“Bu ziyareti değerlendirirken daha önceki açıklamaları ve adımları bir araya getirmek lazım. Bu geziyi anlamlı görmek ve en azından bu meselenin Türkiye’nin kilit meselesi olduğuna dair bir pozitif algının muhalefette oluşmaya başladığını ve karşılık bulduğunu söylemek mümkün.”
“Karşısına kim çıkarsa çıksın, Tayyip Erdoğan ile başa baş yarışacaktır. Bu isim Kılıçdaroğlu da olabilir, İmamoğlu da olabilir. Mesele sadece kimin seçimleri kazanacağı ve başarılı olacağı değil, seçimleri kazandıktan sonra nasıl bir başkanlık, nasıl bir geçiş dönemi, nasıl bir aktörle karşı karşıya olacağımız konusudur.”
“Siyasete doğru muhalefetin yol aldığını söyleyebiliriz, her ne kadar önerdikleri metin doğrudan bir siyaset metni olmasa da. Bunu önemsemek lazım. Türk siyasetinin hareketi bakımından bu önemli bir adımdır, belirleyici bir adımdır.”
“Siyaset-toplum ilişkisinde Tayyip Erdoğan’ın topluma vaat ettiği şey yeniden merkezileşme. Siyasi merkezin, devletin ve onun etrafındaki ana unsurun yeniden ana taşıyıcı haline gelmesi, buradan hareketle topluma güç, başarı, bağımsız ve güçlü bir gelecek vaat edilmesi. Bütün bunlar hem tehditlerin savuşturulması hem de Türkiye’nin yeniden güçlendirilmesi çerçevesinde kullanılan bir dil olarak karşımıza çıkıyor ve bu güç-başarı ikilisi bence toplum-siyaset ilişkisinin merkezini oluşturuyor.”
“Önemli konulardan biri bu siyasi partilerin gelecek tasavvurudur. Bu tasavvur, ancak belirli konularda ortak politikaların tanımlanması ile mümkün olur. Nasıl bir dış politika düşünülüyor, devlet dokusu nasıl elden geçirilecek, ne tür bir asker-sivil ilişkisi isteniyor, Kürt meselesi nasıl ele alınacak gibi ucu toplumsal sözleşmeye, farklı gruplar arasındaki ortak noktalara, kimi beklentilere hitap edecek bir siyasi dil gerekli. Ne var ki, bu konuda bu partiler çok geride.”