Oral Çalışlar

Çatışma ortamında gazetecilik

Bir Sırp gazetecinin anlattıkları aklımda yer etti. Sırpların, yani mensubu olduğu milletin askerlerinin işlediği bir katliama tanık olmuş, fotoğraflarını çekmişti. Ama iş haber yapmaya gelince bunun mümkün olmadığını anlamış, içine atmıştı. Bu konuda yazılan yalan haberler, içindeki acıyı daha da katmerleştirmişti. Psikolojisi bozulmuş, eşiyle bunalım yaşamış, iktidarsızlaşmış ve boşanmıştı.

Atatürk: ‘Arkamda bir istibdat rejimi bırakmak istemem’

Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir. Ben ise millete miras olarak istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o surette geçmek istemiyorum. Bütün müşküllere katlanacağız... Mesele memlekette cumhuriyetin şahısların hayatına bağlı kalmıyarak kökleşmesidir...”

Bağdadi ‘Kardan adam’ mıydı?

İslam dünyasındaki yoksulluğun, terörün, vahşetin asıl ve en önemli nedeninin, Batılı emperyalistler olduğunu söyleyebilir miyiz? Ben, en büyük nedenin bu dünyanın zihniyet iklimindeki gerilik ve cahillik olduğunu düşünenlerdenim. Öte yandan, dini asıl sebep olarak görmeyi de doğru bulmuyorum.

YPG-PKK ve Kürtler…

Şimdi yeni bir strateji kuran YPG, Şam rejim güçleriyle işbirliğinin imkanlarını arıyor. YPG’nin bölgedeki Kürtler üzerindeki gücünü ve etkisini de doğru anlamak gerekiyor. YPG bunu büyük ölçüde zor kullanarak elde etti. Giderek onların temsilcisi durumunu kabul ettirdi.“Kürtlerin temsilcisi” olarak Batı’da ilgi görüyor. Suriye’nin kuzeyinde yüzbinlerce Kürt yaşıyor.

Kim kazandı?

Eğer silahlar susmasaydı, bunun sonucunun ne olacağını kestirmek mümkün değildi. Şu da bir gerçek: Eğer çatışma sürseydi, yüzbinlerce insan yerinden yurdundan olacak, çok sayıda kayıplar yaşanacak, hayatlar kararacaktı. “Şu kadar terörist etkisiz hale getirildi”, “şehidimizi yolcu ediyoruz” haberleri gelmeye devam edecekti. Üçüncü olarak, Türkiye’nin şimdilik kazanan tarafta olduğu değerlendirmesi yapılabilir.

Vatanseverlik ya da vatan hainliği

İyi-kötü, zengin-yoksul, zalimmazlum fark etmez, her insan doğup büyüdüğü, yaşadığı topraklara bağlıdır. Kültürüyle, çevresiyle, fiziksel görünüşüyle, orada şekillenmiştir. Ortalama bir insan, kendi büyüdüğü topraklara kayıtsız, duyarsız, ilgisiz kalamaz. Vatan sevgisini ölçen bir alet icat edilmediği için, kimin vatanını ne kadar sevdiğini bilmek mümkün değil. Ancak, gücü ve iktidarı elinde tutanlar, bazen, vatanseverliğin terazisi ellerinde dolaşırlar.

Suriye ile doğrudan görüşmeye doğru…

Suriye’de Esad rejiminin son gelişmelerden yararlandığı ortada. PYD/YPG yeniden onlarla anlaşmak noktasına geldi. ABD’nin çekilmesiyle dengelerin değiştiğini ve Rusya’nın giderek en etkin karar verici haline dönüştüğünü görebiliyoruz. Bu ihtimal Ankara’nın ısrarla savunduğu “Suriye’nin toprak bütünlüğü" tezini de güçlendirebilir.

Bodrum’da sonbahar

“Artık Bodrum'da kitlesel inşaatların kesinlikle durdurulması gerekiyor.” Tatlı bir sonbahar yaşayan Bodrum'da, sokaklardaki kalabalık azalmış. Ancak, marinaya bakan lokantalar, kafeler hâlâ canlı ve dolu. Sahillerde daha çok kuzeyli turistler denize giriyor.

Yargı reformu ya da kaybettiğimizi aramak

2010 Anayasa değişikliği ciddi reformlar içeriyordu. Şimdiki reform paketi bu durumu düzeltecek değişikliklerden uzak küçük iyileştirmeler içeriyor. Yargı reformu, kaybettiğimiz onca hakkın hukukun küçük bir kısmını geri getiriyor. Yani “derde derman” bir değişimden söz etmek mümkün değil. Sorun derinlerde. Yargının, siyasetin vesayetinden kurtarılması gerekiyor.

