Vahap Coşkun
Irak Kürtleri ve 2018*
Kürdistan’daki mevcut tablo pek iç açıcı değil. Ekonomi kötü gidiyor. Büyük anlam atfedilen yatırımlar duruyor. İçte ve dışta siyasi istikrarsızlık artıyor. Daha iyi bir hayata ilişkin umutlar azalıyor. Tüm bunlar insanlarda bıçağın kemiğe dayandığı bir halet-i ruhiye yaratıyor ve alttan alta bir sosyal rahatsızlık kaynıyor.
OHAL, nasıl bir hal? (1) Hukuksuz yöntem
_x000D_
KHK’larla yönetim Meclisi anlamsız kılıyor. Milyonlarca insanın hayatını ilgilendiren hayati meselelerde bile Meclisin esamesi okunmuyor. Düzenlemeler Mecliste konuşulmuyor; eksik ve hataları Meclis’te ele alınmıyor. Hazırlayanların dışında (iktidar milletvekilleri de dâhil) hiç kimse hangi konunun nasıl hazırlandığını bilmiyor. _x000D_
_x000D_
Çözüm sürecinde sivil toplum kuruluşları (*)
Savaş tamtamlarının çalındığı ve şiddetin dozunun alabildiğince yükseldiği günlerde, değerli dostum ve meslekdaşım Cuma Çiçek ile birlikte, Barış Vakfı adına bir rapor kaleme aldık. Dolmabahçe’den Günümüze Çözüm Süreci: Başarısızlığı Anlamak ve Yeni Bir Yol Bulmak başlığını taşıyan bu raporda, sürecin mimarisindeki aksaklıkları tartıştık ve barışın önündeki engelleri göstermeye çalıştık.
ABD’nin denge siyaseti ve PYD (*)
Şüphesiz Türkiye, ABD’nin ilk kalemde gözden çıkartabileceği bir ülke değil. İki ülke arasında uzun bir geçmişe yaslanan derin ilişkiler de, Türkiye’nin bölge için taşıdığı anlam ve ağırlık da buna müsaade etmez. Bundan ötürü ABD bir yandan PYD’yi elinde tutmak istiyor, diğer yandan Türkiye ile arasındaki köprüleri korumaya çabalıyor._x000D_
_x000D_
Kürdistan neresi?
Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı Kürdistan’ın neresi olduğunu bilmeyebilir. Bilmemek ayıp değil. Lakin çok şükür artık malzeme bol; Sayın Başkan Vekili burada belirtilenlere ya da daha başka kaynaklara bakarak Kürdistan hakkında bilgi sahibi olabilir. Daha olmadı; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 19 Kasım 2013’te partisinin Meclis Grup Toplantısında söylediklerine bir göz atabilir. _x000D_
_x000D_
Trump’ın kuyuya attığı taş
Trump bu hamlesinin “barış”a destek olacağını iddia etti. “Barış” derken Trump’ın kastı nedir bilinmez, ama bu kararın çatışmaları körüklemesi daha büyük bir ihtimal. Filistin sorunu, Ortadoğu’da radikalizmin beslendiği en önemli kaynaklardan biri. Buradaki çözümsüzlük iklimi, radikal görüş ve örgütlerin taraftar kazanmasına neden olur. _x000D_
_x000D_
Sarraf vakasıyla yüzleşmek (*)
Hükümet, Sarraf vakasını“Türkiye’ye yönelik bir kumpas” diye milli bir mesele haline getirip tartışılmasının önüne geçmek ve eleştirileri asgariye düzeye çekmek istiyor. Ancak bunun çok ikna edici bir siyaset olduğu söylenemez.
Resmî ideolojinin gücü (1)
İsmail Beşikçi’nin yaşam serüveni gibi, AK Parti’de Atatürk ve Kemalizm konusunda yaşanmakta olan “aydınlanma” da, resmî ideolojinin önemi ve dayanıklılığına işaret ediyor.
Korku siyaseti kime yarar?
İnsanların bütününün önüne; sadece referandumda hayır diyenlerin önüne değil, toplumun bütünün önüne, “devleti yeniden inşa edeceğim” diyen, “hukuku, yargıyı yeniden yapılandıracağım” diyen, “eğitim sisteminde şu reformları yapacağım” diyen yeni bir ortak yaşam projesine ihtiyaç var.
AKP’NİN Atatürkçülük hamlesi
Bana göre AKP’de, kısa veya uzun vadede laik kesimleri ikna edebileceğine dair bir inanç yok. AKP kurmayları, taraftarlarının bir kısmının bile burun kıvırdığı bir dalganın aleyhtarlarına hiç tesir etmeyeceğini bilir. Bununla birlikte, laik bürokratların vereceği aleni veya zımni bir kabule, onlardan alınacak olan desteğe hayati bir önem atfediyor.
