Vahap Coşkun

Muhaliflerin makbul muhalefeti

Babacan ve Davutoğlu, sınırlar dâhilinde kaldıkları müddetçe “makbul muhalif” addediliyor. Lakin sınır ihlali yaptıklarında, mesela bütün kötülüklerin AK Parti ile başladığı söylemine itiraz ettiklerinde ve eski defterleri karıştırdıklarında anında topa tutuluyorlar. Bu muhalefet tavrı ahlaken de siyaseten de yanlış. Ahlaken yanlış, çünkü AK Parti’nin hataları geçmişteki hataları aklamaz. AK Parti’nin otoriterliği, geçmişteki otoriterliği meşrulaştırmaz. Siyaseten de yanlış, çünkü...

Kuvvetler ayrılığı olmayınca

Tek parti alışkanlıkları kendini bilhassa iki konuda hissettirir: Birincisi, kuvvetler birliğidir. DP’nin programı 1920 ve 1930’da kurulan muhalefet partilerinin gerisinde olsa da, parti temsilcileri başlangıçta kuvvetler birliğine karşı bir tutum takınırlar. Aralık 1948’de Menderes, mevcut anayasanın inkılapların süratli bir şekilde yapılması için kuvvetler birliği prensibini kabul ettiğini ama artık bu anayasanın eskidiğini belirtir.

İZLENİM | Davutoğlu’nun Diyarbakır ziyareti: “Yeni bir inisiyatif lazım”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bingöl ve Diyarbakır’da üç yoğun gün geçirdi. Her iki şehirde de ilçelere gitti, çarşı pazarda halkla görüştü, esnafın dertlerini dinledi, gençlerle sohbet etti. Üç gülük ziyaretinin son etkinliğinde de, Diyarbakır’da sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderleri ile buluştu. Ben de bu buluşmayı izleme imkânı buldum. Davutoğlu, Diyarbakır’da gözden kaçmaması gereken önemli bir çıkış yaptı: 2005’ten itibaren Kürt meselesini çözmeye odaklanan girişimlerden gerekli dersler çıkarılarak yeni bir inisiyatif alınmasının zamanı olduğunu söyledi.

Vakit tamam!

Kötü bir tabloydu bu; ipler Hoca’nın elinde kaçmıştı, Güneş, kontrolünü yitirmiş ve motivasyonunu kaybetmişti. Bir bütün olarak takımın hali de haraptı; özgüven yerlerde, moraller sıfıra inmiş düzeyde, cesaret ise kayıplardaydı. Güneş’in mevcut ruh hali düşünüldüğünde, bu durumu düzeltmek ve suyu tersine akıtmak imkânsızdı.

Hitler Üzerine Notlar – 2

Üstünkörü bir yaklaşım, Hitler’i mutlak bir fırsatçı ve içgüdülerine dayanarak yol alan bir politikacı olarak betimler. Oysa Haffner’e göre “Hitler, asla bu değildir.” Hitler, salt pragmatist bir politikacı olarak anılmak istemez, tersine bir siyasi düşünür ve bir hedef belirleyici olarak tarihe geçmeyi arzular. Bir başka ifadeyle o, “Hitlerizm’in sadece Lenin’i değil Marx’ı olmayı” hedefler.

Hitler Üzerine Notlar – 1

1970’li yılların ortalarında Almanya’da bir “Hitler patlaması” yaşanır. Yaşlı ve orta kuşak Almanların büyük bir kısmında Hitler’e dair meşum hafızayı geride bırakmaya çalışan bir ruh hali egemendir. Bu ruh hali, başta Yahudi soykırımı olmak üzere, Hitler döneminde yaşanan felaketlerin küçümsenmesini ve dahası Hitler’in asla taşımadığı “sevecen” bir kimlikle sunulmasını beraberinde getirir.

ANALİZ | İktidarın sopası RTÜK bir eşiği daha atladı

Tam bir şecaat arz ederken sirkatin söyleme durumu: RTÜK, Avrupa Birliği’nden kuruma gelecek 3,6 milyon avroluk fonu neden askıya aldığını izaha çalışırken, fonun hangi amaçla talep edildiğini de açıkladı: “Yerli ve milli medyanın yalan haber ve dezenformasyonla mücadelesi için…” RTÜK, yayınları ayrımcılık yapmadan düzenleme görevi olan bir devlet kurumu değil miydi?

