Vahap Coşkun

Sağduyu

Son beş yıldır siyasi alan daraltıldı, hak ve özgürlükler budandı. Çözüm süreci bütün kötülüklerin anası olarak yaftalandı. Askeri çözümden başka bir yol bilmeyen şahinler prim yaptı, demokratik çözümü savunan güvercinler aşağılandı, suçlandı. Bütün bu menfi manzaraya rağmen, yeni bir çözüm sürecine desteğin % 50’lerin üzerinde seyretmesi ve halkın neredeyse tamamının çözümü silahta külahta değil, siyasi ve sosyal mekanizmalarda araması, çok sevindirici.

İçimizdeki zorba

Belgeselde çok vurucu bir cümle var: “En tehlikeli zorbalar, daha iyi bir dünya yarattığına inanan zorbalardır.” Kendilerini salt bir yönetici ya da siyasi lider nazarıyla bakmaz bu zorbalar, insanlığa bahşedilmiş bir nimet, bir değer olduklarını düşünürler. Dünya ve ülkesi için en iyiyi bildiklerine dair kesin bir inanç taşıdıklarından, kaşının üstünde gözün var diyenlere bile dayanamazlar, önüne çıkanı ezip geçmekten kaçınmazlar.

Wishful thinking

AK Parti’nin ağır sorunları var. Çözüm, öncelikli olarak, rasyonel bir tahlili gerektirir, “wishful thinking”i değil. Gerçi wishful thinking de iyidir ama Yasin Aktay’ın “AK Parti’ye ciddi bir kayış görüyorum” ve “Kopuş varsa da bunun Kürtlükle alakası yok” cümlelerinde olduğu gibi abartıldığında insanın kafasını duvara çarpması ihtimali de yüksektir.

Çok şükür bizde ırkçılık yok!

Geçmişten bugüne birçok misal vermek mümkün, ancak bilhassa son günlerde Kürtlere yönelik ırkçı saldırganlık vites yükseltmiş durumda. Sadece son bir hafta içinde Afyon’da, Konya’da ve Ankara’da Kürtler, ırkçı saldırılara maruz kaldılar. Her bir saldırıda görünen sebep farklı; olayların altında yatanın Afyon’da berber sırası, Konya’da araziye hayvan girmesi ve Ankara’da hayvan kesimi olduğu belirtiliyor.

Turnusol kâğıdı

Son zamanlarda Afgan sığınmacıların daha çok görülür hale gelmesiyle, sığınmacılara karşı kullanılan dil daha da ağırlaştı. Kılıçdaroğlu’nun “Suriyelileri geri göndereceğiz” sözü, tekrardan yoğun bir biçimde dolaşıma girdi ve Millet İttifakı’nın ortak zemini oldu.

Aydın sabırsızlığı

Muhalefet partilerinin bugünden sıkı bir blok halinde hareket etmeleri ve temel konularda kendilerini bağlayan bir program ortaya koymaları, ilk bakışta ikna edici ve cazip bir fikir gibi görünüyor. Lakin bu cezbedici intibaya rağmen bu fikre ihtiyatla yaklaşılmasını gerekli kılan itiraz noktalarından da bahsedilebilir.

Sporun ruhu

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiliz Futbol Federasyonu, Sovyet liginin şampiyonu Dinamo Moskova’yı dostluk maçları için davet eder. Sovyet rejimi bu maçlara büyük anlam atfeder. Dinamo, Sovyetlerin Batı’ya üstünlüğünü göstermelidir.

Çok geç çok az

Kürtlerin AK Parti’ye yönelmelerini sağlayan bütün dinamiklerde bir yıpranma yaşandı. Kürt meselesinin siyasi çözümünün sözü edilmez oldu. Salt geçmiş hatırlatılması ile bu yıpranmanın önüne geçilemez. Tek bir açıklamayla bu yıkım giderilemez, su tekrardan tersinden akıtılamaz. Çok geç ve çok az; ağızlara bir parmak bal çalınmasıyla alınmayacak kadar çok kırıldı gönüller.

