Oral Çalışlar
Batman’da Korona günleri
Batman’ın en güzel günleri bitmek üzere. Batman’da, bahar martta başlar mayısta biter… Sonra Arabistan sıcağı olur. En güzel günlerimizi evde geçiriyoruz.
Torun Maya yasakları aştı, görmeyen Amelie’ye ulaştı
Koronavirüs salgını nedeniyle Amelie’nin hayatı birden zorlaştı. Yardımcısı hastalık kapma endişesiyle gelemez olunca, Amelie kedileriyle baş başa kaldı. Bodrum Belediyesi ve dostları telefonla onu aramaya başladılar. Biz de buradan, Amelie için çabalarken, 18 yaşındaki torunu Maya bir kurtarıcı melek gibi devreye girdi.
Kadir İnanır: Ülkeden başka bir sıkıntımız yok
Dünya bir gerginliğe girdiği zaman ilk tokadı sanat yer. Büyük ihtiyaç kaynağı olmasına rağmen en sona atılmıştır. Sinema sektöründeki şirketlerin durumları ortada. Zaten sansür var. Şunu yasaklıyorum demiyor ama bütün yaptığın işleri vali vesayetine sokabiliyor. Ona dokunma, buna dokunma, nasıl bir sanat yapılacak…
“Biraz moralim bozulunca ‘Aşk-ı Memnu’yu izliyorum”
Virüs haberlerinden başka bir şey izleyemez haldeyiz. Ekrana yapışıyoruz, ya demoralize oluyoruz, ya moral buluyoruz. Sevdiğim bir dizi varsa onu seyrediyorum. Daha çok yabancı filmler izliyorum. Biraz moral bozukluğu olduğu zaman, sabahları “Aşk-ı Memnu”yu izliyorum. Yeniden yayınlanıyor. Eğleniyorum.
‘Bavulumla denizlerde kaybolacağım bir film istiyorum’
Evet ülkemin geleceği için, yeryüzü için dehşetli gelgitler yaşıyorum. Bu kültürel siyasal çözülmenin üstüne gelecek neyi getirecek... Kendimi sorumlu sayıyorum...
Orhan Pamuk’la karantina günleri
Aslı, geçen gün karşıya gitti, Bağdat Caddesi’nde her yer kapalıymış, bir kitapçı açıkmış, ama millet kitapçıya da gidemiyor, kitapçıda da virüs olabilir ne yazık ki. Online satışlarda çok artış var ama normal kitap satışını karşılamıyor. Aslı ile konuşuyoruz aramızda. “Ne olsun istersin?” diyoruz birbirimize.
Başarı birlikte gelir… Övünme zamanı değil
Virüs ise hâlâ önü alınamaz şekilde ilerliyor. ABD gibi bir dünya devini alt üst etmiş durumda. Türkiye olarak henüz “başardık” diyebileceğimiz bir noktada değiliz. Tehlikeye dikkat çeken uzmanların sayısı az değil. İhtiyatlı bir dil kullanmayı tercih etmeliyiz. Buradan çıkış, siyasi değil insani bir var olma direnişinin ürünü olacak.
Fatih, gemileri Haliç’e nasıl indirdi?
Yağma o kadar şiddetli yapılıyor ki, üç gün içinde şehrin tamamen harap olması söz konusu... Bunun üzerine Sultan II. Mehmed, bir buçuk gün sonra yağmayı durduruyor. 31 Mayıs’ta “Şehrin binaları benimdir dokunmayın” diyerek, birçok değerli binanın yok olmasını engelliyor, yakıp yıkmanın önüne geçilmesi emrini veriyor.
65 yaşa getirilen yasak
Acun Ilıcalı’nın Survivor adlı eğlence-yarışma programını bilmeyeniniz yoktur. Survivor kelimesi, “bir felaketten, bir kazadan kurtulan, hayatta kalan” anlamına geliyor. Türkiye, salgında hayatta kalmaya çalışırken, TV izleyicilerinin büyük bir çoğunluğu da ilginç şekilde Survivor izliyor.
