Oral Çalışlar
Devlet Bahçeli’ye… MHP’lilere…
Hayatında silah eline almamış, hiçbir şiddet eylemine katılmamış, şiddeti onaylamamış birçok insan, “örgüte üye olmasa da örgütün eylemleri doğrultusunda hareket etmek” gibi hukuka aykırı bir gerekçeyle “terör zanlısı” sayılıyor. Çok geniş bir kitle cezaevinden çıkartılırken, “terör sanıkları” gibi bir başlık altında siyasi kişileri tümden içeride bırakmak, başka yeni travmaları tetikleme riski taşıyan bir tercih gibi görünüyor.
İnfaz Kanunu ayrımcılık yapmasın
Adli tutuklulara açılan kapılar, siyasilere kapatılırsa yanlış bir iş yapılmış olacak. İç barışa, dayanışmaya özellikle bu günlerde ihtiyacımız var. Önümüzdeki haftalarda cezaevlerinden gelebilecek kötü haberleri beklemek yerine, Meclis’in bir an evvel eşitlik, adalet ve toplumsal fayda esasına dayalı bir infaz indirimi sağlamasından yana olalım.
Cezaevleri boşalırken muhalif tutukluya engel
Türkiye’de iktidara egemen olan zihniyet; oldu bitti, asıl tehlikeyi fikirde görmüş, bu nedenle düşünce insanlarını asıl düşman kabul etmiştir. Cezaevlerinin yükünün azaltılması konusu gündeme gelince aynı anlayışın yeniden ortaya çıktığını görüyoruz.
Berlin’de 3, Madrid’de 1825 kayıp…
Merkel’in kısa konuşmasından anladığımız kadarıyla, virüse karşı yürütülen mücadelede, toplumun katılımını sağlayacak şeffaf yöntemler kullanılıyor. Bilgiler toplumla paylaşılıyor. Tehlikenin boyutunu baştan fark ederek, ona göre önlem alan bir yol izleniyor. Almanya güçlü bir sağlık altyapısına sahip.
“Günde 1 maske yetmez”
Sağlık çalışanlarının ekipmanları yeterli değil. Bir an önce bunun çaresinin bulunması gerekiyor. Yoğun bakımda görevli bir doktorun saptamaları: “Koronavirüslü hastaların bakımıyla ilgili sağlık çalışanlarına her gün bir maske, bir gözlük, bir eldiven, önlük, vb. veriliyor.
Doktorlarımız…
Yaşanan COVID-19 salgını nedeniyle hastanelerimizde meslektaşlarımız, tüm sağlık personeli ve doktor hanım da gece gündüz demeden zor koşullarda yoğun ve fedakarca çalışıyorlar. Doktor hanım şu an bile çalışıyor. Bırakalım çalışmaya, hastalara hizmet vermeye devam etsin.
Prof. Cemil Taşçıoğlu…
Cemil'in yaşadığı tehlike, bu tür büyük felaket günlerinde doktorların, hastabakıcıların, sağlık çalışanlarının en özverili grup olduğunu da yeniden gözler önüne serdi. Çin'deki rakamlara bakınca, sağlık çalışanlarının ne ölçüde tehlike altında olduğunu daha net görebiliyoruz.
‘Sen niye aramıyorsun?’
Moskova’da 5 saat 40 dakika süren Erdoğan-Putin görüşmesi sonunda bir bildiriyle uzlaşma sağlandı ve ateşkes kararı alındı. İçerideki gündeme gelirsek: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP...
Avrupa mülteciler konusunda bölündü
Hükümetler ve AB, bu durumu savunmakta zorluk çekiyor. AB kamuoyu tam anlamıyla bölünmüş durumda: “Güvenlikçiler” ve “Özgürlükçüler”… AB değerleri mülteciler konusunda bir sınavdan geçiyor.
Karmaşa, göç, askerileşen siyaset…
Bu gerilim ortamında Fırat’ın doğusuna askeri “operasyon” yolu tercih edildi. Burada “güvenli bölge” diye tanımlanan bir alan, Türkiye’nin kontrolüne geçmiş durumda. Ancak barındırdığı çatışma potansiyelini hesaba katmak gerekiyor. Fırat’ın batısı, şu anda yangın yeri.
