindeki gücünü ve etkisini de doğru anlamak gerekiyor. YPG bunu büyük ölçüde zor kullanarak elde etti. Giderek onların temsilcisi durumunu kabul ettirdi.“Kürtlerin temsilcisi” olarak Batı’da ilgi görüyor. Suriye’nin kuzeyinde yüzbinlerce Kürt yaşıyor.
Kim kazandı?
Eğer silahlar susmasaydı, bunun sonucunun ne olacağını kestirmek mümkün değildi. Şu da bir gerçek: Eğer çatışma sürseydi, yüzbinlerce insan yerinden yurdundan olacak, çok sayıda kayıplar yaşanacak, hayatlar kararacaktı. “Şu kadar terörist etkisiz hale getirildi”, “şehidimizi yolcu ediyoruz” haberleri gelmeye devam edecekti. Üçüncü olarak, Türkiye’nin şimdilik kazanan tarafta olduğu değerlendirmesi yapılabilir.
Vatanseverlik ya da vatan hainliği
İyi-kötü, zengin-yoksul, zalimmazlum fark etmez, her insan doğup büyüdüğü, yaşadığı topraklara bağlıdır. Kültürüyle, çevresiyle, fiziksel görünüşüyle, orada şekillenmiştir. Ortalama bir insan, kendi büyüdüğü topraklara kayıtsız, duyarsız, ilgisiz kalamaz. Vatan sevgisini ölçen bir alet icat edilmediği için, kimin vatanını ne kadar sevdiğini bilmek mümkün değil. Ancak, gücü ve iktidarı elinde tutanlar, bazen, vatanseverliğin terazisi ellerinde dolaşırlar.
Suriye ile doğrudan görüşmeye doğru…
Suriye’de Esad rejiminin son gelişmelerden yararlandığı ortada. PYD/YPG yeniden onlarla anlaşmak noktasına geldi. ABD’nin çekilmesiyle dengelerin değiştiğini ve Rusya’nın giderek en etkin karar verici haline dönüştüğünü görebiliyoruz. Bu ihtimal Ankara’nın ısrarla savunduğu “Suriye’nin toprak bütünlüğü" tezini de güçlendirebilir.
Bodrum’da sonbahar
“Artık Bodrum'da kitlesel inşaatların kesinlikle durdurulması gerekiyor.” Tatlı bir sonbahar yaşayan Bodrum'da, sokaklardaki kalabalık azalmış. Ancak, marinaya bakan lokantalar, kafeler hâlâ canlı ve dolu. Sahillerde daha çok kuzeyli turistler denize giriyor.
Yargı reformu ya da kaybettiğimizi aramak
2010 Anayasa değişikliği ciddi reformlar içeriyordu. Şimdiki reform paketi bu durumu düzeltecek değişikliklerden uzak küçük iyileştirmeler içeriyor. Yargı reformu, kaybettiğimiz onca hakkın hukukun küçük bir kısmını geri getiriyor. Yani “derde derman” bir değişimden söz etmek mümkün değil. Sorun derinlerde. Yargının, siyasetin vesayetinden kurtarılması gerekiyor.
Kim savaş ister ki!
Bir ulusun kaderini etkileyecek, bölgenin geleceğini belirleyebilecek bir olayla karşı karşı karşıyayız. Sosyolojik ve demografik bir dönüm noktasındayız. Ortak bir irade oluşturmak için diyaloğa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Silahlar çekildiği zaman, meseleleri sakin sakin konuşmak neredeyse imkansız hale gelir.
İmamoğlu ve AK Partili başkanlar…
İmamoğlu başkanlar buluşmasını değerlendirirken, birlikte aldıkları karar uyarınca ortak masalar kurduklarını hatırlattı: “Umarım bu ilişki, bu diyalog İstanbul adına hep böyle devam etsin. Çünkü, faydasını görecek olan 16 milyon insanımız” dedi.
Karamsarlar
Karamsarlar muhalefetin içindeki kutuplaştırıcı eğilimin güçlü temsilcileri rolünde uçlarda dolaşıyorlar. Bu eğilimin zıt yönden karşılığı iktidar içinde de var. İki kutup birbirini besleyen, aradaki uzlaşma eğilimlerini bertaraf etmeye çalışan, kendi içindeki farklılıkları düşman gören özellikleriyle, birbirinin aynısı durumunda.