Oral Çalışlar

Talim ve terbiye

Bizde ne yazık ki eğitim de aşırı politize olmuş durumda. Herkes kendi inancına göre yeni nesiller yetiştirmek istiyor. Kimi “dindar nesil", kimi “Atatürkçü nesil” yaratabilmenin arayışında.

Darbecilik, darbe kültürü…

Birçok askeri darbede ABD’nin değişik rolü ve katkıları olduğu bir gerçek. Bir zemin varsa bu mümkün. İçeride darbeye alışmış ve rant devşirmiş bir askeri varlık ile bunun sivil uzantıları olmadan ABD, ya da başka bir güç darbeye girişebilir mi?

İdlib’de Türkiye

İdlib bir sonuç. Şam rejimi, Rusya’nın desteğiyle, kaybettiklerini geri alıyor. Batı da bu duruma büyük oranda razı görünüyor. Kaygıları ise göç dalgası.

İpek’le Atatürk’ün Selanik’inde…

İpek Çalışlar'ın, "Mustafa Kemal Atatürk, Mücadelesi ve Özel Hayatı" (Yapıkredi Yayınları) başlıklı kitabının hazırlanışının tanıklarından birisiyim. İpek'in kılavuzluğunda Makedonya'daki Manastır İdadisi'ni, Ali Rıza Efendi'nin gömüldüğü Selanik'teki Hortacı Camisi’ni, bu vesileyle ben de öğrenmiş oldum, gezmiş oldum.

En önemli sermaye: Güven

“Her şerde bir hayır vardır” denir ya, AB ile ilişkiler de böyle bir duygu uyandırıyor. Türkiye’deki ekonomik sıkışma, Suriye’deki tehlikeli tırmanış, Ortadoğu coğrafyasındaki belirsizlik; Ankara’yı Brüksel’e, Brüksel’i Ankara’ya yaklaşmaya itiyor.

Pozitif Muhalefet

CHP, çözüm üretmeye odaklı, sakin, dengeli ve gerçekçi formüllerle toplumun önüne çıkabilmeli. Atılacak en acil adım, AB ülkeleriyle ilişkileri yeniden canlandırmaktır. Bakanların bu yöndeki çabaları, bazı etkiler yapsa bile, Avrupa'da oluşmuş köklü yargıları aşmak için yeterli değil.

Başkanlık sisteminde siyasi partiler…

Bu dönemeçte, iktidar partisi olsun, muhalefet partileri olsun, tüm partiler, çıplak gözle görülebilir düzeyde bir varoluşsal krizle karşı karşıya. CHP'deki lider krizi, HDP'nin sıkışmışlığı, AK Parti'nin "metal yorgunluğu"; güncel ve geçici bir sıkıntıdan çok, dayanılan yapısal/sistemsel bir duvara işaret ediyor.

AB heyecanı gerçekçi değil mi?

AB ile ilişkilerin iyi gittiği yıllarda, insan hakları karnesi de, finansal göstergeler de, uluslararası ilişkiler de daha olumlu bir seyir içindeydi. AB ile ilişkilerin bozulması mı bu sonuçlara neden oldu? Yoksa siyasi, ekonomik bozulma mı AB ile ilişikleri olumsuz yönde etkiledi? İkisi de düşünülebilir.

Değişenler, değişmeyenler…

Demokrasi beklentisi bir kenara itiliyor, siyaset, geleneksel güvenlik refleksini hemen benimsenin yollarını arıyor. Düşünme, konuşma ve tartışma ortamı hızla daralabiliyor. Polisler, savcılar, yargıçlar böyle dönemlerde esen rüzgarı fazlasıyla hesaba katıyorlar. Muhalifler yargının hedefi haline geliyor.

AB’ye yönelirken CHP’nin rolü

CHP'li hukukçular, Brunson dosyasını inceleyip, daha objektif bir yaklaşıma katkıda bulunabilirler. Türkiye'de tutuklu ABD vatandaşlarının durumlarını yeni bir gözle ve evrensel hukuk ölçüleri içinde değerlendirip, bu konuda çözüme destek verecek öneriler getirebilirler. Ülkemizi zora sokan gerilimlerde, çözüme yönelik bir zemin adına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la da bir diyalog içine girilebilir. Bunlar neden olmasın ki?

Siyasetin öncü kadını: Jale Candan

O da heyecan içinde kürsüye çıkıyor. "Size Ortanın Solu'nun iktidarını vaat ediyoruz" sözleriyle, yeni sembol haline geliyor. Önceki gün Ankara'da yitirdiğimiz Jale Candan'ı biz 68'liler, her başımız sıkıştığında başvurduğumuz bir insan hakları savunucusu olarak tanıdık.