Kim savaş ister ki!

Bir ulusun kaderini etkileyecek, bölgenin geleceğini belirleyebilecek bir olayla karşı karşı karşıyayız. Sosyolojik ve demografik bir dönüm noktasındayız. Ortak bir irade oluşturmak için diyaloğa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Silahlar çekildiği zaman, meseleleri sakin sakin konuşmak neredeyse imkansız hale gelir.

İmamoğlu ve AK Partili başkanlar…

İmamoğlu başkanlar buluşmasını değerlendirirken, birlikte aldıkları karar uyarınca ortak masalar kurduklarını hatırlattı: “Umarım bu ilişki, bu diyalog İstanbul adına hep böyle devam etsin. Çünkü, faydasını görecek olan 16 milyon insanımız” dedi.

Karamsarlar

Karamsarlar muhalefetin içindeki kutuplaştırıcı eğilimin güçlü temsilcileri rolünde uçlarda dolaşıyorlar. Bu eğilimin zıt yönden karşılığı iktidar içinde de var. İki kutup birbirini besleyen, aradaki uzlaşma eğilimlerini bertaraf etmeye çalışan, kendi içindeki farklılıkları düşman gören özellikleriyle, birbirinin aynısı durumunda.

Depremde Silivri Cezaevi

Ahmet Altan ise herhangi bir tehlike anında havalandırmaya çıkabilmek için, havalandırma kapısının açık tutulmasını istemiş. Aldığı cevap: “Havalandırma kapısı ancak Adalet Bakanı’nın izniyle açık tutulabilir.” Bu gerekçeyle, o sarsıntılı gecelerde havalandırma kilitleri açılmamış.

Deprem aklımızı başımıza getirsin…

Her gün nüfus ve yapı olarak yoğunlaşan bu şehirde olası bir depremde doğalgaz ve su hatlarında meydana gelecek arızaların neler yaratacağını tahmin etmek zor değil. Kentsel dönüşüm rant olan bölgelerde yaşandı, toplum deprem konusunda eğitilmedi, toplanma alanları imara açıldı ve yapı denetimi yasasına kamusal bir işlev kazandırılmadı.

Suriyelilere Adana’da saldırı

Seyhan ilçesinin Dumlupınar Mahallesi’nde Suriyelilere ait 200’e yakın ev ve işyeri ile 12 araç tahrip edildi. Olaylarla ilgili 100’ü aşkın kişi gözaltına alındı. Olaylar 15 yaşında Adana doğumlu bir çocuğun, çocuk yaşındaki bir mahalleliye cinsel istismarda bulunduğu suçlaması ile başladı; bu çocuğun Suriyeli olduğu rivayeti ve yalanı olayları alevlendirdi.

1886’da Büyükada’da su arıtan fabrika

“Şimdi bir şey söyleyeceğim, inanmayacaksınız: Yirminci konfor asrında, cayır cayır kavrulan Büyükada'nın muntazam kanalize edilmiş, bol, tatlı suyu vardı. Bu hayrat, Kazoğlu isminde bir Rum’un eseri idi. Nizam'da ufak bir fabrika kurmuş, denizin suyunu, borularla evlere verirdi.”

Çözümden ‘endişe’li modernler…

Slogancı şiddet dilinin, ana akışın önünü kesemeyeceğini düşünüyorum. Geleceğimizin şekillenmesi bağlamında, temel değişim göstergelerinden biri, demokratikleşme. Batı ile olan sorunlu ilişkimizin başlıca nedenini de bu konu oluşturuyor.

Madra Dağları’nda

 Eski bakanlardan dostum Ziya Halis telefon etti: “Daha kaç gün buralardasınız? Bizim de burada uğraşlarımız var. Bağlarımızı birlikte dolaşmaya zaman ayırabilir misiniz? Şişli Belediye...

Taş ocakları ve çamfıstığı

Bu yıl bölgenin en önemli dertlerinden birisi de yangınlar. Yangınlarda, binlerce hektarlık çam ormanı yok olmuş. Dikili ve Bergama’nın yeşil alanları yangınlarda çıplak tepelere dönüşmüş. Zamanında müdahale edilmediği, havadan söndürme çalışmalarının aksadığı yönünde ciddi şikayetler var.