Bir Almanın hikâyesi – 2

Haffner, Nazilere karşı koyacak takati olmayan Almanların kendilerini rahatlatmak için üç yola başvurduğunu söyler: Birincisi, kendini kandırmadır; Nazilerin acemi oldukları, yönetim işini beceremeyecekleridir… İkincisi hayata küsmedir; elini ayağını yaşamdan çekmek, sonsuza kadar pes etmektir… Üçüncüsü ise geri çekilmektir; gerçeği görmek ama ona saldırmak yerine ona sırtını dönmektir.

‘Selçuklu Mezarlığı’

Tatvan’dan Ahlat’a giderken, Ahlat’ın hemen girişinde bir mezarlık var. Mezarlık, Kültür Bakanlığı tarafından korumaya alınmış. Etrafı düzenlenmiş, içine yürüyüş yolları yapılmış. Girişine de “Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı” tabelası asılmış. Ben de hem bu tabelayı hem de mezarlıktan birkaç fotoğrafı, “Selçuklu Meydan Mezarlığı Ahlat-Bitlis” diye yazarak paylaştım. İşte tartışma tam bu noktada patlak verdi.

Bir Alman’ın Hikâyesi (1)

Ülkenin ruhsal durumu bozulunca dört bir yanda kurtarıcılar peyda olur. Thuringen’de Kamberty adlı kurtarıcı kurtuluş için herkesi halk dansları yapmaya, şarkı söylemeye ve havaya sıçramaya davet eder. Berlin’de Hausser isimli kurtarıcı, reklam sütunlarına yapıştırdığı afişlerle ve kitlesel toplantılarla etrafına çok sayıda mürit toplar. Onların Münih’teki mütekabili ise Hitler’dir. Fakat Hitler, diğer kurtarıcılardan farklıdır; tehditkardır, gaddardır, ajitatiftir.

Sağduyu

Son beş yıldır siyasi alan daraltıldı, hak ve özgürlükler budandı. Çözüm süreci bütün kötülüklerin anası olarak yaftalandı. Askeri çözümden başka bir yol bilmeyen şahinler prim yaptı, demokratik çözümü savunan güvercinler aşağılandı, suçlandı. Bütün bu menfi manzaraya rağmen, yeni bir çözüm sürecine desteğin % 50’lerin üzerinde seyretmesi ve halkın neredeyse tamamının çözümü silahta külahta değil, siyasi ve sosyal mekanizmalarda araması, çok sevindirici.

İçimizdeki zorba

Belgeselde çok vurucu bir cümle var: “En tehlikeli zorbalar, daha iyi bir dünya yarattığına inanan zorbalardır.” Kendilerini salt bir yönetici ya da siyasi lider nazarıyla bakmaz bu zorbalar, insanlığa bahşedilmiş bir nimet, bir değer olduklarını düşünürler. Dünya ve ülkesi için en iyiyi bildiklerine dair kesin bir inanç taşıdıklarından, kaşının üstünde gözün var diyenlere bile dayanamazlar, önüne çıkanı ezip geçmekten kaçınmazlar.

Wishful thinking

AK Parti’nin ağır sorunları var. Çözüm, öncelikli olarak, rasyonel bir tahlili gerektirir, “wishful thinking”i değil. Gerçi wishful thinking de iyidir ama Yasin Aktay’ın “AK Parti’ye ciddi bir kayış görüyorum” ve “Kopuş varsa da bunun Kürtlükle alakası yok” cümlelerinde olduğu gibi abartıldığında insanın kafasını duvara çarpması ihtimali de yüksektir.

Çok şükür bizde ırkçılık yok!

Geçmişten bugüne birçok misal vermek mümkün, ancak bilhassa son günlerde Kürtlere yönelik ırkçı saldırganlık vites yükseltmiş durumda. Sadece son bir hafta içinde Afyon’da, Konya’da ve Ankara’da Kürtler, ırkçı saldırılara maruz kaldılar. Her bir saldırıda görünen sebep farklı; olayların altında yatanın Afyon’da berber sırası, Konya’da araziye hayvan girmesi ve Ankara’da hayvan kesimi olduğu belirtiliyor.