Küçük küçük bayram notları

Adaların "günübirlikçi"lerin taleplerinin egemen olduğu denetimsiz bir pazara dönüştüğünü görüyoruz. Büyükada'da çarşının girişinde yanyana asılı geceliklere bakınca, adadan alınacak hediyelik eşyalar bunlar mı olmalı diyoruz. İster istemez adalardaki günlük turizm, burada yaşayanları da nefes almak ya da sükunet aramak için gelenleri de mutsuz ediyor. Yıllardan beri koruma altındaki İstanbul adaları motorlardan inenleri şaşkına çeviren bir kargaşaya ev sahipliği ediyor.

Olmayacak düşlerin peşinden koşmak…

Bayram, aynı zamanda barış demek, barışmak demek. Ülkemizin gerçek bir iç barışa ihtiyacı olduğuna şüphe yok. Bir türlü, gerilim ve kamplaşmanın üstesinden gelemiyoruz. Bu kaçınılmaz olarak iç siyasetin sertleşmesine yol açıyor.

Kritik günlerde Avrupa Birliği

Ekonomik sorunların yanında, evrensel hukuk değerlerine ulaşmak açısından da sıkıntı içindeyiz. AB ile ilişkilerin yeniden canlanması, bu anlamda da, yeniden rahatlama ve ilerleme için zemin hazırlayabilir. AB’nin demokrasi çıpasını, bu vesileyle yeniden bir imkan olarak kullanabiliriz

Antakya Venüs’ü

Antakya gezmekle bitmeyecek, anlatmaya yetmeyecek bir tarih kentimiz. Aynı zamanda kültürel ve inanç farklılıklarıyla bir arada yaşamayı sağlamış örnek bir ilimiz. Havra, kilise, cami yan yana. Ortodoks Hıristiyanlar, buranın en kadim halklarından. Hala 2 bine yakın nüfuslarıyla şehrin farklı bir tarihi dokusunu ayakta tutuyorlar. Şehirdeki nüfusu 15'e düşmüş Yahudilere, Antakya Sinanogu dini hizmet vermeyi sürdürmeye çabalıyor.

Siyasi aklın zamanı

Benzer bir olumsuzluğu Almanya, Hollanda ile yaşadık. Şimdi o noktada da bir değişimin ilk nüveleri var. Almanya, ABD'nin uyguladığı yaptırımlara karşı Türkiye'nin yanında yer alabileceğinin sinyallerini veriyor. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının önemine de vurgu yapıyorlar. Aşırı iyimserlik yanlış olsa da, iyi gelişmeleri de görmek ve önemsemek gerek.

Krizin üstesinden gelebilmek

“Sağlam duruş”, duygusal bir tema olarak öne çıkıyor. “Direnebilmek” için, içeride ve dışarıda mümkün olan en büyük ittifakı sağlayabilmeliyiz. İçeride, muhalefetin ve her türlü farklılığın rahatça hareket edebileceği, eleştirilerini dile getirebileceği demokratik ortamı oluşturabilmek, iç dayanışmayı güçlendirir. Dışarıda, dost ve müttefikleri çoğaltabilmenin yollarını aramalıyız

Kılıçdaroğlu, ABD ile çözüm üreteceğine…

ABD ile yüksek perdeden konuşmanın, tehditkar bir dil kullanmanın, düşmanlaştırmanın, gerginliği geri dönülemez ölçüde sertleştirmenin, şu ana kadar bir yararını görmedik. "Asarız keseriz" demek çare olmuyor. Asıl zor olan, böyle zamanlarda asıl yapılması gereken; duygulara seslenmek yerine, aklıselime çağırmaktır. El artırarak atılan hamasi nutuklardan çok çektik.

ABD’ye karşı mücadele ve demokrasi

Emperyalizme karşı mücadele demokrasi ile birleştirilemezse, halk yoksulluktan yakasını kurtaramadığı gibi, özgürlüklerini de yitiriyor.” Avrupa'nın ABD’ye karşı daha dirençli (ve bir anlamda bağımsız) duruşunun nedenlerinden biri de, Avrupa’nın kendi içinde demokrasi ve çok sesliliği (tüm eksiklere rağmen) koruyabilmesi. Hatta bu açıdan dünyadaki imajının ABD’den daha olumlu olması.

‘ABD emperyalizmiyle mücadele’

Türkiye'de de AK Parti iktidarı döneminde ABD ile ilişkilerin giderek sertleştiği bir sürece girdik. “Alternatifimiz Çin ve Rusya” diyen analizler çoğaldı. Gerçekten, böyle bir alternatif mümkün mü?

Katledilen bilgisayar kuramcısı

Necdet Bulut’un öyküsü, bir yakın tarih dramımızı anlatıyor. Aydınları hedef alan bir acımasızlık döneminden söz ediyoruz. Üniversitelerimiz dünya sıralamalarında gerilerde kalıyorsa, bunun nedenleri arasında ‘Necdet Bulut’ları susturan zihniyetin rolünü de unutmamalıyız.