Avrasya ekseni, Batı ekseni
Moskova’nın Suriye’nin arkasından çekilmediğini gördük. İşte bütün bu gerilimli ortam içinde, Putin Ankara’ya gelmeyince, Erdoğan Putin’le görüşmeye Moskova’ya gidiyor. “En kötü sulh, en iyi harpten evladır” sözü boşuna söylenmiş bir söz değil. Erdoğan-Putin görüşmesi, çatışmayı tırmandırmamak, bölgesel bir savaşın içine çekilme tehlikesini bertaraf etmek için bir imkan.
Şekibe Çelenk, Muzaffer Erdost: Bir tarih gidiyor
Şekibe Çelenk ve Muzaffer Erdost’u arka arkaya yitirdik. 1960’ların Ankara’sı. Üniversite kaynıyor. Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliyle Meclis’te. Yeni bir Türkiye kurulacağı umudunun en...
Yaşar Kemal…
Yaşar Kemal, 20. yüzyıl yazınında iz bırakmış, dünyanın değişim ve ilerlemesine katkıda bulunmuş bir öncüydü. Esen rüzgara karşı durur, baskılara boyun eğmezdi. Onun birleştirici gücüne şimdi daha çok ihtiyaç hissediyoruz.
Mithat Sancar’la yeni bir HDP mi?
Dört ülkeye yayılmış olan Kürtler içinde; Türkiye Kürtleri, gelişmişlik düzeyleri, örgütlenme ve siyaset yetenekleri, ekonomik ve entelektüel güçleriyle, her şeye rağmen etkili ve ilginç bir konumdalar. HDP, işte bu konumu temsil edebildiği ve savunabildiği oranda başarılı olabilir.
“Memleket zor zamandayken…”
Düne kadar AB kriterlerini savunan, demokratikleşme, insan hakları konusunda duyarlılık gösteren bazı kesimler, şimdi “artık mecburuz” havasında. Bize, özgürlük taleplerinden, demokrasi isteğinden, adil yargılama çabalarından vazgeçmemiz gerektiğini anlatıyorlar. Bizi inandırmaya çalışıyorlar.
Adalet Bakanı ile dört saat
Bakana yöneltilen ilk soru, doğal olarak, Osman Kavala’nın yargılandığı ve 9 sanığın beraatiyle sonuçlanan dava konusundaydı. Verdikleri beraat kararının ardından 3 hakim hakkında HSK tarafından “soruşturma açılması”na izin verilmesini de tartıştık. Bu tablonun vahameti değişik eğilimdeki gazeteciler tarafından dile getirildi.
Nereye kadar?
Batısında ise Esad rejimi ile Rusya ve İran arasındaki dayanışma... Her iki süper devletle doğrudan karşı karşıya gelinen bir tablo... Biriyle gerilirken diğerinin desteği aramak, acaba ne kadar gerçekçi ve sürdürülebilir bir duruma işaret ediyor? Türkiye şimdilik bu politikasıyla ilgi topluyor olsa da uzun vadede işler tersine dönebilir. Ayrıca iki süper devletten bağımsız çözüm kanalları da açmaya ihtiyacımız var. Bölgenin yerli güçleriyle... Suriye yönetimiyle ve bölge Kürtleriyle...
Savaşçı dilden uzak durmak
Buna karşın, dünyanın dört bir yanındaki yayınlara baktığımızda, Türkiye ile Suriye arasındaki çatışmada Moskova’nın Esed’in arkasında durduğu ve Türkiye’nin İdlib’den çıkarılmasından yana olduğu görülüyor. Türkiye’nin buna karşı daha sert hamlelere başvurması, ne gibi sonuçlar doğurabilir? Suriye’nin kendi başına hareket etmediği ve eninde sonunda bu gerilimin asıl muhatabının Moskova olduğu bir gerçek.
Standardın ‘AB’si…
AB’ye bardağın boş tarafından bakarsak: Ulusal bencillikler, sağ- milliyetçi-ırkçı zihniyetin sürekli yeniden üremesi, dünya yoksulluk ve baskı rejimleri altında acı çekerken, “gemisini kurtaran kaptan” rolünü oynayan hükümetler... Denize dökülen mülteciler... Gıda konusuna dönersek… AB’nin gıda standartları aynı zamanda demokratik bir toplumsal birikimin ürünü.
İnsan hatalarını nasıl önleyeceğiz?
Örneğin Van’da yaşadıklarımız: İlk çığ düştüğünde 8 yolcu yaşamını yitirdi. İlk günün sonunda 2 kişiye ulaşılamadı. Bu kez onlarca kişi, çığdan kurtarma tecrübesi yokken olay yerine koştu. Devlet görevlisi, yapılacak son şeyi yaptı, iş makinesi yolladı. Uzmanların saptadıkları bazı hatalar: İkinci bir çığ ihtimaline karşı önlem alınmadı.
