Gürbüz Özaltınlı
Türkiye nereye
2013 Mart’ında milyonu aşkın Kürt’ün bayram coşkusuyla toplandığı Diyarbakır’da, Öcalan’ın silahlı mücadele döneminin kapandığını ilan ettiği mektubu okunurken, kimlerin yüzünün düştüğünü hepimiz hatırlıyoruz. “Demokrasi olmadan barış olmaz” cümlesi aslında Öcalan’a bir cevaptı. Bugün, sanki bir siyasi öngörüymüş gibi pişkince hatırlattıkları bu slogan aslında AKP- Kürt uzlaşmasının yarattığı derin hayal kırıklıklarını açığa vuran, çözüme itiraz çığlığıydı.
Hendeklere gömülen hayaller
Öyle kör bir coşku oluşmuştu ki; Haziran seçimlerinden sonra, bırakın PKK’nın ne yapmaya çalıştığını anlamayı, AKP’yi dışarı iten bir MHP/CHP/Cemaat/HDP koalisyonunun Türkiye için en iyi yol olduğu açık açık savunulabiliyor; MHP’ye oyunbozan olarak diş bileniyordu…
Jakobenci dayatma: ikna yerine silah
Bu kanlı yolun mimarlarının derdi asla “demokratik özerklik” falan değil. Köklü bir kopuşu; hükmedecekleri tek etnisiteli, otoriter bir “ulus devlet”i özlüyorlar. PKK ile Türkiye Kürtlerinin özlemleri arasında hiç bu kadar dramatik farklılaşma yaşanmamıştı.
‘Ezen ezilen’ söylemi ya da şiddete tanınan meşruiyet
Evet, insanlar ölüyorlar. Hayat hepimiz için zehir gibi acı. Ama bunun nedeni (ezen) devlet/(ezilen) toplum ilişkisi değil. Yaşanmakta olan durum açık bir iktidar mücadelesidir. Devletle halk arasında değil; devletle, devlet olmak isteyen arasında yaşanıyor bu mücadele…
Kafalardaki barikatlar
Gerçeğin soğuk yüzünden “korunmak” için; yaşananlara öfkelenip ne diyeceğimizi bilemediğimiz, aklımızla duygumuzun çatışmasından yorgun düştüğümüz için; belki de en çok aidiyetlerimizle hesaplaşma cesaretimiz olmadığı için arkasına saklandığımız barikatlar…
Halksız halk savaşı
Halk yollarda… Ellerine ne geçirebildilerse alıp yanlarına yurtlarını terk ediyor insanlar. Kim bilir belki çocuklarını da hendeklerde, barikatlarda bırakarak paramparça yüreklerle düşüyorlar yollara.
Aydınlarımız, ah aydınlarımız
Bu aydınların Türkiye’deki değişim sürecinin niteliğini, zorluklarını, çelişik dinamiklerini anlamaya ne niyetleri vardı ne de mecalleri. Bilmedikleri, kültürel olarak haz etmedikleri ve en önemlisi pek de kendilerine kulak asmayan bir dünyayı tanımak; onunla konuşmayı, etkileşim içine girmeyi göze almak zor geldi.
PKK bir özgürlük hareketi mi?
Kürt ulusallaşmacı hareketini yöneten siyasi kadronun kendi reel politik hesapları içinde verdiği stratejik bir karar var. Ortadoğu yeniden şekillenirken bu coğrafyada hükmedecekleri bir devlet istiyorlar. Üstelik bu bölgede Kürtleri temsil iddiası taşıyan tek yapı da kendileri değil.
Neden yargı bu kararları veriyor
Olup biteni sorgulamak, anlamak zorundayız. Doğru siyasi mücadele, gerçeğin üstünden atlanarak verilemez…
İflah olmaz kötümserlik
Sol, bir sosyal sorumluluk dili olmaktan çıktı. Kişisel patolojilerin terapisi işlevi görüyor.
Gümüşlük’te ölüm
Evet, insan Gümüşlük’te ölüm olmaz diye düşünebilir. Ama Gümüşlük’te ölüm oluyor. Fakat insanlardan daha çok hayvanlar ölüyor Gümüşlük’te.
Haberin, hukukun ve ölümün araçsallaşması
Can Dündar, “özgür gazetecilik” adına konuşulmayı, yüceltilmeyi hak eden bir isim değil. Yaptığı “haber” de, toplumun bilgilenme hakkı uğruna göze alınmış bir riski, övülmeye değer bir entelektüel cesareti göstermiyordu.
Kötü muhalefet
“Cumhuriyet değerleri” içinde doktrine edilmiş kuşaklar için Ortadoğu sadece bir “bataklık” da değildir.
Tabular
Devlet ve devlete köleliği merkez aldığı için “merkez medya” sıfatını gururla taşıyan endoktrinasyon/sansür/yasak basını, toplumsal düşünce hayatımızın her köşesine bu mayınları döşemişlerdi. Üstüne basarsanız uçardınız. Hem de üniformalılardan önce siviller uçurabilirdi sizi.
Not realizing that you have lost
It would be useful for secular oppositionists to wake up from all the illusions about the “dictator” that they have succumbed to. Facing them, in the most democratic country of the entire Islamic world, is a government that has earned its right to rule through the most legitimate means imaginable. A reality-check is in order.
Terror and ideology in Paris
Regardless of what anybody might say in defence, to try to explain a movement that persists in ceaselessly murdering hundreds of people by reference to global injustices is bound to open a window of legitimacy, in normal human perceptions, for such massacres.
