Selim Kuneralp
Ukrayna savaşı ve biz
Bir taraftan Rusya’nın artık sosyalist bir ülke olmadığını henüz özümsememiş veya ABD ile Batı düşmanlığının körelttiği eski solcular, diğer taraftan otoriter ve antidemokratik güdümlü bir demokrasi özlemi içinde yaşayan Avrasyacılar. Neyse ki her iki ucun sesi medyada çok duyulsa da etkileri epey sınırlı.
Solaris ve Eclipse yeni Goeben ve Breslau olur mu?
Rus oligark Roman Abramoviç’e ait Solaris ile Eclipse adlı süperyatların yaptırımlardan kaçmak için Bodrum ve Marmaris limanlarına sığındıklarını görünce Goeben ve Breslau’un maceraları hatırıma geldi. Neyse ki Solaris ile Eclipse savaş gemisi değil, “sadece” her birinin değeri 1 milyar dolar olan süperyatlar. Yine de bu süperyatlar iktidarımız için baş ağrısına yol açabilir.
Batı’ya dönüş mümkün mü?
Batı ile yeni köprüler kurmak o kadar da kolay olmayacaktır. Son yirmi yılda ülkenin çok değiştiği inkâr edilmesi mümkün olmayan bir gerçektir maalesef. Türk halkı veya en azından önemli bir bölümü daha İslami, daha milliyetçi, daha Batı düşmanı olmuş ve Batı değerlerinden uzaklaşmıştır. Hayat tarzları itibarıyla Batıya en yakın olması beklenebilecek kişiler bile belki de anlam veremediğim bir aşağılık duygusunun etkisiyle en azılı Batı düşmanı kesilmişlerdir.
Türkiye NATO’ya neden girdi?
Kırk yıl süren meslek hayatım boyunca herhangi bir Türk liderin NATO bayrağını kullandığını, ya da herhangi bir resmi binada bu bayrağın teşhir edildiğini ne gördüm ne de duydum. Yani bilmeyen sanır ki Türkiye “emperyalistler” tarafından zorla bu ittifaka sokuldu, imkan olsa çıkmak için yol arayacak. Nitekim, geçenlerde bir siyasi partinin temsilcisi olarak Moskova’ya gittiği anlaşılan bir iş adamı, Rus muhataplarına Türkiye’nin NATO üyeliğinin bir “gençlik hatası” olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiş.
“Montrö’nün geleceği bu savaşın sonucuna bağlıdır”
Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Serbestiyet için yazdı: Savaş Rusya’nın lehine, Ukrayna’nın haritadan silinmesi veya en azından bir Rus uydusu haline dönüşmesi ile sonuçlanması halinde mevcut durum devam eder. Romanya ile Bulgaristan’ın tek başlarına muzaffer bir Rusya’yı karşılarına almak isteyecekleri şüphelidir. Ancak Ukrayna galip çıkar, Moskova’da rejim devrilir ve Rusya tarihinde ilk defa bir demokratik hukuk devletine dönüşürse, Karadeniz’deki dengeler değişir, o zaman savaş gemileri için yeni bir geçiş rejimi ve bölgede daha kuvvetli bir NATO mevcudiyeti gündeme gelebilir. Bu tür gelişmelere hazırlıklı olmakta ve olası senaryoları belirlemeye, Atatürk’ün dahi bir gün değişebileceğini öngördüğü Montrö’yü tutku haline sokmaktansa gerçekçi politikalar üretmeye başlamakta fayda var.