Harcanıp gidiyor ömür dediğin

Biz balkonda ayaktayız, Remo avluda kürsüye çökmüş. Gözlerini kapatmış, kafasını bir sağa bir sola sallayıp duruyor. Elindeki tespihi hırsla çekiyor, dişleri sinirden gıcırdıyor. Ne olacağını bekliyoruz merakla. Derken inler gibi bir ses çıkıyor Remo’nun hırıldayan boğazından: “He Şêxo he!” Remo gelip tekme tokat girişse, ağzını burnunu dağıtsa, bu laflar kadar canını acıtmaz Şeyhmus’un.

Baraj altı

MetroPoll’ün Haziran araştırmasına göre, Meclis’te grubu bulunan beş partiden dördü (AK Parti, CHP, HDP ve İYİ Parti) seçmenlerini büyük oranda etrafında tutmayı başarabiliyor. Dördünün de 24 Haziran 2018’de kendisine oy veren seçmenlerin %70’inden fazlasının oyunu yeniden alacağı görülüyor. Fakat MHP’de durum farklı, bu partide bir çözülme var. MHP seçmenlerinin sadece %45’i partisine yeniden oy vereceğini ifade ediyor.

Erken uyarı

HDP’nin önde gelenleri, Millet İttifakı’nın HDP oylarını bir nevi “çantada keklik” gören yaklaşımına sert bir dille tepki gösteriyorlar. Kendileri ile diyaloga girmeyen, en zor anlarında demokratik siyaseti savunmak adına olsa bile kendileri ile dayanışma göstermeyen bir muhalefete arka çıkmalarının beklenmemesi gerektiğini ifade ediyorlar.

İyi ki varsın futbol…

Sekiz çeyrek finalisti belirleyecek sekiz maçtan ilk dördü mükemmeldi. Fakat dün seyrettiğimiz Hırvatistan-İspanya ve Fransa-İsviçre maçları bambaşkaydı. Gözümüzü bir saniye olsun kırpamadık, iki 120 dakika boyunca ekran başında hop oturduk hop kalktık. Bir maçta olabilecek her şey vardı; hatalar, harika goller, kader anları…

Mitik Kürt kahraman tipolojisi

Mitik kahramanlar, politik liderlere özdeşleştirilir. Kahramanın güçlüye karşı zayıfın yanında durması, eşitsiz güçlerin çatışmasında gösterdiği insanüstü ve fedakarane tavır ile bugün mücadele eden politik liderlerin tavrı arasında benzerlikler kurularak, politik lider modern bir kahramana dönüştürülür. Mesela Demirci Kawa geçmişten alınıp bugüne getirilir, politik lider onun tahtına oturtulur. Liderin yapıp etmeleri Kawa’nın yaktığı ateş ile ilişkilendirilir.

Ateşle oynamak

Mecburiyetten alelusul cümlelerle saldırıyı kınayıp ardından okkalı cümlelerle kurbanı mahkûm etmek, ateşle oynamaktır. Saldırganlarla zihniyet müşterekliğini yansıtan bu söylem, Türkiye için ciddi bir tehlike taşıyor.

Bir çözüm süreci muhasebesi

Büyük umutlar bağlanan girişim boşa çıkınca, taraflar ve taraflara göre konumlananlar, suçu karşı tarafın üzerine yıkan bir dil tutturdular. Buna göre, kendi yaptıkları bütünüyle doğruydu, ne olmuşsa karşı tarafın suistimalinden ve dar hesapçılığından olmuştu.

Savaşı haram kılmanın kıymetini bilmek

Ateşi harlamamak için daima çok dikkatli konuşan Mesud Barzani, bu kez dilini sertleştirdi ve yapılanın hesabının mutlaka sorulacağını söyledi. KBY, bugüne kadar PKK’ye karşı bir mücadele veya çatışma kararı almadı, bunda en büyük amil Barzani’nin “Kürdün Kürde karşı savaşını haram kıldık” anlayışıydı.