As Paris lies bleeding, voices from my country
If, faced with an extremely savage sort of violence predicated on a set of [Islamic] values that it considers to be its own, a society cannot respond with anything more serious than “it is the West that has created these demons,” I cannot help thinking that it has no chance of competing with the West either.
Kaybettiğini anlamamak
Seküler muhaliflerin kendilerini fazla kaptırdıkları “diktatör” rüyasından uyanmalarında fayda var.
Uygarlığı değil siyaseti sorgulamak
Dağılan Orta Doğu ile birlikte, şimdi Batı yönetimlerinin sadece reel politikaları, yanlış siyasetleri tartışılmıyor. Tartışma, bütün bir Batı medeniyeti üzerine yürüyor. Batı’yı kategorik olarak reddeden; şeytani bulan bir zihin dünyası şekilleniyor. Çıkarları söz konusu olduğunda dünyayı umursamayan; kendi medeniyeti dışındakileri hak öznesi olarak görmeyen; çıkarcı, duyarsız, ayrımcı ve bencil insanlar toplamı olarak algılayan bir prizma oluşuyor İslam dünyasında.
Paris kanarken yurttan sesler
Bir toplumun; kendisini ait saydığı değerler dünyasını referans alan vahşi bir şiddet yaşanıyorken “şeytanı Batı yarattı” dan başka ciddi bir sözü olamazsa, kanımca Batı’yla yarışma şansı da olamaz…
Paris’te terör ve ideoloji
Yüzlerce insanı durmadan katleden bir hareketi, küresel adaletsizlikler üzerinden okumaya çalışmak, kim ne derse desin önünde sonunda insan algısında bu katliamlara meşruiyet alanı açar.
Kürtlerin merkeze yolculuğunda PKK barikatı
Çözüm süreci boyunca izlenen politikalara baktığımızda, Türk tarafının “hakim ulus” paradigmasından tamamen uzaklaştığını; yeni rejimin inşasında kendi inisiyatifini zorlayacak bir iktidar alanı tanımaya çok gönüllü olduğunu söyleyemeyiz.
Seçimler ve gerçekler
Sonuçta görüldü ki, istikrarsızlık riski doğduğunda, geniş bir çoğunluk için merkezin adresi AKP’dir. Seçimlerde en büyük kaybı radikal tutum takınanlar yaşamış; ana akım muhalefet yerinde sayarak merkez arayışına cevap oluşturmamış; krizi aşma arayışının rakipsiz seçeneği AKP olmuştur.
Siyaset sahnesinin puslu oyuncuları
Türkiye demokratik bir ülke değil. Bakarsanız, kıyamet bundan kopuyor gibi. Demokratikleşmeyi dert edinmiş bir çoğunluk yaşıyor diye düşünebilirsiniz. Muhalifler, kapıya dayanan“faşizm”le mücadele ettiklerini söylüyorlar...
Kof söylemler, katı gerçekler
Sorun siyasi gerçekleri anlamak isteyip de aldanma, yanılma değil. Sorun “demokrasi” hiç değil. Bunlar işin “söylem” kısmı. Asıl mesele kimlikler üzerinden inşa edilen karşıtlık... Derin ve aşılamaz duygular...
A society of ‘believers’
Both sides to the fight have discovered that in the face of various events, what some very broad sections of society are after is not knowledge based on reason but satisfying their emotional requirements. So what you have to feed them is not any real information that can answer the crucial questions, or respond to their doubts or curiosity, but some other stuff that can appeal to their need for justification in confrontation. That is what the customer demands.
‘İnanç’ toplumu
Mücadelenin tarafları şunu keşfetti: Toplumun geniş kesimleri olay ve kanaatler karşısında aklın gerektirdiği bilginin değil, duygusal ihtiyacının peşinde. Aklın isteyebileceği; hakiki soruyu, kuşkuyu, merakı karşılayan bilgiyi değil, karşıtlık duygusunu tatmin edecek malzemeyi sağlamanız gerekiyor. Müşteri bunu istiyor…
A world of irresponsibility and lack of common sense
In the wake of the Ankara tragedy I thought of all this yet again. A pathological political culture had for some time been running below the surface but variously signaling its presence to society at large. The 10th October catastrophe brought it out into the open, exposing all its defining characteristics. This is a tradition of political behavior that we have long been familiar with through the history of the so-called “revolutionary left.” An outlook that lacks responsibility, and is also alien to common sense.
Sorumluluk duygusu ve sağduyunun uğramadığı bir dünya
Ankara felaketinden sonra bir kere daha bunları düşündüm. Bir süredir dipten seyreden, çeşitli tezahürleriyle topluma göz kırpan patolojik bir siyasi kültürün belirgin özellikleriyle apaçık ortaya serilmesine yol açtı bu büyük felaket. Kendisini “devrimci” olarak tanımlayan “sol” tarihten tanıdığımız bir siyasal davranış geleneği bu. Sorumluluk duygusundan yoksun ve sağduyuya yabancı.
Şiddet ve sorumluluk üzerine yeniden düşünmek
Bugün de şiddeti gerekli kılan koşulların var olduğunu söylüyorsanız; sorumluluğu tek başına devlete yıkıp PKK’yı meşrulaştırıyorsanız, bunun temel nedeni ideolojik dünyanıza dair köklü ve cesur bir sorgulamayı yapmamış olmanızdır.