Mersin’deki başarının sırrı
Vahap Seçer, vatandaşlarla karşılıklı güvene dayalı sıcak bir ilişki geliştirmiş. Telefonu sürekli çalıyor, “Başkan limon fidesi dikmeye gidiyorum. Yolda jandarma çevirirse ne yapacağım?” Başkan Seçer’in cevabı hep aynı: “Sen yoluna devam et bir sorun olursa beni ara...”
Korona günlerinde ev hali
Unutmadan söyleyeyim, bu arada haftada bir gün kapımıza getirilen sütle, gayet güzel yoğurt yapmayı öğrenmiş bulunuyorum. İsteyene kurs verebilirim. Yatay bisiklet ve yürüme bandı da hareketsizliğimizi gidermek amacıyla devrede...
Tavsiye: Günde 50 bin kişiye test
Rapor, Covid-19 virüsünün çok hızlı şekilde yayılacağını, tedbir alınmazsa İngiltere’de milyonlarca insanın yoğun bakım kapısında yatak bekleyeceğini, İngiltere’de 510 bin, ABD’de 2 milyon 200 bin kişinin hastalık nedeniyle öleceğini söylüyordu. Haklı çıktılar.
Virüs: Irkçılık mı üretecek dayanışma mı?
Sağlık çalışanları, bu toplumun yaşamını korumak için en ön safta bir direniş gösteriyorlar. En çok onlar kayıp veriyorlar. O insanlara “bizden uzak dursunlar” şeklinde dışlayıcı tutum gösterenler karşısında hüzünlenmemek elde değil.
Ne büyük bir felaket yaşadığımızın farkında mısınız?
Başka ülkelerde yaşanan travmatik gelişmeleri sanki bize gelmezmiş gibi küçümsedik. Şimdi biz de asıl gerçeğin içinde “Nereye gidiyoruz?” diye soruyoruz.
Devlet Bahçeli’ye… MHP’lilere…
Hayatında silah eline almamış, hiçbir şiddet eylemine katılmamış, şiddeti onaylamamış birçok insan, “örgüte üye olmasa da örgütün eylemleri doğrultusunda hareket etmek” gibi hukuka aykırı bir gerekçeyle “terör zanlısı” sayılıyor. Çok geniş bir kitle cezaevinden çıkartılırken, “terör sanıkları” gibi bir başlık altında siyasi kişileri tümden içeride bırakmak, başka yeni travmaları tetikleme riski taşıyan bir tercih gibi görünüyor.
İnfaz Kanunu ayrımcılık yapmasın
Adli tutuklulara açılan kapılar, siyasilere kapatılırsa yanlış bir iş yapılmış olacak. İç barışa, dayanışmaya özellikle bu günlerde ihtiyacımız var. Önümüzdeki haftalarda cezaevlerinden gelebilecek kötü haberleri beklemek yerine, Meclis’in bir an evvel eşitlik, adalet ve toplumsal fayda esasına dayalı bir infaz indirimi sağlamasından yana olalım.
Cezaevleri boşalırken muhalif tutukluya engel
Türkiye’de iktidara egemen olan zihniyet; oldu bitti, asıl tehlikeyi fikirde görmüş, bu nedenle düşünce insanlarını asıl düşman kabul etmiştir. Cezaevlerinin yükünün azaltılması konusu gündeme gelince aynı anlayışın yeniden ortaya çıktığını görüyoruz.
Berlin’de 3, Madrid’de 1825 kayıp…
Merkel’in kısa konuşmasından anladığımız kadarıyla, virüse karşı yürütülen mücadelede, toplumun katılımını sağlayacak şeffaf yöntemler kullanılıyor. Bilgiler toplumla paylaşılıyor. Tehlikenin boyutunu baştan fark ederek, ona göre önlem alan bir yol izleniyor. Almanya güçlü bir sağlık altyapısına sahip.
“Günde 1 maske yetmez”
Sağlık çalışanlarının ekipmanları yeterli değil. Bir an önce bunun çaresinin bulunması gerekiyor. Yoğun bakımda görevli bir doktorun saptamaları: “Koronavirüslü hastaların bakımıyla ilgili sağlık çalışanlarına her gün bir maske, bir gözlük, bir eldiven, önlük, vb. veriliyor.