Peker’in kutusu

İktidarın, mafyatik kişiliğine vurguyla söylediklerini önemsizleştirme çabalarına karşın, Peker’in iddialarına olan alaka artıyor, iddialar gün be gün daha fazla tesir ediyor. Öyle ki eski başbakanlar, bakanlar, emniyet müdürleri, valiler bu iddialara karşı konuşmak zorunda kalıyorlar, Meclis Başkanı meseleye dâhil oluyor.

Cumhuriyet’in Diyarbakır’da kimlik inşası

Kürtlerin Türkleştirilmek için devlet, bir yandan Kürtçeyi kamusal alanın dışına itip Kürtler ile dilleri arasındaki köprüleri yıkar, diğer yandan da Kürtlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmenin uğraşını verir. Okullar, Halkevleri, Türk Ocakları, Halk odaları ve benzeri yapılardan hem toplumsal kalkınmayı katkıda bulunmaları hem de Türkçü ideolojiyi kitlelere taşıyıp benimsetmeleri beklenir.

Cumhuriyet’in Diyarbakır’da kimlik inşası

Kürtlerin Türkleştirilmek için devlet, bir yandan Kürtçeyi kamusal alanın dışına itip Kürtler ile dilleri arasındaki köprüleri yıkar, diğer yandan da Kürtlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmenin uğraşını verir. Okullar, Halkevleri, Türk Ocakları, Halk odaları ve benzeri yapılardan hem toplumsal kalkınmayı katkıda bulunmaları hem de Türkçü ideolojiyi kitlelere taşıyıp benimsetmeleri beklenir.

Duanın yarısı

Şampiyonlar Ligi finalinde Tuchel şov vardı. Yarı finalde Real’i kilitleyen Alman hoca, finalde de Pep’in bütün yollarını kesti. Birbirine yakın ve ayakta alkışlanası bir disiplinle sahaya yayılan Chelsea, Pep’e geçiş izni vermedi. Önündeki hareketli duvarı bir türlü aşamadı Pep, takımını rakibin ceza sahasına yaklaştırmadı. Sahadaki 21 futbolcunun terden sırılsıklam olduğu bir gecede, Chelsea’nin kalecisi belki de hayatının en rahat doksan dakikalarından birini geçirdi; zira nerdeyse kendisine top gelmeden maçı bitirdi. Herhalde Pep’in bu kadar aciz kaldığı az sayıda maç vardır.

Suskunluğun anlattığı

Sanırım bunu artık “konuşmamak” değil “konuşamamak” olarak tanımlamak gerekir. Daha açık bir ifadeyle, mevcut şartlar karşısında susmak, iktidarın bilinçli bir seçimini ya da incelikli stratejisinin bir parçasını yansıtmıyor. Aksine yakın zamanda ne olabileceğini tahmin edemediğinden iktidar konuşamıyor ve mecburen susuyor.

Z raporu

Uzun maratonu, Sergin Yalçın’ın Beşiktaş’ı ilk sırada bitirdi. Bana kalırsa, hak yerini buldu; zira BJK ligin en iyi, göze en hoş gelen topunu oynayan takımıydı. Sezon başında, İstanbul’un üç büyükleri arasında şampiyonluk için adı en az geçen takım olmasına karşın BJK, lige damga vurdu.

Derin acziyet

Soylu, Peker’in daha düne kadar iktidarın yanında yöresinde yer alıp iktidar adına çalıştığı gerçeğini bir kenara itti. El çabukluğuyla muhalefet ile Peker arasında kendince bir bağ kurdu. Meseleyi izaha kavuşturmaktan uzak bir tavır sergiledi. Aksine konuyu iktidar-muhalefet karşıtlığına döktü ve içine düştüğü sıkışıklığı aşmak için siyasi kutuplaşmayı bir dayanak olarak kullanmak istedi.