Kişi kültü ve demokratik normalleşme
_x000D_
Mustafa Armağan bir mağduriyet zincirinin son halkası; onu cezalandıran karar ise herşeyden önce hukuken kabul edilemez. Çünkü Armağan bir tarihçi; bir tarih dergisinin de yayın yönetmenliğini yapıyor. Bir tarihçinin, bir tarih dergisinin eline geçen tarihi bir vesikayı yayınlamasından daha tabii bir iş olamaz._x000D_
_x000D_
“Halkın itimadına küfranı nimet etmem”
Bugün daha büyük bir sorun var: O da yorulmadıklarını ve gayri hukuki bir işleri ya da bağlantılarının olmadığını söyleyen belediye başkanlarının, kendilerini o makamlara getiren halkın iradesini savunamamalarıdır._x000D_
_x000D_
_x000D_
Kürdistn referandumu (7) Kürtlerin kaybı, Türkiye’nin kazancı mı?
Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Kürtlerin kaybından dolayı Türkiye’nin hanesine yazılan bir artı göremiyorum. Aksine, Türkiye’nin elinin zayıfladığını gösteren birçok veri var ortada._x000D_
_x000D_
Kürdistan referandumu (6) açlık-yokluk tehdidi
Hayal kırıklığı sadece KBY ile sınırlı kalmadı. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere çeşitli siyasi aktörler ve iktidara yakın medya, KBY’ye karşı ezici ve yıkıcı bir lisana müracaat ettiler. Bu yüzden Türkiye’de AKP’ye oy veren Kürtlerin büyük bir kısmı da allak bullak oldu.
Kürdistan referandumu (5) beş bin Ülkücü
MHP’yi ayrıcalıklı kılan nedir? Partinin genel başkanı, sarih bir biçimde, beş bin silâhlı milisinin olduğunu söyledi. Gelen cılız tepkileri elinin tersiyle itti, silâhlı bağlarının olduğunu tekrar etti ve herkese meydan okudu.
Kürdistan referandumu (4) beka meselesi
Türkiye’de devlet her kriz anında hemen Kürtlere dönüyor ve onları bir sadakat testinden geçiriyor. Hem de Kürtlerle nasıl bir ilişki kurduğuna ve onlara karşı ne tür bir dil kullandığına zerre kadar dikkat etmeksizin yapıyor bunu. Her halükârda kendisinin haklı olduğundan en küçük bir şüphe duymuyor._x000D_
_x000D_
Kürdistan referandumu (3) İkinci İsrail
Sanırsın ki Kürtler, Müslüman değil. Hiç ateşle sınanmamış. Bölgedeki diğer bütün Müslüman devletler ise birbirine muhabbetle bağlı. Ortadoğu devletlerinin hepsi emperyalizme bayrak açmış da cengâverce mücadele ediyor… Ve sanırsın ki bir tek Kürtler nankörlük yapıyor. Müslümanların ortaklaşa kurduğu oyun salt Kürtler tarafından bozuluyor.
Kürdistan referandumu (2) zamanı değil
Türkiye’de bu kez “Referandum iptal edilsin” ve “Referandum yok hükmündedir” yollu sesler yükseliyor. Bunların da Türkiye lehine bir netice üreteceğini sanmıyorum. Referandum yapıldı ve bitti; KBY’nin bunu iptal etmesi düşünülemez.
Kürdistan referandumu (1) Barzani’nin çocukluk hayali
İhtilaflı bölgelerin statüsünün 2007 sonuna kadar tayin edilmesi gerekirken birtürlü yapılmadı. KYB’nin petrol gelirinden yüzde 17’lik payı 2014’ten beri ödenmedi. Merkezi hükümet tarafından karşılanması gereken peşmerge giderleri, on yıldan bu yana karşılanmadı (buna mukabil Bağdat, son derece tartışmalı bir yapılanma olan Haşdi Şabi’yi merkezi hükümete bağladı ve giderlerini de merkezi bütçeden karşıladı).
“Bildiğin gibi değil”
Bürokrasiye ya da siyasete intisap edip üstüne bir de etkili bir pozisyonu işgal şansına eren devletlû dostlar “devlet aklı” kavramını da çok severler. İşin doğrusu cazip bir kavramdır bu; öyle ki bazen sizin de aklınızı çeler. Normalde hiç hazzetmeseniz de bazen kendinizi de bu kavramı kullanırken bulursunuz. Devletlûlar için ise vazgeçilmezdir. Her kapıyı açar, her sıkıntıyı çözer, her derde deva bulur, her eleştiriyi savuşturur.
Hukuk ötesi SİHA
CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bir milletvekilinin yapması gereken en tabiî işi yapıp bu soruların peşine düştü ve çok mühim bir iddiayı gündeme taşıdı. Genel suçlamalar içeren, zaman ve mekân belirtmeyen, mağdurları ve failleri belirsiz kılan, kısaca sırf adından söz edilsin ve lâf olsun diye kamuoyunun önüne atılan bir iddia değildi bu. Aksine, son derece somut bilgilere yaslanıyordu. _x000D_
_x000D_
Kürt anasını gömmesin
Türkiye’de devlet eliyle köpürtülen bir millilik daima iki kanal üzerinden gelişir. Biri anti-Kürtlük ve diğeri gayri-müslim karşıtlığıdır. Milliyetçilik, tehlikeli bir vasıtadır. Kitleleri hamasi bir millilikle doldurur ve sokağa salarsanız, kendilerini milli menfaatlerin sahibi ve temsilcisi olarak görenlerin sağa sola saldırmasına ve büyük suçlar işlemesine kapı açarsınız.