Turnusol kâğıdı

Son zamanlarda Afgan sığınmacıların daha çok görülür hale gelmesiyle, sığınmacılara karşı kullanılan dil daha da ağırlaştı. Kılıçdaroğlu’nun “Suriyelileri geri göndereceğiz” sözü, tekrardan yoğun bir biçimde dolaşıma girdi ve Millet İttifakı’nın ortak zemini oldu.

Aydın sabırsızlığı

Muhalefet partilerinin bugünden sıkı bir blok halinde hareket etmeleri ve temel konularda kendilerini bağlayan bir program ortaya koymaları, ilk bakışta ikna edici ve cazip bir fikir gibi görünüyor. Lakin bu cezbedici intibaya rağmen bu fikre ihtiyatla yaklaşılmasını gerekli kılan itiraz noktalarından da bahsedilebilir.

Sporun ruhu

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiliz Futbol Federasyonu, Sovyet liginin şampiyonu Dinamo Moskova’yı dostluk maçları için davet eder. Sovyet rejimi bu maçlara büyük anlam atfeder. Dinamo, Sovyetlerin Batı’ya üstünlüğünü göstermelidir.

Çok geç çok az

Kürtlerin AK Parti’ye yönelmelerini sağlayan bütün dinamiklerde bir yıpranma yaşandı. Kürt meselesinin siyasi çözümünün sözü edilmez oldu. Salt geçmiş hatırlatılması ile bu yıpranmanın önüne geçilemez. Tek bir açıklamayla bu yıkım giderilemez, su tekrardan tersinden akıtılamaz. Çok geç ve çok az; ağızlara bir parmak bal çalınmasıyla alınmayacak kadar çok kırıldı gönüller.

Harcanıp gidiyor ömür dediğin

Biz balkonda ayaktayız, Remo avluda kürsüye çökmüş. Gözlerini kapatmış, kafasını bir sağa bir sola sallayıp duruyor. Elindeki tespihi hırsla çekiyor, dişleri sinirden gıcırdıyor. Ne olacağını bekliyoruz merakla. Derken inler gibi bir ses çıkıyor Remo’nun hırıldayan boğazından: “He Şêxo he!” Remo gelip tekme tokat girişse, ağzını burnunu dağıtsa, bu laflar kadar canını acıtmaz Şeyhmus’un.

Baraj altı

MetroPoll’ün Haziran araştırmasına göre, Meclis’te grubu bulunan beş partiden dördü (AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti) seçmenlerini büyük oranda etrafında tutmayı başarabiliyor. Dördünün de 24 Haziran 2018’de kendisine oy veren seçmenlerin %70’inden fazlasının oyunu yeniden alacağı görülüyor. Fakat MHP’de durum farklı, bu partide bir çözülme var. MHP seçmenlerinin sadece %45’i partisine yeniden oy vereceğini ifade ediyor.

Erken uyarı

HDP’nin önde gelenleri, Millet İttifakı’nın HDP oylarını bir nevi “çantada keklik” gören yaklaşımına sert bir dille tepki gösteriyorlar. Kendileri ile diyaloga girmeyen, en zor anlarında demokratik siyaseti savunmak adına olsa bile kendileri ile dayanışma göstermeyen bir muhalefete arka çıkmalarının beklenmemesi gerektiğini ifade ediyorlar.

İyi ki varsın futbol…

Sekiz çeyrek finalisti belirleyecek sekiz maçtan ilk dördü mükemmeldi. Fakat dün seyrettiğimiz Hırvatistan-İspanya ve Fransa-İsviçre maçları bambaşkaydı. Gözümüzü bir saniye olsun kırpamadık, iki 120 dakika boyunca ekran başında hop oturduk hop kalktık. Bir maçta olabilecek her şey vardı; hatalar, harika goller, kader anları…

Mitik Kürt kahraman tipolojisi

Mitik kahramanlar, politik liderlere özdeşleştirilir. Kahramanın güçlüye karşı zayıfın yanında durması, eşitsiz güçlerin çatışmasında gösterdiği insanüstü ve fedakarane tavır ile bugün mücadele eden politik liderlerin tavrı arasında benzerlikler kurularak, politik lider modern bir kahramana dönüştürülür. Mesela Demirci Kawa geçmişten alınıp bugüne getirilir, politik lider onun tahtına oturtulur. Liderin yapıp etmeleri Kawa’nın yaktığı ateş ile ilişkilendirilir.