Kürdistan’da iki yıl

Kürdistan'da 1918-1920 yılları arasında görev yapan İngiliz subay William Rupert Hay, yalnızca Kürtleri değil, o coğrafyada yaşayan Türkleri, Farsları, Arapları, Keldanileri, Protestanları ve Yahudileri de tahlil eder, onların birbirleriyle olan ilişkilerini ve birbirlerine nasıl baktıklarını da kayda geçirir. Anlattıklarından bilhassa Kürtler ile Araplar arasında yüksek bir tansiyon olduğu sonucuna varılır.

Kendi başına çorap örmek

Dost kimdir, düşman kimdir? S-400, üreticisi olan Rusya’ya karşı kullanılamaz. Herhalde Türkiye, parçası olduğu NATO ülkelerini de “düşman” olarak tanımlayamaz. O halde bu S-400’ler kime karşı kullanılacak? (…) S-400 alımı Türkiye’ye büyük bir maliyet çıkardı. İktidar, kendi başına bir çorap ördü ve ülkeyi politik, ekonomik ve diplomatik olarak ağır bir fatura ödemek mecburiyetinde bıraktı.

Eve giden yol

Aşiret ve beylerin sayısının fazlalığı Kürtlerin yaşamında hem menfi hem de müspet neticeler doğurur. Menfi olan, bu yapının bir birliğe el vermemesidir. Beylikler arası ve beylik içi mücadelelerin şiddeti, ortak bir yönetim birimi etrafında bir araya gelmeyi mümkün kılmaz. Bazen birleşme eğilimi ve ortak bir liderlik düşüncesi güçlense de bu düşünce hayata geçirilemez. Şerefxan da, Kürdistan’daki bölünmüşlüğü ve iç çatışmaları eleştirir; Kürdistan’ın gelişimin önündeki en büyük engelin aşiretler arası anlaşmazlıklar olduğunu belirtir.

Çekirdek kitlede kırılma

Bir direnç noktası olan yüzde 30’un altına düşülmesi, AK Parti tabanında bir çatlamanın habercisi. Ve görünen o ki, AK Parti’nin çatlağı kapatma olanakları azalırken çatlağın büyüme ihtimali de giderek artıyor.

Eski yol

Soykırım tartışmalarında serinkanlı bir tavra ihtiyaç var. Yapılması gereken, bu mevzua ilişkin tartışmanın önünü açmaktır. Konuyu gerçekten tarihselleştirecek olan da budur. Doğrusu, bunun için yeni bir yola da gerek yok; 2005’te Etyen Mahçupyan ve Hrant Dink’in Meclis’te milletvekilleri ile saatler süren bir görüşme gerçekleştirmesini sağlayan eski yola dönmek iyi bir başlangıç olabilir.

“Babanız Atatürk”

Falih Rıfkı Atay’ın “Babanız Atatürk” kitabı, nihayetinde bir propagandan kitabı. Ne var ki Türkiye’de eğitim müfredatındaki Atatürk anlatısı da üç aşağı beş yukarı bu minvaldedir. İnsanüstü bir şahsiyet olarak sunulması ve yasa ile korunma altına alınması, Atatürk hakkında doğru değerlendirme ve tartışmaların yapılmasını mümkün olmaktan çıkarıyor. Bir romancının kurgusal bir karakterinden bile Atatürk’e hakaret çıkartılabiliyor.

Ulusal hazine: Pele

Kimi ondan Muhammed Ali gibi davranmasını bekler, ama o bir Ali değildir. Kimi ise bu beklentinin hakşinas olmadığı kanaatindedir. Çünkü Ali, Vietnam’a gitmediğinde hapse gireceğini bilir ama işkence görmeyeceğini ve öldürülmeyeceğini de bilir. Oysa Pelé için bunun bir garantisi yoktur. Çünkü “diktatörlük, diktatörlüktür. Diktatörlüğün acısını ancak o rejimin altında yaşayanlar bilir.”