“Son 15 yılda önemli gelişmeler oldu. Bunlardan bir tanesi kültürel çatışmalar alanıdır. Bu alanda bir sentez dalgası üredi. Farklı kimlikler hem kendi içlerinde hem kendi aralarında konuştular. Kimlikler içi ve kimlikler arası konuşma çatışma kadar etkileşimi de önemli ölçüde devreye soktu. Bugün geldiğimiz noktada kimlik meselesi hayatımızın sabit unsurlarından biri olmayı sürdürmekle birlikte düne oranla daha az çatışmacı bir duruma işaret ediyor.”
2021 mevcut ittifaka ne kattı? 1. Milliyetçilik ile ekonomiyi Türkiye’de ilk defa iç içe soktu. 2. Milliyetçi ve muhafazakâr kesimlere yeni bir gelecek tasavvuru aktarmaya başladı. 3. İktidardaki mevcut siyasi ittifak üzerine sorulması gereken yeni sorular ortaya çıktı. 2021 Türkiye’yi ciddi bir yol ayrımına getirdi, 2022’de bu resim tamamlanacak. Eğer siyasi iktidar ya da iktidar bloğu önümüzdeki dönemi kazanır ve bu söylemi siyaset başarısına, seçim başarısına dönüştürebilirse nasıl bir Türkiye’de yaşadığımız yukarıda sorduğum 3 soru ile doğrudan ilişkili olacaktır. Bunun ihtimali nedir? Az bir ihtimal değil.
“Muhalefet mevcut krizi, onun da ötesinde Türkiye’yi nasıl bir çerçevede kuşatarak seçimlere doğru gidecek? Muhalefet içi tartışmalara baktığımız zaman iki ana eksen oluşmaya başladığını görüyoruz. Bunlardan biri daha kişi merkezli bir tartışma. Diğer tartışma ekseni ise ‘kolektif bir program’ hamlesi olarak karşımıza çıkıyor.”
2016 rejimi Erdoğan iktidarını irrasyonaliteden, rasyonel bir yeni anlatıya doğru taşırken, bugün gelmiş olduğumuz nokta, bu bakımından yeni sorular getiriyor. Erdoğan ekonomik bir sahada, globalleşmiş ekonomi düzeni içinde attığı yeni irrasyonel adımlarla ülkesini ve kendisini tehlikeli bir yere sürüklüyorsa şunu söyleyebiliriz: Karşımızda yeni bir irrasyonel dalga bulunuyor. Erdoğan bunu milliyetçi yerli-milli hikâyesinin içine yerleştiriyor.
Serbest TV’de yayımlanan Ali Bayramoğlu’yla Bugünler programının bu haftaki bölümünde: “Ana hatları itibariyle karşımıza çıkan manzara; popülist bir iktidar karşısında, onu yenebilmek için popülist istikamette giden bir muhalif çizginin varlığı. Mesela İmamoğlu mesela Yavaş gibi isimler Tayyip Erdoğan’ı yenebilecekleri duygusu verdikleri için bir cazibe merkezi oluyorlar.”