Anayasa Mahkemesi’nden “hukuk” çağrısı
Osman Kavala davasında, benzer bir hak ihlali dikkat çekiyor. 1961 yılından bu yana bütün anayasalarda yer alan bir madde var. 2004 yılında yapılan değişiklikle iyice pekiştirilen bu madde; “bir çelişme halinde uluslararası anlaşmalardaki hükümler esas alınır” diyor.
İdlib: Suriye’de işler zorlaşıyor
Doğu Akdeniz’den, Libya’dan, Suriye’den olumlu sinyaller gelmiyor. Bölgede Türkiye aleyhtarı bir büyük ittifak oluşmuş gibi bir hava var. Bir süre önceye kadar, değişik uluslararası kombinasyonlardan yararlanılarak, ABD-Rusya rekabeti dahil değişik çelişmeler kullanılarak, belli bir yol alınabiliyordu.
Uygarlık insanlığın ortak mirasıdır
Bazı düşünürler uygarlığı bilim üstünden tanımlar, bazı düşünürler akıl. Uygarlığa başka bir tarafından bakınca, görünen manzara “canavarlık”tır.
Fayları değil binaları konuşalım
Elazığ’da, en büyük can kayıplarının yaşandığı binalara bakıldığında, eksik malzemeyle yapılmış, beton dayanma süresi bitmiş, mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş binalar olduklarını görüyoruz. Bölgede inceleme yapan inşaat mühendisleri odalarının temsilcileri, bu eksiklere dikkat çekiyor.
Mor Çatı’ya ‘Mor Çete’ diyenler…
24 sene önce eşcinsellere yönelik saldırı çağrıları yapılınca 16 Ekim 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşemde bu fanatizme dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Başlığı şöyleydi:...
Rahşan Ecevit…
Üzerinde kahverengi tayyör, krem rengi bluzuyla Rahşan Ecevit, kendisini dikkatle dinleyen Bülent Ecevit’e, ‘İyi ki içeridesin Bülent, bu CHP soruşturması yüzünden evimize milletvekilleri doluşacaktı, sen de buradaki kadar rahat savunmanı hazırlayamayacaktın. Bir bakıma iyi oldu tutuklanman’ dedi".
Hrant Dink’i kalıcı yapan…
Anadolu’nun dört bir yanında Hrant’ı kalıcı kılan, haklı bir davanın peşinden koşması ve Anadolu topraklarına bağlılığı... 2000 yılının Haziran ayı, Hrant’la birlikte Trabzon’a bir toplantıya gitmiştik. Her zamanki heyecanıyla, “Oral, buralarda bir manastır olmalı, gidelim mi?” dedi. İpek’le (Çalışlar) birlikte üçümüz manastırı aramaya gittik. Sorup soruşturduktan sonra Kaymaklı Mahallesi’nin tepelerindeki Ermeni manastırını bulduk.
İran’da sanatçılar, gazeteciler: “Yurttaş değil esiriz…”
İranlılar sokakta rejim karşıtı gösterilerini sürdürürlerken İranlı ünlü kadın oyuncu, gösterilerde öldürülenlerin anısına, İnstagram'da, kendi fotoğrafını kaldırıp, yas tuttuğunu göstermek amacıyla çerçeve içinde boş bir siyahlık bıraktı. Ardından da eleştirilerini sıraladı.
‘Kanıma dokunuyor’
Ancak ben ne dersem diyeyim, bu “konuşma sanatı” belli ki bu döneme özgü olarak sürecek. Kim daha yüksek sesle bağırır ve “hain kollamak” üzere ortalığa çıkarsa, o daha çok ilgi çekecek. Doz yükseltmek istediğinde önüne mikrofon da konacak. Sorunlu bir tablo…
İran güçlenerek çıkamaz…
Kasım Süleymani’nin cenazesine toplanan yüzbinleri, “yönetim etrafında birleşme” diye okumak gerçekçi değil. ABD'nin Irak Büyükelçiliği’nin basılmasıyla başlayan gerilimi tırmandırma stratejisi Trump’a bir şey kaybettirmedi. Aksine yaklaşan başkanlık seçimlerinde elini güçlendirdi. İran ise bölgede efsaneleşmiş bir askeri liderini kaybetti. Kaybettiğiyle kaldı.