“Ulus-devletçik”
PKK bağımsızlık referandumuna karşı olduğunu pat diye deklare etmedi. Lâfı ağzında dolandırdı. Mevcut şartlar altında referandumun herhangi bir derde deva olmayacağını söyledi. Bununla birlikte referanduma gitmenin bir hak olduğunu da teslim etti. Ancak bu çok uzun sürmedi. PKK, her halinden gönülsüz olduğu belli bu tavrını bir kenara bıraktı. Dilini çatallaştırdı ve bağımsızlık referanduma tam cepheden vurmaya başladı. Buna karşılık HDP referandumun yanında yer aldı ve alıyor.
Masum olsan ne fayda?
KHK’ya göre, hakkında iade kararı verilen akademisyen, ihraçtan önce çalıştığı üniversitesine dönemeyecek. Neden? Madem akademisyenin ihracı gerektirecek bir hatası, kusuru ve suçu yok; o halde niye, normalde olması gerektiği gibi, eski görev yerinde çalışamıyor? Buna hukuk mantığı içinde verilebilecek sağlam bir cevap mevcut değil.
Milletvekillerine kayyum
694 Sayılı KHK ile milletvekillerinin soruşturma ve kovuşturmalarını Ankara’ya taşımak, tabiî hakim ilkesinin dışına çıkmaktır. Bütün vekillerin dosyalarını Ankara adliyesine bağlamanın ikinci sakıncası, bu düzenlemenin seçilmişleri yargı tahakkümü altına sokma tehlikesini içermesidir. Üçüncü sakınca ise, vekillerin iktidarın tacizleri ve müdahalelerine açık hale getirilmesidir.
Suspus Meclis
İdari yapının bir kutsallığı yok. İhtiyaçlara cevap vermediğinde idari yapı da, tanımı da değişir, değişmelidir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakan olduğu dönemde, güçlü devletlerin eyalet sisteminden korkmalarının bir anlamı olmadığını, Türkiye’nin geçmişinde eyaletlerin bulunduğunu, şimdi de eyalet sistemine geçip eyaletleri güncel şartlara uygun olarak isimlendirebileceğini söylüyordu.
Meclisin ruhuna fatiha
Ezcümle bir suç ve ceza konulacaksa, bu ancak kanunla mümkün olabilir. Kanunu ise çıkarmaya tek yetkili merci Meclistir. Burada Meclisin yetkisi KHK vasıtasıyla elinden alınmış ve Meclis devre dışı bırakılmıştır. Böyle giderse Meclisin ruhuna fatiha okunması fazla zaman almayacaktır. Milletvekillerinin olan bitene bir de bu gözle bakmaları gerekiyor; yoksa varlıkları ile yoklukları arasında bir fark kalmayacak.
Rasyonel seçmen
Erdoğan’ın zikrettiği üç partinin dışında kalan ve seçimleri belirleme potansiyeli olana diğer partilere bakıldığında, onlardaki karşıtlık dozunun daha yüksek olduğu görülür. Yani, Erdoğan’ın üzerini çizdiği üç parti dışarıda bırakıldığında, ortada Türkiye kökenli seçmenlerin yoğun olarak oy verebileceği bir parti kalmıyor. Ayrıca, Türkiye kökenli seçmenlerin öteden beri SPD’ye yakın durmalarının çok haklı bir nedeni var. Çünkü bu parti, Türkiyelilerin taleplerine diğer partilere oranla daha fazla duyarlılık gösterir.
Uzun vâdeli mücadele
IŞİD terörü, Batı siyasetini de biçimlendiriyor. IŞİD’in yaptığı her saldırı, Batı’da mültecilerin, göçmenlerin ve sığınmacıların hayatlarını daha da zorlaştırıyor ve İslam karşıtlığını körüklüyor. Terörizm, Avrupa’da aşırı sağ siyaseti de kabartıyor. Irkçı ve yasakçı hareketler güç kazanıyor, özgürlüğü ve çok-kültürlülüğü savunan siyasetler ise geri çekilmek zorunda kalıyor.
“Dâvâ” bizden uzak olsun!
Siyaset insani varoluşumuzun zorunlu bir parçası. Birlikte yaşayacağız, sorunlarla cebelleşeceğiz ve farklı düşünceleri savunacağız. Her zaman böyle olacak, dolayısıyla siyaset de varlığını daima koruyacak. Ne ki, Türkiye’de siyasete olması gerekenden daha büyük bir anlam atfediliyor. Siyasetin toplumsal ve gündelik dertlerimize alternatif çareler bulmak için yapılan bir faaliyet olarak nitelenmesi siyasetçilerimize yetmiyor. Onlar bir “dâvâ” ile ilişkilendirip siyasete mistik bir boyut katıyor.