Doktorlarımız…
Yaşanan COVID-19 salgını nedeniyle hastanelerimizde meslektaşlarımız, tüm sağlık personeli ve doktor hanım da gece gündüz demeden zor koşullarda yoğun ve fedakarca çalışıyorlar. Doktor hanım şu an bile çalışıyor. Bırakalım çalışmaya, hastalara hizmet vermeye devam etsin.
Prof. Cemil Taşçıoğlu…
Cemil'in yaşadığı tehlike, bu tür büyük felaket günlerinde doktorların, hastabakıcıların, sağlık çalışanlarının en özverili grup olduğunu da yeniden gözler önüne serdi. Çin'deki rakamlara bakınca, sağlık çalışanlarının ne ölçüde tehlike altında olduğunu daha net görebiliyoruz.
‘Sen niye aramıyorsun?’
Moskova’da 5 saat 40 dakika süren Erdoğan-Putin görüşmesi sonunda bir bildiriyle uzlaşma sağlandı ve ateşkes kararı alındı. İçerideki gündeme gelirsek: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP...
Avrupa mülteciler konusunda bölündü
Hükümetler ve AB, bu durumu savunmakta zorluk çekiyor. AB kamuoyu tam anlamıyla bölünmüş durumda: “Güvenlikçiler” ve “Özgürlükçüler”… AB değerleri mülteciler konusunda bir sınavdan geçiyor.
Karmaşa, göç, askerileşen siyaset…
Bu gerilim ortamında Fırat’ın doğusuna askeri “operasyon” yolu tercih edildi. Burada “güvenli bölge” diye tanımlanan bir alan, Türkiye’nin kontrolüne geçmiş durumda. Ancak barındırdığı çatışma potansiyelini hesaba katmak gerekiyor. Fırat’ın batısı, şu anda yangın yeri.
Avrasya ekseni, Batı ekseni
Moskova’nın Suriye’nin arkasından çekilmediğini gördük. İşte bütün bu gerilimli ortam içinde, Putin Ankara’ya gelmeyince, Erdoğan Putin’le görüşmeye Moskova’ya gidiyor. “En kötü sulh, en iyi harpten evladır” sözü boşuna söylenmiş bir söz değil. Erdoğan-Putin görüşmesi, çatışmayı tırmandırmamak, bölgesel bir savaşın içine çekilme tehlikesini bertaraf etmek için bir imkan.
Şekibe Çelenk, Muzaffer Erdost: Bir tarih gidiyor
Şekibe Çelenk ve Muzaffer Erdost’u arka arkaya yitirdik. 1960’ların Ankara’sı. Üniversite kaynıyor. Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliyle Meclis’te. Yeni bir Türkiye kurulacağı umudunun en...
Yaşar Kemal…
Yaşar Kemal, 20. yüzyıl yazınında iz bırakmış, dünyanın değişim ve ilerlemesine katkıda bulunmuş bir öncüydü. Esen rüzgara karşı durur, baskılara boyun eğmezdi. Onun birleştirici gücüne şimdi daha çok ihtiyaç hissediyoruz.
Mithat Sancar’la yeni bir HDP mi?
Dört ülkeye yayılmış olan Kürtler içinde; Türkiye Kürtleri, gelişmişlik düzeyleri, örgütlenme ve siyaset yetenekleri, ekonomik ve entelektüel güçleriyle, her şeye rağmen etkili ve ilginç bir konumdalar. HDP, işte bu konumu temsil edebildiği ve savunabildiği oranda başarılı olabilir.
“Memleket zor zamandayken…”
Düne kadar AB kriterlerini savunan, demokratikleşme, insan hakları konusunda duyarlılık gösteren bazı kesimler, şimdi “artık mecburuz” havasında. Bize, özgürlük taleplerinden, demokrasi isteğinden, adil yargılama çabalarından vazgeçmemiz gerektiğini anlatıyorlar. Bizi inandırmaya çalışıyorlar.
Adalet Bakanı ile dört saat
Bakana yöneltilen ilk soru, doğal olarak, Osman Kavala’nın yargılandığı ve 9 sanığın beraatiyle sonuçlanan dava konusundaydı. Verdikleri beraat kararının ardından 3 hakim hakkında HSK tarafından “soruşturma açılması”na izin verilmesini de tartıştık. Bu tablonun vahameti değişik eğilimdeki gazeteciler tarafından dile getirildi.