Ateşle oynamak

Mecburiyetten alelusul cümlelerle saldırıyı kınayıp ardından okkalı cümlelerle kurbanı mahkûm etmek, ateşle oynamaktır. Saldırganlarla zihniyet müşterekliğini yansıtan bu söylem, Türkiye için ciddi bir tehlike taşıyor.

Bir çözüm süreci muhasebesi

Büyük umutlar bağlanan girişim boşa çıkınca, taraflar ve taraflara göre konumlananlar, suçu karşı tarafın üzerine yıkan bir dil tutturdular. Buna göre, kendi yaptıkları bütünüyle doğruydu, ne olmuşsa karşı tarafın suistimalinden ve dar hesapçılığından olmuştu.

Savaşı haram kılmanın kıymetini bilmek

Ateşi harlamamak için daima çok dikkatli konuşan Mesud Barzani, bu kez dilini sertleştirdi ve yapılanın hesabının mutlaka sorulacağını söyledi. KBY, bugüne kadar PKK’ye karşı bir mücadele veya çatışma kararı almadı, bunda en büyük amil Barzani’nin “Kürdün Kürde karşı savaşını haram kıldık” anlayışıydı.

Peker’in kutusu

İktidarın, mafyatik kişiliğine vurguyla söylediklerini önemsizleştirme çabalarına karşın, Peker’in iddialarına olan alaka artıyor, iddialar gün be gün daha fazla tesir ediyor. Öyle ki eski başbakanlar, bakanlar, emniyet müdürleri, valiler bu iddialara karşı konuşmak zorunda kalıyorlar, Meclis Başkanı meseleye dâhil oluyor.

Cumhuriyet’in Diyarbakır’da kimlik inşası

Kürtlerin Türkleştirilmek için devlet, bir yandan Kürtçeyi kamusal alanın dışına itip Kürtler ile dilleri arasındaki köprüleri yıkar, diğer yandan da Kürtlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmenin uğraşını verir. Okullar, Halkevleri, Türk Ocakları, Halk odaları ve benzeri yapılardan hem toplumsal kalkınmayı katkıda bulunmaları hem de Türkçü ideolojiyi kitlelere taşıyıp benimsetmeleri beklenir.

Cumhuriyet’in Diyarbakır’da kimlik inşası

Kürtlerin Türkleştirilmek için devlet, bir yandan Kürtçeyi kamusal alanın dışına itip Kürtler ile dilleri arasındaki köprüleri yıkar, diğer yandan da Kürtlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmenin uğraşını verir. Okullar, Halkevleri, Türk Ocakları, Halk odaları ve benzeri yapılardan hem toplumsal kalkınmayı katkıda bulunmaları hem de Türkçü ideolojiyi kitlelere taşıyıp benimsetmeleri beklenir.

Duanın yarısı

Şampiyonlar Ligi finalinde Tuchel şov vardı. Yarı finalde Real’i kilitleyen Alman hoca, finalde de Pep’in bütün yollarını kesti. Birbirine yakın ve ayakta alkışlanası bir disiplinle sahaya yayılan Chelsea, Pep’e geçiş izni vermedi. Önündeki hareketli duvarı bir türlü aşamadı Pep, takımını rakibin ceza sahasına yaklaştırmadı. Sahadaki 21 futbolcunun terden sırılsıklam olduğu bir gecede, Chelsea’nin kalecisi belki de hayatının en rahat doksan dakikalarından birini geçirdi; zira nerdeyse kendisine top gelmeden maçı bitirdi. Herhalde Pep’in bu kadar aciz kaldığı az sayıda maç vardır.