Ege’de bağ bozumu

 Ege’nin sahil kasabalarındaki kalabalık ve gürültü, yerini sakinliğe bırakmış. Çandarlı kumsalında sonbahar güneşinin tadını çıkarıyoruz. Esnafla, buraya yerleşmiş emeklilerle sohbet ediyoruz: Sahildeki kumsala soyunma kabini,...

Türkiye’nin ABD ile bitmeyen serüveni

ABD, Batı’nın en ucundaki ülke olarak Türkiye’yi Rusya'ya itmek istemiyor. Bu nedenle, her türlü gerilime ve sert tartışmalara rağmen meseleleri masada halletmeye gayret ediyor. Başka koşullarda olsa, daha tehditkar davranabileceği konularda bile sakin davranmayı seçiyor.

Tayin edici adım: Silahtan arındırmak

Çatışma uzadıkça hem toplumsal tahribat büyüyor, hem de bölücülük eğilimi güçlenebiliyor. Bu yüzden, eğer imkan varsa ya da ihtimal varsa, öncelikli olarak silahın bırakılmasına odaklanmak gerekiyor. Çünkü önce ölümleri engellemek, kanın akmasını önleyecek yolu bulmak lazım.

6-7 Eylül’de Adalar…

Hayal kırıklığını şöyle anlatmıştı: “15 gün önce omuzlarda taşımışlardı. O gün kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı.

İmamoğlu’nun Diyarbakır gezisinin anlamı…

İmamoğlu ve Mansur Yavaş, kutuplaşmanın dışında kalan, melez siyasetin simgesi sayılabilecek iki isim. Bu iki ismin, CHP adayı olarak iki büyük şehrin seçimlerini kazanmaları da yeni iklimin işaretlerinden. İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti, önemli bir sayfa açmış oldu.

Sıcak İngilizlerin başına vurdu

Ekim sonuna kadar İngiltere, Brexit konusunda yeni bir karar almazsa, otomatikman AB'den çıkış kesinleşmiş olacak. Kararı alacak kurum, İngiltere Parlamentosu (Avam Kamarası). Boris’in kurnazlığı, meclisi tatile göndererek, 31 Ekim’e kadar bir karar almasını engelleyerek süreyi doldurmak.

Siyasetin melezleşmesi

Geride bıraktığımız 50-60 yılın önemli bir bölümüne muhafazakar siyasetçiler yön verdi. Son 20 yıla ise dini referansları öne alan (ya da: “çağdaşlaşma” adı verilen "zoraki değişim"e direnen) anlayış egemen. Siyasetin siyah ve beyaz kutuplarından uzaklaşarak yeni renklere bürünmesine ihtiyacımız var.

HDP’ye oy veren Kürtler…

AK Parti’yi, CHP’yi kendi durumları açısından değerlendiren bölge halkı, neden bu şehirlerde ısrarla HDP'ye oy veriyor? Onca propagandaya rağmen bu tercihinden neden vazgeçmiyor? Bunu sadece korkuyla açıklamaya çalışmak gerçekçi değil. Aynı yöre halkı, çukur ve hendekler döneminde ağır silahlı PKK güçlerine rağmen, şehirleri terk edip PKK'yı yalnız bırakmaktan çekinmemişti.

Halkın iradesi

Konuyu “terör”le sınırlı tanımlayıp bu temelde çözülebileceğini iddia etmenin mümkün olmadığını da, yaşadığımız 40 yıllık tecrübe içinde etraflıca öğrendik.

Seçimle gelip seçimle gitmek

Bölgede bir kesim, devlete güvenmediğini, silahı bırakmamak gerektiğini söylüyor, bu yönde propaganda yapıyor. Silahı güvence gibi sunuyor. Ezici çoğunluk ise yasal alanda siyasetten yana. Bu “açık” alan, ne yazık ki her gerilim anında, devletin ve PKK'nın müdahalesine uğrayabiliyor. Yasal alanı savunan siyasetçiler hapse atılıyorlar, silahlı saldırıların hedefi haline geliyorlar.

Kimlik meselesini aydınlar mı çıkardı?

Toplumun muhafazakar kesimleri de, bu nedenle siyasi bir örgütlenmeye giriştiler. İktidar da oldular. Ama onlar da, demokratik çözümler üretemediler. Sıkıştılar. Yasakçılık, kimlikleri yok sayma, baskıyla susturma siyaseti meseleleri çözmeye yetmiyor.