Muhalefet bunalımdan nasıl çıkabilir?

Siz topluma güvenmezseniz, toplum da size güvenmez… Şahsen toplumun batıya sırt dönmekten yana olduğu kanaatinde de değilim. Batı standartlarındaki yaşamın ne olduğu biliniyor ve arzulanan şey biraz da bu. Muhalefetin bunu iyi okuması gerekiyor. Başarının birinci şartı (sürekli “halka şirin görünme” denemeleri yapmak veya halkı kalbinden vuracak mucizevi bir lider keşfetmek değil) halkı doğru anlamak, halka güvenmek. Eğer bu duyguya yabancıysanız, yaşamak, nefes almak bile zorlaşır.

İnce nerede yanlış yaptı?

CHP'deki tıkanmanın önü nasıl açılacak? Hangi siyasi ve ideolojik konularda İnce Genel Merkez’den farklı olarak yeni şeyler söylüyor? Bülent Ecevit, partinin efsanevi lideri İsmet İnönü’yü yenerken, “devletçi otoriterizme karşı sivil CHP” önerisiyle ortaya çıkmıştı. Muharrem İnce’nin tezleri neler? Neden partiye lider olması gerekiyor? Yerel seçimleri kazanabilmek için neler yapılabilir? İnce ise bu noktalarda derinleșmek yerine meseleyi kurultayla halledebileceğini düşündü.

Cemaatler

Bugünkü “cemaat”ler, büyük ölçüde yasaların kontrolü dışında gelişiyor. Şeffaflıkları bulunmuyor. Cemaatlerin “paralel yapı”ya dönüşmesi, memurların amirden emir almak yerine, şeyhe bağlanması, gündemde.

Mesut Özil olayına Türkiye’den bakmak

Özil’in ırkçılığa tepki göstermesi Türkiye’de heyecanla karşılandı. Öte yandan, Alman devlet radyosunda da, onu savunan, ırkçılığı eleştiren bir karşı duruş görebiliyoruz. Almanya’da konuya her iki taraftan da bakmaya çalışan gerçekçi değerlendirmeler görmek mümkün. Tartışma, İngilizlerin de dahil olmasıyla, iyice küresel bir derinlik kazandı. Keşke bizde de benzer bir çok seslilik ve yorum zenginliği gelişebilse.

CHP’ye ne lazım?

Şimdi, son 20 yılın ciddi bir muhasebesini yapmak gerekiyor. Muhalefet partisi olarak neden belli bir seçmen kitlesinin ötesine seslenemiyor. Halk cahil olduğu için mi? İşte bu asıl yanlış. Halk CHP'de hâlâ halkçı bir yönelişi samimi bulmuyor, yeni söylenenlerin ise henüz içselleştirilmediğini düşünüyor.

Devlet yeniden yapılanırken…

Yeni sistemdeki Cumhurbaşkanı, her ne kadar bir partinin genel başkanı olsa da; yasama organındaki, yani Meclis’teki tüm partilerle işbirliğine açık bir tavır sergileyebilir. Değişik yasaları çıkarırken, değişik siyasi eğilimdeki partilerle uzlaşmak ihtiyacı duyabilir ve ortak çalışmalar içine girmek zorunda kalabilir. İyimser taraftan bakarsak, bunları söyleyebiliriz.

Büyük İskender Makedon mu, Yunan mı?

Büyük İskender’in ülkesi, binlerce yıl sonra, bir tarihi çekişmenin konusu. “Hakiki” Makedonya kime ait? Yunanistan’a mı, Makedonya’ya mı? Milliyetçi refleksler her iki tarafta da harekete geçmiş, ilişkiler gerilmiş. Ancak iki ülkenin pragmatik siyasetçileri, milliyetçi fanatizme rağmen, uzlaşmanın yolunu bulmuş.

Darbelerle geçen yıllar

Darbelerin yol açtığı felaketlerin canlı tanıklarından birisiyim. Şunu anladım ki; bir ülkede demokrasi zayıfsa, temel özgürlükler konusunda bir alışkanlık oluşmamışsa o ülkelerde darbeciler daha kolay harekete geçebiliyorlar.

CHP ne yapabilir?

OHAL'in miras bıraktığı çok ciddi ihlaller sözkonusu. Bunların düzeltilmesi, toplumsal barışını inşa edilmesi gerekiyor. Demokratikleşme, AB, ekonomide gerçekçilik, insan hakları, Kürt meselesi... CHP, bu tür temel ve kritik konularda, cesaretlendirici, yol açıcı, dünyayla uyumlu bir politikanın savunulmasını üstlenemez mi?